3. Hukuk Dairesi 2020/4306 E. , 2020/7532 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... Mühendislik İnş. Taah. Ve Tic. A.Ş. İle davalı ... aralarındaki alacak davasına dair İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 02/04/2015 tarihli ve 2014/828 E.-2015/244 K. sayılı hükmün bozulması hakkında 13.(kapatılan) Hukuk Dairesince verilen 27/06/2018 tarihli ve 2015/39138 E. -2018/7399 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, asıl dava ile, şirketin inşaat, mühendislik ve mimarlık işleri yaptığını, iştigal konusu çerçevesinde davalı Belediyenin hizmet binasını, başkanlık ve halk girişleri işleri ile bahçe düzenlemesini, elektrik, peyzaj, inşaat, mekanik işlerini ihale ile aldığını, taraflar arasında teknik şartnameler, ihale protokolü ve sözleşmelerin imzalandığını, bu kapsamda ihale, sözleşme gereğince yapılan işler sonucunda davalıdan alacağı oluştuğunu, davalının alacağının bir kısmını ödemediğini, yapılan ödeme düşüldükten sonra bakiye alacağının 687.768,79 TL olduğunu, davalının bu alacağı ödemekten kaçındığını ileri sürerek, ıslahen toplam 180.815,24 TL"nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş; birleşen dava ile, ihale kapsamındaki işleri %10 işler dahil yaparak teslim ettiğini, ihale bedelinin (%10 artış oranı hariç) 1.044.000,00 TL, olduğunu, ihale dosyasında belirtilen işlerin yapıldığını, belirtilen oran üzerinden %10 daha ek iş yapıldığını, toplam bu işlerden hakedişinin 1.149.384,41 TL olduğunu, belediyece düzenlenen ancak kabul edilmeyen hakediş raporunda yapılan iş bedeli olarak 1.091.915,19TL çıkarıldığını, önceden ödenen 806.314,55 TL ile 162.094,42 TL kesintiler düşüldükten sonra ödenecek tutar olarak 174.914,34TL ödenmesine karar verdiklerini, kendisi tarafından da bu bedelin kabul edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, belediye tarafından kabul edilen fakat ödenmeyen alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, davanın kabulüne, itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, asıl ve birleşen davaların reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl davada, davanın kısmen kabulü ile, 67.813,67 TL"nin 15/01/2009 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yerinde görülmeyen istemin reddine; Birleşen davada, davanın kısmen kabulü ile, Gaziosmanpaşa 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13043 Esas sayılı takip dosyasında asıl alacağın davadan sonra ödenmiş olması karşısında asıl alacak yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, ancak 15/01/2009 temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 57.507,45 TL faiz alacağı ve takip tarihinden 11/12/2012 ödeme tarihine kadar işleyecek yasal faiz miktarı üzerinden itirazın iptali ile
takibin bu yönden devamına, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu hüküm Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.06.2018 tarih, 2015/39138 Esas, 2018/7399 Karar sayılı kararı ile mahkemece 15/01/2009 tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edildiği buna göre, asıl ve birleşen davalarda, işlemiş-işleyecek faize hükmedildiği anlaşılmakta ise de, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 101. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 117. maddesi) uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağından, davacının da, dava veya icra takibinden önce davalıya ihtar çekerek mütemerrit duruma düşürdüğü iddia ve ispat edilemediğine göre, davacı tarafından işlemiş-işleyecek faiz istenemeyeceğinin kabulünün gerekeceği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, davacı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme ve bu sözleşmenin eki ve yine sözleşme gereği parçası olan eklerinin incelenmesi neticesinde bu sözleşmenin her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olduğu görülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu"nun 117/2. maddesi; "Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur." hükümlerini içermektedir. Taraflar arasındaki sözleşemenin ödeme yeri ve şartları başlıklı 12. maddesinin 2. fıkrası ve sözleşmenin 9.1. maddesi gereği bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olup idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı sözleşme ile düzenlenmiş bulunan Sözleşme Tasarısının 12.2. maddesi düzenlemesi “Hakediş raporları, ihale dokümanında öngörülen ilerleme yüzdeleri üzerinden, bu Sözleşmenin eki olan yapım İşleri Genel Şartnamesinde düzenlenen esaslar çerçevesinde, kanuni kesintiler de yapılarak 30 günde bir düzenlenir ve idarece onaylandıktan sonra 30 gün içinde tahakkuka bağlanarak on beş gün içinde ödenir.” şeklinde olup, o halde borcun ifa edileceği gün taraflarca birlikte belirlenmiş olduğundan borçlunun mütemerrit olması için alacaklının ihtarına lüzum yoktur. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının onanması gerekirken muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağından, davacının da, dava veya icra takibinden önce davalıya ihtar çekerek mütemerrit duruma düşürdüğü iddia ve ispat edilemediğine göre, davacı tarafından işlemiş-işleyecek faiz istenemeyeceğinin kabulünün gerekeceği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi doğru olmadığından, davacının karar düzeltme isteğinin kabulüyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.06.2018 tarih, 2015/39138 Esas, 2018/7399 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasıyla hükmün ONANMASINA, 20,40 TL harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.