Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3828
Karar No: 2022/6156
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3828 Esas 2022/6156 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/3828 E.  ,  2022/6156 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 46. HUKUK DAİRESİ
    ASIL VE BİRLEŞEN

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen alacak davalarının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalı şirkette hukuk müşaviri olarak çalışmakta iken erkek meslektaşları ile farklı ücret aldığını anlaması üzerine ücretinde eşitleme talep ettiğini ancak tam eşitlenme sağlanmadığı gibi aradaki farkın yapılan zamlarla gitgide açıldığını, üzerine düşen tüm yükümlülükleri fazlası ile yerine getiriyor olmasına rağmen 08/04/2015 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, iş akdinin feshine rağmen Gaziosmanpaşa 4.İcra Müdürlüğünün 2009/11261 E. sayılı dosyasından 80.846,42 TL, Gaziosmanpaşa 4.İcra Müdürlüğünün 2014/10001 E. sayılı dosyasından 10.579,43 TL, Gaziosmanpaşa 3.İcra Müdürlüğünün 2014/12397 E. sayılı dosyasından 10.704,32 TL ve Gaziosmanpaşa 3.İcra Müdürlüğünün 2015/2573 E. sayılı dosyasından 21.727 TL vekalet ücreti alacağının ihbara rağmen ödenmediğini ileri sürerek; şimdilik 50.000 TL’nin 25/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile tahsilini talep etmiş, 17/10/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 125.675,37 TL'ye arttırmıştır.
    Davacı birleşen davasında ise; Gaziosmanpaşa 2. İcra Müdürlüğünün 2014/14932 E. sayılı dosyasından doğan 17.654 TL vekalet ücreti alacağının tahsilini istemiştir.
    Davalı; davacının şirket bünyesinde aynı zamanda iş akdi ile çalışması sebebiyle karşı yan vekâlet ücret hakkı bulunmadığını, ayrıca davacının bahsettiği icra takiplerinin halen derdest olduğunu, dolayısıyla vekâlet ücret alacağının henüz doğmadığını, davacının sulh ile neticelenen anlaşmadan karşı yan vekâlet ücret alacağının bulunmadığını, şirketten almış olduğu ücretlerin ve elde ettiği menfaatlerin tahakkuk edecek avukatlık ücretinden ve olası karşı taraf avukatlık ücretinden fazla olduğunu, davacının isteminin zamanaşımına uğradığını savunarak davaların reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; azilnamedeki görülen lüzum üzerine ibaresinin haklı azil için neden sayılmayacağı, davacının davalı şirkette hukuk müşavirliği hizmeti verdiği, davalının ise aralarındaki ilişkinin işçi-işveren ilişkisi kapsamında olduğunu iddia ettiğini, dosya kapsamındaki iş sözleşmesi incelendiğinde ise davacının ayrı bir ofisi bulunmadığı ve şirket bünyesinde iş sözleşmesi kapsamında çalıştığı ve işbu davayı açarken vekâlet ücret alacağı yanında diğer işçilik alacaklarını da talep ettiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre avukatın vekâlet ücret alacağının olması için taraflar arasındaki sözleşmede bu hususun kararlaştırılmış olması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde ise karşı vekâlet ücret alacağına ilişkin düzenleme bulunmadığı, yine bu ücreti alabileceğine ilişkin olarak sözleşme eki niteliğindeki bir belge ya da yönetmelik de bulunmadığından Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesine göre değerlendirme yapılmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; taraflarca imzalanan sözleşmede karşı yan vekâlet ücret alacağına ilişkin düzenleme bulunmamakta ise de, dava ve icra takiplerinin açılması ve sürdürülmesinin davacının iş kapsamının bir parçası olduğu, davacı tarafça sunulan 26/09/2016 tarihli iş akdinin fesih yazısında; davacı tarafça GOP 3. İcra Müdürlüğünün 2014/15341 E. sayılı dosyasındaki karşı vekalet ücretinin alındığı, bu rakamın 119.103TL olduğuna dair şerhin bulunduğu ve yine davacı tarafından sunulan 2015 yılı şubat ayına ait maaş bordrosunda da davacıya 10.287,77TL vekalet ücreti ödendiği tespit edildiği, dolayısıyla davacıya karşı vekalet ücret ödemesine ilişkin sözleşmede hüküm olmasa da uygulamada ödemesinin gerçekleştirildiği bu sebeple davacıya el çektirilen dosyalardan Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/6835 E. 2014/14121 K. sayılı içtihadında da belirtildiği üzere sözleşmenin fesih tarihine kadar biten yani sona eren icra takip ve davalardan dolayı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, bitmemiş halen devam eden dava ve icra takipleri yönünden ise davacı avukatın emek ve mesaisi de dikkate alınarak hak ve nesafete göre karşı yan vekalet ücretinin takdir edilmesi gerektiği, bu