7. Hukuk Dairesi 2021/903 E. , 2021/2444 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
DAVALILAR : Sosyal Güvenlik Kurumu vd.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.02.2018 tarihinde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27/12/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından talep edilmiştir. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair verilen karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirası hükmen reddin tespiti isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, 13.06.2019 tarihinde ölen mirasbırakan Sebiha İzgi’nin terekesinin borca batık olduğunu belirterek mirası reddin tespitini istemiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, murisin ölümünden sonra davacıların ölüm aylığı alarak terekeyi benimsedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin 16. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne, mirasbırakanlar Yunus İzgi ve Sebiha İzgi’nin terekesinin borca batık olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasında, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK. 605/2 madde). Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Mirasbırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 89/10. maddesinde, Sosyal Güvenlik Kurumunca tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek emekli ikramiyelerini almadan ölenler ile ölüm tarihinde aylığa müstahak dul ve yetim bırakmadan ölen iştirakçilerin ikramiyelerinin kanuni mirasçılarına ödeneceği düzenlenmiştir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2015/17979 Esas, 2016/7416 Karar ve 22.09.2016 tarihli kararında, mirasbırakanın ölümü nedeniyle davacılara ödenen ikramiyenin, hak sahiplerinin sıfatından doğan haklardan olduğu ve terekeye dahil olmadığı, emekli ikramiyesini almanın terekenin sahiplenilmesi anlamına gelemeyeceği belirtilmiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2019/2083 Esas, 2020/6248 Karar ve 15.10.2020 tarihli kararında, emekli ikramiyesinin tamamının dul ve yetim aylığına hak kazanan kişilere ödeneceği Sosyal Güvenlik Yasasında hüküm altına alındığından, terekeye dahil edilmeyip hak sahiplerine ait olacağı belirtilmiştir.
Emekli Sandığınca yapılan toptan ödeme, mirasçılara ait olduğu için terekeye eklenmez, Kanun gereği mirasçılara verilen bir para olduğu için tenkis davasına konu teşkil etmez. (Şener Esat, İlmi Açıklama ve Kazai İçtihatlarla Mirasta Tenkis, İade, İstihkak, Seçkin Yayınevi, Ankara, 1995, sayfa 204; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.02.1967 günlü 953/1097 sayılı kararı)
Ölenin hak sahibi eş ve çocuklarına Sosyal Güvenlik Kurumunca bağlanan aylık terekeye dahil değildir, aylığın alınması terekenin benimsenmesi niteliğinde kabul edilemez.
Öte yandan mirasın hükmen reddinin tespiti davalarında, TMK"nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Ayrıca, davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmemeleri, bilmelerinin de mümkün olmaması, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verilmesi durumlarında, yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 463/5. maddesine göre, mirasın reddi halinde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izni gereklidir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Kanunla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen mükerrer 35. madde hükmüne göre de tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince kamu borçlarının murisin; "ortağı" ve "temsilcisi" olduğu şirket borcundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde ilgili şirketlerin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya; "temsilcisi" olarak da şahsi sorumluğu olacağı gözetilerek, mahkemece uzman bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin, "ortağı" ve "yasal temsilcisi" olduğu şirketlerin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların kamu borcundan dolayı terekenin borca batıklığının tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, aksi halde murisin ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olaya gelince, davalıların alacaklarının bir kısmı mirasbırakan Sebiha İzgi’nin ortağı olduğu İzgiler Uluslararası Nakliyat Limited Şirketinin kamu borçlarından kaynaklanmasına karşın belirtilen usulde bir araştırma yapılmamıştır.
Öte yandan, davacılar vekilinin Gaziantep 8. Noterliğinin 08.02.2011 tarih ve 4257 yevmiye sayılı vekaletnamesinde mirasın reddine ilişkin özel yetki bulunmaması, davacı ... İnin Gaziantep 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1194 Esas, 2009/1474 Karar sayılı ilamı ile kısıtlanan davacı ...’ye vesayeten vekalet vererek mirasın hükmen reddini istemiş olmasına karşın mirasın reddi için vesayet makamının ve denetim makamının izinlerinin temin edilmemesi, mirasbırakan Yunus İzgi’nin mirasının reddine ilişkin talebin 25.10.2018 tarihli celsede tefrikine karar verilmiş olmasına karşın, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu olmayan mirasbırakan Yunus İzgi’nin mirasının reddi yönünde de hüküm kurulması hususları da doğru görülmemiştir.
Ayrıca, mirasbırakana ait Gaziantep ili, Şehitkamil ilçesi, Münüfpaşa Mahallesinde bulunan 1121 ada 627 parsel sayılı taşınmazın ve tapu kaydındaki hacizlerin mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile değerleri usulünce tespit edilerek mirasbırakanın terekesinin aktifinin ve pasifinin belirlenmesinde dikkate alınması, mirasbırakanın davalılara olan ve araştırmalar sonucunda tespit edilen borçlarının ölüm tarihi itibariyle miktar ve kaynaklarının (şahsi borç/şirket borcu nedeniyle sorumlu bulunduğu oranların) ilgili kurumlardan sorularak terekesinin pasifinde değerlendirilmesi, böylece terekenin aktif ve pasifinin dolayısıyla borca batıklığının şüpheye yer bırakmayacak nitelik ve yeterlilikte araştırılması gerekmektedir.
Açıklanan hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın anılan gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371. maddesi uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 28.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.