Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8228
Karar No: 2022/5914
Karar Tarihi: 16.06.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8228 Esas 2022/5914 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/8228 E.  ,  2022/5914 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen tazminat davalarından; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, bölge adliye mahkemesince direnilmesine dair verilen kararın temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmiş ise de, direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacak olduğundan bu yöne ilişen isteğin reddiyle, direnme kararının incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı asıl davada; maliki bulunduğu ... plaka sayılı 2011 model mercedes marka aracı İstanbul’da satmak istediğini, bu nedenle daha önce alım satım işlerinde kendisine yardımcı olan davalı ... ile birlikte ... ... ve ... ... isimli kişileri Batman 3. Noterliğinin 06/10/2016 tarihli ve 11011 yevmiye numarası vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, bilgilerin doğruluğunu ve şeklinin teyiti için vekaletnameyi vekil tayin ettiği kişilerden ... ...’in cep telefonuna whatsapptan gönderdiğini, ancak aracının vekaletnameyi iletmediği davalı ... tarafından bilgi, onay ve muvaffakati olmaksızın Gölcük 4. Noterliğinin 06/10/2016 tarihli ve 8291 yevmiye numaralı işlemi ile davalı ...’e satıldığını, aynı gün içerisinde Batman İlinden Gölcük İlçesine vekaletnamenin fiziki olarak gönderilmesi mümkün olmadığını, davalı noter ... ... tarafından vekaletnamenin aslı veya onaylı sureti olmadan aracın satış işleminin gerçekleştirildiğini, davaya konu satış vekaletnamesinin faks yada elektronik posta yoluyla alınmış herhangi bir teyidinin bulunmadığını, hukuka aykırı bu işlemden davalı noterin sorumlu olduğunu, davalı ...’ın satışa konu araçtan elde ettiği parayı vermediği gibi aracını değerinin altında satarak zararına hareket ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.000 TL maddi tazminatın satış tarihi olan 06/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
    Davacı birleşen davada; aracın satış işleminin noter vekili olan davalı ... tarafından yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1.000 TL maddi tazminatın satış tarihi olan 06/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 13/06/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl ve birleşen davada dava değerini 385.000 TL’ye yükselttiğini, asıl davada davalı ... yönünden talebinden vazgeçtiğini bildirmiştir.
    Davalı ...; söz konusu aracı Gölcük 4. Noterliğinde yapılan araç satış sözleşmesi ile bedelini ödeyerek satın alması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davacının aracın satışı için verdiği vekaletnamenin içeriğine ve geçerliliğine hiçbir itirazının olmadığını, ayrıca verdiği vekaletnamenin fotoğrafını çekip whatsapp üzerinden vekil kıldığı kişilere yollamak suretiyle bu konudaki istek ve iradesini açıkça ortaya koyduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ...; noterlikteki görevine 17/10/2016 tarihinde başladığını, davaya konu satış işleminin ise göreve başlamadan önce 06/10/2016 tarihinde yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ...; davacı tarafından aracın satılması için gönderilen vekaletnamede kendisi ile birlikte yanında çalıştığı ... ... ve ... ...’in isminin yer aldığını, ancak vekalet aslının kendisine ulaştırılmadığını, ... ...’ın talimatı üzerine davalı ... ile irtibata geçerek notere gidip aracın satışını yaptığını, davalı ...’den herhangi bir para almadığını, para konusunu ... ... ile davalı ...’in hallettiklerini, aracın ne kadara satıldığını bilmediğini, notere gidip satış işlemlerine aracılık ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Davalı ...; işlemin aciliyeti nedeniyle satışa ilişkin vekaletin kargo ile kendisine intikal ettirileceğinin belirtilmesi üzerine, davacı tarafından whatshapp üzerinden gönderilen vekaletname görüntüsünün bilgisayar üzerinden çıktısı alındıktan sonra Batman 3. Noterliğini arayarak sözlü teyit ve elektronik imza istediğini, vekillerin azil edilmediğinin belirtilmesi üzerine elektronik imza ile imzalanan vekaletname görüntüsünü Noterlik Bilgi Sistemi üzerinden alarak whatshapp görüntüsü ile karşılaştırdığını, vekaletname görüntülerinin örtüşmesi ve para alışverişinin tamamlandığının taraflarca beyan edilmesi üzerine araç satış işlemini gerçekleştirdiğini, davacının kendi kimliğinin fotokopisini de whatshapptan gönderdiğini, Türkiye Noterler Birliğinin 04/06/2013 tarihli ve 57 sayılı genel yazısının bu yönde olduğunu; satılan aracın vekil tarafından ibraz edilen ve noterlik işlemine eklenen araca ait