sebeple asıl ve birleşen davada istem konusu yapılan takip dosyaları açısından toplam 141.529,37 TL vekalet ücret alacağı olduğunun bildirildiği, davacının işyerinde tek avukat olarak çalışmadığı, bu sebeple son raporun 2.kısmı gereği 659 sayılı KHK ve vekalet ücretlerinin dağıtımı dair usul ve esaslar hakkında yönetmelik hükümlerine göre hesaplanan asıl ve birleşen davalar açısından toplam 10.422 TL kanuni vekalet ücret alacağının 25/05/2015 tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik yapılan istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak; yeniden asıl davanın kısmen kabulü ile 9.107,25 TL ücretin 25/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 1.314,75 TL ücreti vekaletin 03/04/2017 dava tarihinden yürüyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    1- Davacı vekilinin birleşen davaya, davalı vekilinin ise asıl ve birleşen davalara yönelik temyiz itirazları yönünden;
    Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde HMK’nın 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
    Dosya içeriğine göre, davalı açısından hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar asıl davada 9.107,25 TL, birleşen davada ise 1.314,75 TL davacı açısından ise birleşen dava yönünden reddedilen ve temyize konu edilen miktar 16.339,25 TL olup, bölge adliye mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kalmaktadır.
    Bu itibarla, davacı tarafın birleşen davaya, davalı tarafın ise asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz dilekçelerinin reddi gerekir.
    2- Dava, davacının hizmet süresi içerisinde avukat sıfatıyla davalı şirket adına yaptığı takipler nedeniyle 1136 sayılı Kanun'un 164/son maddesi uyarınca hak ettiği vekâlet ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
    Avukatın, vekil olarak borçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 505. ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, aynı Kanun'un 506. maddesine göre, müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “...” ile ilgili Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesinde mevcut olan; “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, TBK'nın 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesinde; “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre; haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
    Somut olayda; davacının davalının yanında iş sözleşmesine binaen çalıştığı hususu tartışmasızdır. Uyuşmazlık, sözleşmede karşı vekâlet ücret alacağının avukata ilişkin olacağına yönelik düzenleme bulunmamakla birlikte bu alacağın davacı avukat tarafından istenip istenemeyeceği ve istenebilecek ise vekalet ücretinin nasıl hesaplanacağı noktasında toplanmaktadır.
    İstinaf mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davacıya sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi eylemli olarak vekalet ücreti ödendiği hususu sabittir. Ödenen vekalet ücretinin ise; bordrolardan ve iş akdinin sona erdirilmesine ilişkin yazılı şerhten de anlaşıldığı üzere, takip konusu yapılan ve tahsil edilen bedeller üzerinden kanun gereği alınması gereken vekalet ücreti doğrultusunda verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, davacının iş akdinin dolayısıyla vekalet ilişkisinin haksız olarak sona erdirildiği davacının açtığı işe iade davasının lehine sonuçlanmasından da anlaşılmaktadır. O halde, davacıya dava konusu edilen icra dosyaları üzerinden Avukatlık Kanunun 174. maddesi gereği haksız azlin varlığı halinde tamamına hükmedilmesi gerekmektedir.
    Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; dava konusu yapılan ve davacının haksız olarak el çektirildiği takip dosyaları üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekirken, davacı avukatın davalı şirkette iş sözleşmesine binaen isthdam edildiği gözetilmeksizin, davalı şirkette birden fazla avukatın çalıştığı gerekçesi ile kamu kurumlarında görevli avukatların vekalet ücreti alacağının paylaşımına ilişkin 659 sayılı KHK ve vekalet ücretlerinin dağıtımı dair usul ve esaslar hakkında yönetmelik hükümlerine göre vekalet ücretine hükmedilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin birleşen davaya yönelik, davalı vekilinin asıl ve birleşen davalara yönelik temyiz dilekçelerinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün asıl dava yönünden HMK'nın 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın aynı Kanun'un 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi