17. Hukuk Dairesi 2014/13552 E. , 2014/11199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl dava dosyasında davacı vekili, davacı şirkete zorunlu trafik sigortalı, davalının işleteni olduğu aracın sürücüsünün tam kusurlu ve alkollü olarak karışmış olduğu çift taraflı trafik kazası sonucu karşı araç için ödenen 8.144,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, davalı tarafın işleteni olduğu araç ile kendi aracının çarpışması sonucu yaşanan trafik kazasında hasar bedelinin tam olarak karşılanmadığını belirterek tam kusurlu olan davalı taraftan 5.000,00 TL hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, asıl dava dosyasında alacağın zamanaşımına uğradığını, rücuen tazminata konu kaza ile rapor arasında illiyet bağının bulunmadığını ve araç sürücüsünün kusurunun da kanıtlanamadığını, bir yandan araç sürücüsünün olay yerinden kaçmış olduğunun belirtilmesine rağmen bir
yandan da sürücünün alkollü olduğunun belirtilmesinin kendi içinde çelişki olduğunu; birleşen dava dosyasında ise hasar bedelinin sigorta şirketinde tam olarak karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak; davacı ... şirketinin rücuen tazminat isteğinin kısmen kabulü ile yasal koşulları oluştuğundan 8.114,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dosyadaki davacı yanın tazminat isteminin kabulü ile 5.000,00 TL zarar bedelitazminatı, birleştirilen davanın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Eldeki dava dosyasında birleştirme kararından önce nörolog ve makina mühendisinden ayrı ayrı rapor alınmış, birleştirme kararından sonra ise adli tıp uzmanı ve makina mühendisi ve trafik uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden
rapor alınmıştır. Kaza yeri terk tutanağına göre kişinin alkol ölçümü yapılamamıştır. Kaza tespit tutanağında ise alkole dayalı bir ibare bulunmamaktadır. Sadece sigorta eksperleri tarafından düzenlenen siar raporunda kişinin alkollü olduğundan olay yerini terk ettiği kanaatine varıldığı Belirtilmiş ancak somut bir delille desteklenmemiştir. Dosya kapsamında rücuya konu kazada sürücünün alkollü olduğuna ve kazanın salt alkolün etkisi ile meydana geldiğine dair somut veriler ve deliller bulunmadığı, olay yerini terk etmenin tek başına rücu nedeni olamayacağı gibi sürücünün alkollü olduğuna da delalet etmeyeceği halde salt yoruma dayalı olarak kişinin alkollü olduğunun kabulü ve kazanın salt alkolün tesiri altında işlendiğini belirten bilirkişi raporlarının somut olayın özelliklerine ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte bulunmadığı gözetilerek asıl dava yönünden davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamış bozmayı gerektirmiştir.
2- Birleşen dava yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde, Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin birleşen dava açısından yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile birleşen dava dosyasında verilen hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 255,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 10.07.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.