Esas No: 2022/3760
Karar No: 2022/6198
Karar Tarihi: 27.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3760 Esas 2022/6198 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/3760 E. , 2022/6198 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. ...
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... plaka sayılı aracı, 24/06/2011 tarihinde, 110.000 EURO bedel karşılığında davalı şirketten satın aldığını, satın almadan sonra gümrük kaçağı olduğu iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/2856 soruşturma sayılı dosyası kapsamında araca el konulmasına karar verildiğini ve aracın trafik kaydı üzerine tedbir konulduğunu, davalı şirketten satın alınan aracın hukuken ayıplı olduğunu, satış bedelinin iadesi için davalı satıcı şirket aleyhine takip başlattığını ancak davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket; aracın gümrük kaçağı olduğu iddiası ile yürütülen soruşturmanın devam ettiğini, henüz bir ceza davası açılmadığını, talep üzerine el koyma kararı kaldırılıp araçların maliklerine iade edilebildiğini, aracın hukuken ayıplı olmadığını, ithalatçı şirket olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında satış bedelini tahsil ederek aracı davacıya teslim etmek suretiyle edimini yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini ve lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; satış sözleşmesine konu aracın hukuki ayıplı olduğu, davacı tarafın ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme hakkını kullanarak aracın bedelinin iadesi için davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlattığı ve takibe davalı şirketçe itiraz edildiği, davanın itirazın iptali talebiyle açıldığı, yargılama devam ederken davacı tarafça 6770 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa eklenen Geçici 10. maddesine dayalı olarak Özel Tüketim Vergisinin % 25'ine denk gelen tutarı ödenmek suretiyle dava konusu aracın teslim alınması nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacı tarafın, dava dilekçesi ile satış sözleşmesine konu aracın hukuken ayıplı olduğu iddiası ile satış bedelinin tahsili talebi ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebinde bulunduğu, yargılama sırasında ibraz ettiği 30/01/2018 tarihli ıslah dilekçesi ve duruşma sırasındaki beyanları ile de dava dilekçesi ile talep etmediği, yargılama sırasında aracı teslim almak için ödenen ... bedeli ile aracın kullanılamadığı süreye ilişkin ikame araç bedeli ve zararın tahsilini talep ettiği, dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın, ıslah dilekçesiyle talep edilemeyeceği ve bu talebin yok hükmünde olduğu, yargılama sırasında, dava konusu aracın bakiye ... bedeli ilgili gümrük idaresine yatırılmak ve araç kaydı üzerinde mevcut tedbir kaldırılmak sureti ile aracın hukuki ayıplı olmaktan çıktığı, davanın konusuz kaldığı, ıslahla talep edilen kısmın yok hükmünde olduğu, davacının malın ayıplı olduğu iddiası ile satış bedelinin tahsili talebi ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptale talebi ile açılan davada haklı olduğu ve davalının, davacı tarafından bu dava nedeni ile yapılan yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği, ancak davacı lehine icra takip dosyasında talep edilen 312.874,69 TL alacak miktarı esas alınmak suretiyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile maktu vekalet ücrete hükmedilmesinin ve davacı lehine şartları gerçekleşen icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğu, hükmün bu yönlerden düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının istinaf talebinin kısmen kabulüne; davalının istinaf talebinin ise esastan reddi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Davanın açıldığı tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüktedir. Islah müessesesi kanunun altıncı ayrımı olan “ıslah ve maddi hataların düzeltilmesi” başlığı altında 176 ile 182. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Islah, iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme yasağının istisnası olup iddia ve savunmayı genişletme ve değiştirme sayılmayan hallerde yahut karşı tarafın buna rıza gözterdiği hallerde ıslaha başvurulmasına gerek yoktur. (..., Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, B.2, Ankara, 2014, s.346) HMK’nın 176. maddesi gereğince taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir ve aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Islah tamamen veya kısmen olabilir. Maddenin gerekçesinde de davacının dava dilekçesinde belirttiği dava sebebini değiştirebileceği, örneğin; daha önce belirttiği ödünç sözleşmesi sebebini değiştirip, sebepsiz zenginleşme sebebine dayanabileceği, daha önce istediği Ellibin Türk Lirasını Yüzbin Türk Lirasına çıkarması mümkün olduğu gibi, aynen talep ettiği otomobilden vazgeçip, ıslah yolu ile değerini isteyebileceği yahut otomobilden tümüyle vazgeçip, ıslah yolu ile bilgisayar istemesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Kanun'un davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesine göre; davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. Davacı, davasını değiştirmek için tam ıslah yoluna başvurmakla, ıslahla talep sonucu yahut dava sebebi değiştirilebilir. Talep sonucunun veya dava sebebinin kısmen genişletilmesi yahut değiştirilmesi tam ıslah olmayıp HMK 181. madde kapsamında kısmen ıslahtır (KURU, Baki, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016).
Islahın etkisi HMK 179. maddesinde düzenlenmiş olup ilk fıkraya göre; ıslah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunun doğmasına yönelik kuralın istisnaları ise ikinci fıkrada sayılmıştır. Buna göre ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getirebileceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yemin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz. Ancak ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılacaktır. Davanın tamamen ıslah edilmesi halinde dava dilekçesi dahil, yapılmış olan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılır. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekir (HGK 29/06/2011 tarihli ve 2011/1-364 E. 453 K.).
Somut olayda; davacı, satın alınan aracın ayıplı olduğu ve el konulduğu iddiasıyla satış bedelinin iadesi için başlattığı takibe itirazın iptalini talep etmiş, yargılama sırasında 6770 sayılı Kanunun 31. maddesi ile 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa eklenen Geçici 10. maddesine dayalı olarak Özel Tüketim Vergisinin % 25'ine denk gelen tutarı ödenmek suretiyle aracı almış, 30/01/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava dilekçesi ile talep etmediği, yargılama sırasında aracı teslim almak için ödenen ... bedeli ile aracın kullanılamadığı süreye ilişkin ikame araç bedeli ve zararın tahsilini talep etmiştir.
Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; davacının talebinin HMK’nın 180. maddesi gereğince tam ıslaha ilişkin olduğu, bu nedenle davanın ıslah edilmiş haliyle görülüp değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde ıslah yapılamayacağı yönündeki yanılgılı gerekçeyle ıslah öncesi talebe yönelik olarak yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; itirazın iptali davasının konusu, takibe konu alacak yönünden durmuş olan takibin devamı olup, satış bedelinin iadesi istemiyle başlatılan takip nedeniyle açılan itirazın iptali davasında aracın ayıplı olmaktan çıkması ve tekrar davacının kullanımına geçmesi, itirazın iptali talebinin konusuz kalması sonucunu doğurmayacak olup bu yönde karar verilmesi de doğru değildir.
2) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer, davalı tarafın tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın diğer, davalı tarafın tüm temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, dosyanın aynı Kanun'un 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 27/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.