orijinal geçici tescil belgesi ile aracın satış sonrası davalı alıcıya anahtarları ile teslim edilmiş olması, satılan aracın davacı tarafından vekil ya da vekilllere bir ya da birkaç gün önceden teslim edilmesi, davacının satış anına kadar dolandırıcılık ya da hırsızlık bakımından bir müracatın olmaması karşısında, asil ve vekillerin iradelerinin karşılıklı ve kabul yönünde örtüştüğünün ispatı olduğunu; aracın satış bedelinin ödenmediğine ilişkin talebin vekalet ilişkisine dayandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; satış işlemininin noter vekili olan davalı ... tarafından yapıldığı, davalı noter ... ...’in satış tarihinden sonra noterlikteki görevine başladığı, davalı ...’in aracı usulüne uygun olarak bedelini ödeyerek noter satışı ile satın aldığı ve aracı satanlar ile işbirliği içinde olduğu hususunda dosyada somut delil bulunmadığı, vekaletname ile davacıya ait aracı satan davalı ...’ın dürüstlük kuralı ile sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak ve temsil yetkisini sınırları içerisinde kalmayarak davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği, ayrıca araç satış bedelinin davacıya teslim edildiği hususunda dosyada delil olmadığından aracın satış tarihindeki gerçek değeri üzerinden davacı araç sahibinin uğradığı zararın davalı ...’dan tahsili gerektiği, davalı noter vekili ...’in telefondaki görüntüye dayanarak araç satış sözleşmesi düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, Noterlik Kanunu'nun 72 nci maddesindeki yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, noterin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, bu nedenle de davalı noter vekilinin meydana gelen zarardan kusursuz sorumlu olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davada; davalı ...’e karşı açılan davanın reddine, davalı ...’e karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalılar ... ve ...’e karşı açılan davanın kabulü ile 385.000 TL'nin 06/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davacı ve birleşen davada davalı ... tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; noterde düzenlenen araç satış sözleşmesinde bedelin davalı satıcı vekili ... tarafından alındığının yazılı olduğu, belge içeriğinin aksinin aynı mahiyette bir belge ile ispat edilmesi gerektiği, davalı alıcı Adem’in davacı aleyhine kötü niyetle ve bilerek hareket ettiğinin ispatlanamadığı, davalı noter vekili ...’in satış esnasında mevcut vekaletname görüntüsünün bilgisayar üzerinden çıktısını aldıktan sonra Batman 3. Noterliğini telefonla aradığı, vekaletname hakkında çalışanlardan teyit ve elektronik imza istediği, Batman 3. Noterliği tarafından vekaletnamenin geçerli olduğu, vekillerin halen azledilmediği sözlü olarak teyit edildikten sonra yetkili memur tarafından elektronik imza ile imzalandığı ve Noterlik Bilgi Sistemi üzerinden alınarak satışın gerçekleştirildiği, diğer bir anlatımla noterler arasında bir teyitleşme yapıldığı, Türkiye Noterler Birliğinin 04/06/2013 tarihli ve 10663 sayılı kararı doğrultusunda noter tarafından düzenlenen bir belgenin aslı veya noterlik onaylı sureti ibraz edilemiyorsa acele hallerde işlem yapabilmesi için noterlikçe düzenlenen bir belge örneğinin teyit yapılma koşuluyla faksla gönderilmesine olanak tanındığı, satış esnasında vekaletnamenin gerçekten düzenlenen bir vekaletname olduğu, mevzuat gereği noterde düzenlenen bir vekaletname aslı olmadan da teyit edilmesi koşuluyla örneğinin ibrazı halinde de işlem yapılabileceği, vekilin de azledilmediği, davalı noter vekilinin gerçekte var olan bir vekaletnameye dayanarak işlem yaptığı, noter teyit görevini ihmal etse dahi teyit edildiği takdirde azil görmeyen vekaletname varlığının ilgili noter tarafından doğrulanacağı, yaptığı bu işlem nedeni ile vekilin davacı ile aralarındaki iç ilişkiye aykırı hareket etmesi ve kötü niyetli olmasından davalı noter vekilinin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile davalı ...’e karşı açılan davanın ispatlanamaması, davalı ...’e karşı açılan davanın ise pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davalı ...’a karşı açılan davanın kabulü ile 385.000 TL'nin 06/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 06/04/2021 tarihli ve 2020/9917 E. 2021/3708 K. sayılı kararla;
    (...1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2) Dava; Noterlik Kanunu'nun 162 nci maddesine dayalı noterin kusursuz sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
    (...)Noterin, ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu’nun 72. maddesine göre noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlaması ve tetkik etmesi yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir.
