Esas No: 2022/4061
Karar No: 2022/6118
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4061 Esas 2022/6118 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/4061 E. , 2022/6118 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 46. HUKUK DAİRESİ
DAVALILAR :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davalılardan ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne dair verilen kararın, süresi içinde davalılardan ... ... ve ... yönünden davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı; dava dışı ...'ın 09/09/2014 tarihli vekaletname ile İstanbul İli dahilinde maliki olduğu bütün gayrimenkullerin satılması, taşınmazlara ilişkin dava haklarının temlik edilmesi yönünden davalılardan ... ve ... ...'yi vekil tayin ettiğini, davalı ...'ın da 10/09/2014 tarihli vekaletname ile aynı konularda tevkil yoluyla davalı ...'i vekil tayin ettiğini, adı geçen tarafından 23/09/2014 tarihli temlikname ile İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/338 Esas sayılı dosyasındaki hak ve alacakların 1.250.000TL bedel karşılığında, 24/09/2014 tarihli temlikname ile İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/437 Esas sayılı dosyasındaki hak ve alacakların 1.500.000TL bedel karşılığında, 23/09/2014 tarihli temlikname ile İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/337 Esas sayılı dosyasındaki hak ve alacakların 500.000TL bedel karşılığında kendisine temlik edildiğini ve temliknamelere konu bedellerin nakden ve defaten ödendiğini, bu bedelden 1.500.000TL'nin davalılardan ... hesabına gönderildiğini, bundan sonra, dava dışı malik ...'ın avukatları tarafından davalıların kötü niyetli ve işbirliği içinde hareket ederek temlik bedellerini ödemediklerinin bildirilmesi üzerine temlik alınan dosyaların bedellerinin ikinci defa ödeyerek malik tarafından 18/11/2015 tarihli vekaletname ile dava haklarını temlik aldığını ileri sürerek; temlik sözleşmesine dayalı olarak dava dışı malikin halefi olarak davalılardan doğmuş alacaklarına karşılık olmak üzere şimdilik 30.000TL alacağın faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davanın haksız olduğunu, dava dışı vekil eden tarafından ibra edildiklerini, vekil eden ile davacının işbirliği içinde olduklarını, davaya konu temliknamede temlik bedeli yazmadığından temliknameye itiraz ettiklerini, davalı ...'nin vekil tayin edilmesi dışında hiç bir işlem yapmadığını, yine davalı ...'in de akdi ilişkisi ve hukuki sorumluluğu bulunmadığını, davalı ...'ın sadece tapuda taşınmazların devrini sağladığını, para tahsil etmediğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; davacının davasını dayandırdığı temliknamenin geçerli olduğu, davalıların dayandığı ibranamenin ise kanunun aradığı şekil şartlarını taşımadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 30.000TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karar, davalılar vekilince istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davalı ... yönünden yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davalılardan ... yönünden temlik alanın bu kişiye olan ödemesinin yetkili temsilciye yapılan ödeme niteliğinde olduğu, TBK'nın 40/1 maddesi gereğince sonuçlarını davalı ... için doğuracağı ve bu kişiyi borçlu kılacağı gerekçesiyle husumetten reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile 30.000TL'nin 20/03/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karar, davalılardan ... ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2)Bilindiği gibi, Türk Borçlar Kanunu'nun 502 nci maddesi ile tanımı yapılan vekalet ilişkisi, aynı Kanun'un 503 üncü maddesinde belirtildiği şekilde kurulur. Bu suretle kurulan ilişkinin hüküm ve şümulü Kanun'un 504-511 nci maddeleriyle düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler incelendiğinde görüleceği gibi, anılan hükümler tamamen vekil eden ile vekil arasındaki vekalet bağının kuruluşu kapsamı ve neticeleri ile ilgilidir. Diğer bir anlatımla öğreti ve uygulamada iç temsil olarak da nitelendirilen vekil-vekileden arasındaki ilişkiler belirtilen yasal düzenlemelerin konusunu oluşturmaktadır.
Gerçekten vekillik, vekil ile vekileden arasında bir iç ilişkiden ibarettir. Aralarında bir borç ilişkisi meydana gelir. Hak ve borçlar vekil ile vekil edeni ilgilendirir. Vekillik sözleşmesine dayanan temsil ise etkisini dış ilişkide gösterir.
Vekil, vekil edenle yaptığı sözleşme uyarınca üçüncü bir kişi ile hukuki ilişki kurduğu takdirde, bu kez dış temsil ilişkisinin söz konusu olacağı ve ortaya çıkan çekişmeler bakımından Türk Borçlar Kanunu'nun temsile dair 40 ve takip eden maddeleri dikkate alınmak suretiyle çözüm yollarının aranacağı kuşkusuzdur.
Vekalet, temsil edilenle (vekil eden) üçüncü kişi arasında bir hukuksal ilişki kurulmasını sağlar.
Dava dışı malik ...'ın davalılar ... ve ... ...'yi tevkil yetkisi ile yetkilendirerek vekil tayin ettiği, davalılardan ...'ın da aldığı yetki ile davalı ...'i vekil tayin ettiği, bundan sonra adı geçen tarafından İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/338 Esas, İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/437 Esas ve İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/337 Esas sayılı dosyalarındaki hak ve alacakların davacıya temlik edildiği hususunda, taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Somut olayda; delil olarak dayanılan 09/09/2014 tarihli düzenleme şeklinde vekaletname içeriğinden, dava dışı ...'ın, davalılar ... ile ... ...'yi adına işlem yapmak üzere birlikte veya ayrı ayrı vekil tayin ettiği; buna istinaden düzenlenen 10/09/2014 tarihli vekaletname içeriğinden de dava dışı ...'ın vekili olan davalı ... tarafından diğer davalı ...'in vekil tayin edildiği anlaşılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu'nun 511 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Vekâleti birlikte üstlenenler, vekâletin ifasından müteselsil olarak sorumludurlar ve yetkilerini başkalarına devir hakları olmadıkça, vekâlet vereni, ancak birlikte yaptıkları fiil ve işlemleriyle borç altına sokabilirler." düzenlemesi ve 09/09/2014 tarihli vekaletnamede dava dışı ...'ın davalı vekillerin her birine yetki vererek tek başına vekâleti ifa edebilmesine olanak tanıdığı gözetildiğinde, vekillerin müteselsil sorumluluğundan söz edilemeyecektir.
Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu davalı yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca davalılardan ... ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, aynı Kanun'un 373 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.