Esas No: 2021/8389
Karar No: 2022/5915
Karar Tarihi: 16.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8389 Esas 2022/5915 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/8389 E. , 2022/5915 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. ...
VEK. AV. ...
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak ve enerji tesisinin devri davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; fabrikasının elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla 2014 yılında kendi imkanları ile enerji nakil hattı ve trafo kurduğunu, aradan geçen sürede davalı şirketin abonesi olan diğer iş yerlerine enerji nakil hattının bağlandığı trafodan elektrik hizmetini sunmaya başladığını, ilgili mevzuat uyarınca enerji nakil hattı ve trafonun devralınması konusunda yapmış olduğu girişimlerin davalı şirket tarafından sürüncemede bırakıldığını ileri sürerek; enerji nakil hattı ve trafodan oluşan tesisin davalı şirket tarafından devralınmasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bu tesisin yapım giderinden şimdilik 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 01/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile bedele ilişkin talebini 52.643 TL’ye artırmıştır.
Davalı; davacı şirket tarafından yaptırılan enerji nakil hattından başka müşterilerinin de besleniyor olması nedeniyle söz konusu hattın devrini uygun bulduğunu, bu nedenle ilgili mevzuat hükümleri gereğince devir işlemlerini başlattığını, hattın bedelinin de devir işlemlerinin tamamlanmasından sonra ödeneceğini, devir işlemlerinin devam etmesi nedeniyle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince; davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafın istinaf yoluna başvurması üzerine, bölge adliye mahkemesince; tacir olan taraflar arasındaki uyuşmazlığa bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır.
Kaldırma kararı uyarınca verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyasının gönderildiği mahkemece; 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğu, davanın açıldığı mahkemece verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra ve fakat dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinden önce arabulucuya başvurulup sürecin tamamlanabileceği kabul edilecek olsa dahi davacının dosyanın görevli mahkemeye tevzi edilmesinden sonra arabulucuya başvurduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının trafo ve enerji nakil hattından oluşan tesisin kuruluşu esnasında yaptığı masrafları davalıdan talep ettiği, bu nedenle davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olması nedeniyle dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının zorunlu olduğu, ancak davacı tarafından dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı, bu nedenle davanın dava şartı sebebiyle reddedilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, enerji nakil hattı ve trafodan oluşan tesisin davalı ... şirketine devri ile tesisin yapım bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir.
Hukuk sistemimizde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile öncelikle ihtiyari olarak yer alan arabuluculuk, 01/01/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3 üncü maddesi hükmü ile “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda...” dava şartı olarak düzenlenmek suretiyle zorunlu hale getirilmiştir. 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkındaki Kanun’un 20 nci maddesiyle, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenerek, “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması” dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Davacının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 110 uncu maddesi uyarınca, aynı davalıya karşı, birbirinden bağımsız, bir miktar para alacağından ibaret olan talebi ile değer ve tutara tabi olmayan talebini aynı davada ileri sürmesi halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin yukarıda yer verilen kanunlarda açık bir bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu durumda, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9 uncu maddesinde yer alan; “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.”;
36 ncı maddesinde yer alan; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.” hükümleri uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde asıl olanın mahkeme yargısı olduğu dikkate alınarak, bir miktar para alacağından ibaret olan talep ile değer ve tutara tabi olmayan talebin ileri sürüldüğü davanın arabuluculuğa tabi olmaksızın görevli ve yetkili mahkemece çözüme kavuşturulması gerekir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacının, enerji nakil hattı ve trafodan oluşan tesisin yapım giderlerinin tahsili yanında, bu tesisin bakım ve işletmesini yapmak üzere davalı ... tarafından devralınması talebini ileri sürdüğü, diğer bir anlatımla bir miktar para alacağından ibaret olan talep ile değer ve tutara tabi olmayan talep hakkında karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davaya bakmakla görevli olan ilk derece mahkemesince; bu nitelikteki davaların bir bütün olarak değerlendirilmesi ve işin esasına girilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun’un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.