    Somut olayda; noter vekili olan davalı ...'ın, diğer davalı ...’in elinde bulunan whatshapp ekran görüntüsünde yer alan vekaletnameye istinaden işlem yaptığı, işlem sırasında vekaletname aslının olmadığı anlaşılmaktadır.
    O halde bölge adliye mahkemesince; davalı noter vekili olan davalı ...'ın telefon ekran görüntüsünde yer alan vekaletnameye dayanarak araç satış sözleşmesi düzenlemiş olması nedeniyle özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığı, Noterlik Kanunu'nun 72 nci maddesindeki yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediği, noter vekilinin eylemi ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu, noterlerin sorumluluğunun da kusursuz sorumluluk olduğu, bu nedenle de davalı noter vekilinin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kabul edilip, davacının uğradığı maddi kayıpların belirlenmesi ve tahsilde tekerrüre neden olunmaksızın davacının zararının asıl davada davalı ... ile birleşen davada davalı ...'dan tazminine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile noter vekili olan davalı ... bakımından birleşen davanın reddine yönelik hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle, oy çokluğu ile bozulmuştur.
    Bozma üzerine bölge adliye mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda; satışa esas alınan vekaletnamenin davacının isteği üzerine düzenlenmiş olduğu, mevzuat gereği noterde düzenlenen bir vekaletnamenin örneğinin ibrazı halinde, teyit edilmesi koşuluyla aslı olmadan da işlem yapılabileceği, somut olayda vekilin azledilmediği, davalı noter vekilinin gerçekte var olan bir vekaletnameye dayanarak işlem yaptığı, noter teyit görevini ihmal etse dahi teyit edildiği takdirde azil görmeyen vekaletname varlığının ilgili noter tarafından doğrulanacağı, vekilin davacı ile aralarındaki iç ilişkiye aykırı hareket etmesi ve kötü niyetli olmasından işlemi yapan noter vekilinin sorumlu tutulamayacağı, davacının fiillerinin TMK’nın 2 nci maddesine aykırılık teşkil ettiği ve tam kusurlu olduğu, noter vekilinin eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağının davacının kusurlu ve dürüstlük kuralına aykırı davranışı ile kesildiği ve bu suretle noterin sorumluluktan kurtulduğu, ayrıca dürüstlük kuralına aykırı davranan davacı kendi kusuruna dayalı olarak hak ve menfaat edinemeyeceği için davalı noter vekilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceği, noter vekili hakkında açılan davanın reddedilmesi gerektiğinden bahisle, önceki kararda direnilmiş; direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnmeye konu (birleşen) dava, Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesine dayalı noter vekilinin sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
    Türk Hukuk Lûgatında “işlemleri belgeleyen kamu görevlisi” olarak tanımlanan noter ve noterlik ile ilgili düzenleme 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nda yapılmış olup, bu Kanun’un 1 inci maddesine göre; “Noterlik bir kamu hizmetidir. Noterler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirir ve kanunlarla verilen başka görevleri yaparlar”. Buna göre noteri; hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek amacıyla çeşitli belge ve işlemlere resmiyet kazandıran ve kanunların öngördüğü diğer görevleri yerine getiren, belli nitelikleri ve kendine özgü bir hukukî statüsü olan kamu görevlisi şeklinde tanımlamak mümkündür.
    Noterlik Kanunu’nun 72 nci maddesine göre, noterler hukukî işlemlerin belgelendirilmesini ve bu belgelerin düzenli bir şekilde saklanmasını sağlamakla görevlendirilmişlerdir. Bu yönüyle noterler hukukî güvenliği sağlamakta, anlaşmazlıkları önleme görevini yerine getirmektedirler. Düzenledikleri ve sakladıkları belgelerle, uyuşmazlıkların yargı organlarına intikalini önlemekte, yargıya intikal eden uyuşmazlıkların da daha çabuk sonuçlanmasını sağlamaktadırlar. Çünkü noterler tarafından düzenlenen belgelerin kesin delil olma niteliği bulunmakla birlikte bu belgeler sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli sayılmaktadırlar (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 204, Noterlik Kanunu m. 82/1).
    Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde; “Noterlerin hukuki sorumlulukları” başlığı altında; “Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.
    Noter, birinci fıkra gereğince ödediği miktar için, işin yapılmaması, yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Noterlik bir kamu hizmeti olduğundan, noterlik kurumuna ayrı bir önem verilmiştir. Noterlik kurumuna olan güvenin sarsılmaması, noterlikte işlem yapan ilgililerin bu kurumda herhangi bir yanlışlık yapılmayacağı yolunda güven duymaları nedeniyle noterlikte yapılan bir işlemden dolayı meydana gelen zarardan noterin sorumluluğu bir olağan sebep sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. İşlem ister bizzat noter tarafından ister noterin yanında çalıştırdığı yardımcısı tarafından yapılsın, kuruma olan güvenin sarsılmaması için noterin kusursuz sorumlu olması gerektiği prensibinden hareket edilerek Noterlik Kanunu ile özel bir düzenleme yapılmış ve noterlerin sorumluluğu ile ilgili olarak ağırlaştırılmış olağan sebep sorumluluğu kabul edilmiştir.
    Noterin, yapmış oldukları işlemler nedeniyle iş sahiplerine vermiş olduğu zararlardan dolayı sorumluluğu, zararın doğumuna sebep olmaktan kaynaklanmaktadır. Ancak bazı olağan sebep sorumluluğu hâllerinde Kanun, sorumluluğu ağırlaştırmış ve böylece sorumlu kişiye özen kanıtını ve dolayısıyla sorumluluktan kurtulma imkânını (kurtuluş kanıtı) tanımamıştır. Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesi ile getirilen sorumluluk da bu şekildedir.
    Noterin hukukî sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, sorumluluğun unsurlarını teşkil eden fiil, hukuka aykırılık, zarar ve illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
    Noterlerin sorumluluğunun doğabilmesi için öncelikli koşul; Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesi anlamında bir yapma ya da yapmama fiilinin bulunmasıdır. Buradaki fiil, işlemin usulüne uygun olarak yapılmaması, eksik yapılması ya da hatalı yapılması anlamında olabilir.
    İkinci koşul; zararlı sonucun hukuka aykırı bir eylemle meydana gelmesidir. Hukuka aykırılık, hukuka uygunluk sebeplerinin bulunmaması hâlinde, başkalarına zarar vermeyi yasaklayan ya da doğacak bir zararlı sonucun doğmasını önlemek üzere bir davranışı emreden hukuk kurallarına aykırı her tür davranıştır.
    Noterin, noterlikte yapılan bir işlem nedeniyle meydana gelecek zarardan sorumlu olabilmesi için, kendisinin ya da yanında çalışan kişinin eylemi hukuka uygunluk sebeplerini taşımayan hukuka aykırı bir eylem olmalı, emredici hukuk kurallarına aykırı, başkasına zarar verici eylemleri yasaklayan, hukuk normuyla çatışan bir fiil olmalıdır. Burada, doğrudan veya dolaylı olarak kişilerin mal ve şahıs varlıklarını koruma amacı güden yazılı ya da yazılı olmayan emredici davranış kurallarının ihlâli söz konusudur.
    Üçüncü koşul; hukuka aykırı fiille meydana gelmiş bir zararın varlığıdır. Eğer, zarar doğmamışsa, sorumluluk da söz konusu olmayacaktır. Ancak, burada söz konusu olan geniş anlamda zarardır. Kişinin hem mal hem şahıs varlığında meydana gelecek bir eksilmenin söz konusu olması zorunludur. Ayrıca, mal varlığında meydana gelen zararı, hem fiili zarar hem de yoksun kalınan kâr şeklinde anlamak gerekir.
    Noterin doğan zarardan sorumlu olabilmesinin son şartı ise; meydana gelen zarar ile hukuka aykırı fiil arasında uygun illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağı, zarar ile hukuka aykırı fiil arasında bir neden – sonuç ilişkisinin bulunmasına denir.
    Noterin, Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesi ile getirilen sorumluluktan kurtulabilmesi için en önemli etken illiyet bağının kesilmesidir. İlliyet bağının kesilmesi hâlinde artık noterin sorumluluğundan söz etmek de mümkün olmayacaktır.
    Noterin sorumluluğu ağırlaştırılmış bir olağan sebep sorumluluğu olarak kabul edildiğinden artık noter, kusursuz olduğunu değil, zarar ile eylemi arasında uygun bir illiyet bağının bulunmadığını ya da illiyet bağının kesildiğini kanıtlayacaktır. Noter, ancak illiyet bağının zarar görenin ağır kusuru sonucu kesildiğini veya üçüncü kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun bulunduğunu ya da hakkında zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir hâlin bulunduğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilecektir.
    Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının, aracının satışı için daha önceden de hizmetlerinden yararlandığı dava dışı galericiler ... ... ve ... ... isimli kişiler ile birlikte davalı ...’ı Batman 3. Noterliğinin 06/10/2016 tarihli ve 11011 yevmiye numarası vekaletnamesi ile vekil tayin ettiği, davacı tarafından daha önceden teslim edilmiş olan aracın, vekaletin düzenlendiği gün davalı vekil ... tarafından gerçek değerinin altında bir bedelle galericilik yapan davalı ...’e vekaleten satıldığı, bu olay nedeniyle davacının; vekâleten hareket eden davalı ...’ın araç satış işlemini davalı ...’in noter vekili olarak görev yaptığı noterde whatsapptan göndendiği vekâletname ve nüfus cüzdanı suretine dayanarak yaptığı, vekâletname aslı görülmeden kontrol amaçlı olarak elektronik yoldan gönderilen belgeyle işlem yapılmasının doğru olmadığı, aracın değerinin altında satılmış olması ve satış bedelinin davalı vekil ... tarafından ödenmemesi nedeniyle doğan zarardan, davalı noter vekili ile birlikte diğer davalıların sorumlu olduğunu iddia ederek tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Yukarıda açıklandığı üzere, Noterlik Kanunu’nun 162 nci maddesi gereğince noterin sorumluluğu ağırlaştırılmış olağan sebep sorumluluğu ise de, bu sorumluluğun doğabilmesi için öncelikle hukuka aykırı bir fiil ve bu fiille doğan zarar arasında neden-sonuç ilişkisinin bulunması gerekir. Bu iki koşulun varlığını ispat yükü ise iddia eden kişiye düşmektedir
    Her ne kadar, davacı, zararın davalı noter vekilinin fiili ile doğduğunu ileri sürmüş ise de, davalı noter vekilinin (yapmış olduğu araç satış işlemi) fiili ile davacının uğradığı zarar arasında illiyet bağı bulunmamaktadır. Meydana geldiği iddia edilen zarar, noterlikte davalı ... tarafından davalı ...’e yapılan satış nedeniyle değil, davacının vekil olarak tayin etmiş olduğu davalı ...’ın vekalet sözleşmesinden kaynaklanan sadakat ve hesap verme borçlarına aykırı olarak aracı gerçek değerinin altında satması ve satış bedelini vekil eden davacıya ödememesi nedeniyle doğmuştur. Esasen bu husus, derece mahkemelerinin de kabulünde olup, bu yönden asıl davada verilen karar kesinleşmiştir. Kaldı ki, davalı ...’e yapılan satış işleminin davalı ... tarafından sahte bir vekâletnameyle yapıldığı iddiası da bulunmamaktadır. Somut olayın bu özellikleri gözetildiğinde, aracın gerçek satış bedelinin ödenmemesinden doğan zarar ile noterlik işlemi arasında illiyet bağı bulunmadığının, doğan zarardan davalı noter vekilinin sorumlu tutulamayacağının kabulü gerekir.
    Hal böyle olunca; bölge adliye mahkemesinin aynı gerekçeye dayalı, birleşen davanın reddine dair direnme kararı usul ve kanuna uygun olup, onanmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan birleşen davanın reddine dair direnme kararının ONANMASINA, 21,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 16/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi