Esas No: 2022/1292
Karar No: 2022/5916
Karar Tarihi: 16.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1292 Esas 2022/5916 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/1292 E. , 2022/5916 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : 1-..., 2-...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalının oğlu ...’a kefil olmaları nedeniyle... Kooperatifine olan 22.242,98 TL borcunu ödemek zorunda kaldıklarını, oğlunun bu borcuna karşılık olarak davalının Yenice Köyünde bulunan 107 ada 39 parsel sayılı taşınmazını sözleşme ile kendilerine devrettiğini, ancak davalının taşınmazın diğer hissedarlarından gereken evrak ve imzaları toplayamaması nedeniyle tapu devrinin yapılmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, dava konusu taşınmazın bedelinin tespiti ile şimdilik 10.000 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı; oğlunun borcunu ödediklerini söyleyen davacılara dava konusu taşınmazı ekmeleri için izin verdiğini, bu esnada davacıların kendisine bir kağıt imzalattıklarını, içinde ne yazdığını bilmediğini, ancak diğer çocuklarının davacıların taşınmazı kullanmasını kabul etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; anlaşmanın taşınmaz devrini içermesi nedeniyle resmi şekilde yapılması gerektiği, anlaşma metni bağış olarak kabul edilse bile resmi yazılı şekilde düzenlenmesinin zorunlu olduğu, geçerli olmayan taşınmaz satış sözleşmesine dayanılarak ifa yerine geçecek talepte bulunulamayacağı, bu halde tarafların verdiklerini geri isteyebileceği, ancak devir sözleşmesinde davalıya yapılmış bir ödemenin olmadığı, üçüncü kişi yararına yapılmış olan ancak resmi şekilde düzenlenmeyen sözleşme borçlusunun temerrüdünden bahsedilemeyeceği gibi haksız iktisap kuralları içinde davacıların davalıdan talep edebileceği bir alacağın bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 19/11/2018 tarihli ve 2017/10854 E. 2018/11715 K. sayılı kararla;
(...Dosya kapsamından; tarihsiz sözleşme ile davalının oğlunun davacılara olan 22.000,00 TL borcu için dava konusu taşınmazı davacılara devretmeyi kabul ettiği, ölümü halinde mirasçılarının sorun çıkarması durumunda başka bir taşınmazı davacılara bağışladığı, sözleşmenin davacılar, davalı, şahit ... ve köy muhtarı tarafından imzalandığı, altına muhtarlığın mührünün basıldığı ve davalının imza inkarında bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK'nun 706, TBK'nun 237. (BK'nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 195. ve devamı maddelerinde borcun üstlenilmesine ilişkin düzenlemeler yer almakta olup 196/1. maddesinde, borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olacağı hüküm altına alınmış ve borcun üstlenilmesi sözleşmesi resmi yazılı şekil şartına bağlanmamıştır.
O halde, mahkemece, davalının dava konusu sözleşme ile TBK'nın 195. ve devamı maddeleri gereği üçüncü kişinin borcunu üstlendiği ve imzayı inkar etmediği dikkate alınarak işin esasına girerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, aynı gerekçeler tekrar edilerek verilen direnme kararı, davacı tarafın temyize üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 19/12/2019 tarihli ve 2019/3-785 E. 2019/1389 K. sayılı kararıyla;
(...Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
Nitekim Yargıtayın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2017 tarihli ve 1610-668 sayılı; 24.05.2017 tarihli ve 1265-1005 sayılı kararları).
Somut olaya gelince; mahkemece aslolan kısa kararda yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış sadece "Mahkememizin 2015/100 esas 2015/201 karar sayılı kararında direnilmesine," denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa karar usule uygun karar değildir.
Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyan mahkemece; (...Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma kararı uyarınca işin esasına girildiğinde; eldeki davanın borcun üstlenilmesi sözleşmesi kapsamında bir alacak davası olduğu, alacak miktarı dava dilekçesinde somut olarak 22.242,98 TL olarak belirtilmiş olmasına rağmen, dava dilekçesinin 10.000 TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak açıldığı, alacak miktarı davacı tarafça bile net ve kesin olarak tespit edilebiliyorken, eldeki belirsiz alacak davasının açılmasında hukuki yararın mevcut olmadığı...) gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine (diğeri aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir.
Bu kapsamda bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğacağı gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (04/02/1959 tarihli ve 1957/13 E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtahadı Birleştirme Kararı).
Yine Yargıtayın bozma kararına karşı direnilmesi durumunda direnme kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğmuş olacaktır.
Kazanılmış haklar hukuk devletinin temelini oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ki; bunun kabul edilmesi mümkün değildir.
Somut olayda; mahkemece Dairemizin bozma kararına direnilmiş, karar davacılar vekilinin temyizi üzerine, Hukuk Genel Kurulu tarafından sair temyiz itirazları incelenmeksizin usulüne uygun direnme kararı verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkeme tarafından Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmuş ise de, daha önce direnilen Dairemizin bozma kararında belirtilen şekilde değerlendirme yapılıp, bozma sonrasında davacı vekilinin davanın belirsiz alacak davası olduğu yönündeki beyanına göre yeni bir karar verilmiştir.
Ne var ki; direnme kararı verilmekle taraflar yönünden usulü kazanılmış hak doğmuştur. Bu nedenle direnme kararı esas yönünden bozulmadan bu karardan dönülerek Dairemizin bozma kararına uyulması mümkün değildir.
Öte yandan HMK’nın 373 üncü maddesinin yedinci fıkrası gereğince, uyulması zorunlu olan Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararı gereğinin yerine getirilmesi gerekir.
Hâl böyle olunca, mahkemece; Hukuk Genel Kurulunun 19/12/2019 tarihli ve 2019/3-785 E. 2019/1389 K. sayılı kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerektiğinden, karar usulden bozulmalıdır.
2- Bozma nedenine göre, davacı tarafın temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.