Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/18
Karar No: 2020/4351

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/18 Esas 2020/4351 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, davalının annesiyle yaptıkları satış vaadi sözleşmesinde davalıya kaydedilmiş olan 10910 parsel sayılı taşınmazdaki bağımsız bölüm ve diğer parsellerin 1/2 paylarını satış suretiyle temlik ettiğini iddia ederek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline ve bedel istemiştir. Davalı ise taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının kendisine ait olmayan taşınmazlar bakımından eldeki davayı açamayacağını söyleyerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, taraflar arasındaki duruşma ve delilleri değerlendirerek davanın kabulüne karar vermiştir. Davacı, 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası'nın 97. (Borçlar Yasası 81.) maddesi gereğince, 20.03.1998 tarihli sözleşmede yer alan 120.000,00 Dolar bedeli mahkeme veznesine depo etmesi için önem verilmesi, anılan bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi halinde 10910 parsel sayılı taşınmazdaki 19 nolu bağımsız bölüm bakımından iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi, anılan bedelin depo edilmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Kararda geçen kanun maddeleri: 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası'nın 97. (Borçlar Yasası 81.) maddesi, 1086 sayılı
1. Hukuk Dairesi         2019/18 E.  ,  2020/4351 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
    Davacı, kişisel garantisi altında dava ihbar olunan ... ile davalının annesi ... arasında satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, akdin imkânsız hale gelmesi üzerine bu sözleşmenin 20.3.1998 tarihli sözleşme ile feshedildiğini, anılan sözleşmeye göre 30.4.1998 tarihine kadar 120.000 ABD Doları ödenmesi karşılığında teminat olarak verilen ve ödeme halinde tapuları kendisine iade edilmek koşulu ile kayden maliki olduğu 10910 parsel sayılı taşınmazdaki 19 nolu bağımsız bölümü ve kardeşi ... adına kayıtlı 114 ve 116 parsellerin 1/2"şer paylarını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, borç süresinde ödenemeyince ..."ın davalıya Kadıköy"deki 1175 ada 27 parsel sayılı taşınmazdaki iki adet daireyi devrettiğini, borcun böylece ayın olarak ödendiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı taktirde bir milyar bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, dava konusu taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının kendisine ait olmayan taşınmazlar bakımından eldeki davayı açamayacağını, davacı ile arasında bir sözleşme bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "somut olayda, davacı ve davalının 20.03.1998 tarihinde düzenledikleri ve imzalarını taşıyan belgede yukarıda değinilen olguların teyit edildiği, bir başka ifadeyle aksi kanıtlanamayan bu belgenin davalıya mülkiyetin naklinin sebebini teşkil ettiği dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Buna göre, taşınmazın satış suretiyle temellük edildiği yönündeki savunmaya itibar edilemez. Bu durumda 20.03.1998 tarihli belgenin taşınmazın sicil kaydının hangi sebeple davalıya intikal ettirildiğine ilişkin bir belge olduğu ve 05.02.947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının öngördüğü anlamda bir belge niteliğini taşıdığı açıktır. Oysa, mahkemece bu belgeye itibar edilmeden davacıya davalı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak davalının da yemini eda etmesi üzerine iddianın kanıtlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, anılan belgenin yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararının öngördüğü kanıt niteliğinde olduğu gözetilerek yukarıda değinilen somut olayda izah edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu edilen bedelin ödenip ödenmediği araştırılarak Borçlar Kanununun 81. maddesi hükmü de gözetilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece, “O hâlde, mahkemece, davacıya 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 97. (Borçlar Yasası 81.) maddesi hükmü gereğince, 20.03.1998 tarihli sözleşmede yer alan 120.000,00 Dolar bedeli mahkeme veznesine depo etmesi için önel verilmesi, anılan bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi halinde 10910 parsel sayılı taşınmazdaki 19 nolu bağımsız bölüm bakımından iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi, açıklandığı şekilde anılan bedelin depo edilmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesi ile de bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak davanın kabul edilmiş olması doğru olduğuna göre, Davalının işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
    Tarafların yargılama giderlerine ilişkin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Belirtmek gerekir ki ; dava konusu 114 ve 116 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen ( bu parsellerin reddine karar verilmesinin doğru olduğu hususu Dairenin 2010/1620 E-2010/5724 K sayılı 14.05.2010 tarihli ilamında belirtilmiş) hükümde reddedilen kısmın yer almaması doğru görülmemiştir.
    Öte yandan, davalının, dava dilekçesinin kendisine tebliği üzerine davacının edimini yerine getirmesi halinde davayı kabul ettiğine dair bir beyanının bulunmadığı, uyuşmazlığı sürdürdüğü de anlaşılmakla HMK 326. maddesi gereğince yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranları nazara alınmak suretiyle taraflara paylaştırılması gerekirken davacı üzerinde bırakılması, ayrıca karar ve ilam harcının ise kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmak sureti ile davacının yatırdığı peşin harç mahsup edilerek davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına ve davacının yatırdığı peşin harcın da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekirken bu hususların gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, davanın kabul edilen kısmı için davacı lehine, reddedilen kısmı için de davalı lehine vekalet ücreti verilmemesi de doğru değildir.Tarafların değinilen yönlere ilişkin yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi