Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4124
Karar No: 2022/5802
Karar Tarihi: 15.06.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/4124 Esas 2022/5802 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/4124 E.  ,  2022/5802 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
    DAVALILAR : 1-...



    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalılardan ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalıların ... ... mevkiinde düzenlemiş oldukları yamaç paraşütü eğitim programına ücretini ödeyerek katıldığını, 16.08.2002 tarihinde paraşütle atladığı sırada paraşütün ters dönmesi nedeni ile kayalıklara çarptığını ve ağır yaralandığını, olayla ilgili ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinde davanın devam ettiğini, sonradan bir kaç kez daha ameliyat olmak zorunda kaldığını, yaşanan bu olay nedeni ile maddi ve manevi olarak büyük kaybının olduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydı ile 5.709,40 Euro maddi tazminat ile 15.000 Euro manevi tazminatın aynen tahsiline, aynen tahsilinin mümkün olmaması halinde fiili ödeme günündeki TC ... Bankasının döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk lirası karşılığı ile tahsiline, toplam 20.709,40 Euro alacağa kaza tarihi olan 16.08.2002 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı, davasını 13.06.2013 tarihli dilekçesi ile ıslah etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
    İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup, görev yönünden Yargıtay (kapatılan) 13.Hukuk Dairesi 2016/16776 E. 2019/3339 K. sayılı kararı ile karar bozulmuş; Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş; bu kez Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/6857 E. 2020/6099 K sayılı kararı ile karar bozulmuştur. Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, bu kez karar, davacı ve davalı ... vekillerince temyiz edilmiştir.
    1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Dava; yamaç paraşütü sırasında paraşütün ters dönerek kayalıklara çarpmasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde, 5.709,40 Euro maddi tazminat talebinde bulunmuş, 13/06/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarına ilişkin talebini 91.265,79 Euro'ya yükseltmiştir. Mahkemenin 16/01/2020 tarihli 2019/324 E. 2020/15 K. sayılı kararında 91.265,79 Euro maddi tazminatın yanı sıra ayrı bir kalem olarak 724,04 Euro tedavi giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/6857 E. 2020/6099 K. sayılı kararı ile karar bozulmuş olup, "Kabule göre de, davacı dava dilekçesinde 5.709,40 Euro maddi tazminat talebinde bulunmuş 13/06/2013 tarihli ıslah dilekçsi ile maddi tazminat miktarına ilişkin talebini 91.265,79 Euro'ya yükseltmiştir. Mahkemece hem ıslah ile artırılan miktar olan 91.265,79 Euro tazminata hem de 724,04 Euro tedavi giderlerine ilişkin hüküm kurulduğu ve talebin aşıldığı anlaşıldığı" gerekçesiyle bu husus eleştiri konusu yapılmıştır.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının ıslah ile talebini arttırdığı kısımların zamanaşımına uğraması ve davalı ... vekilinin de usulüne uygun defide bulunması karşısında, ıslahtaki miktarların dikkate alınmayacağı; davacı vekilinin talebinin fazlası olarak önceki mahkeme kararlarında 724,04 Euro tedavi gideri hükmedilmesi hatalı olsa dahi aleyhe bozma yasağı ilkesi gereği bu aşamada değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, 5.709,40 Euro'nun 16.08.2002 tarihinden itibaren ... Bankalarının bu yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak davalılardan müştereken ve mütesesilen alınarak davacıya verilmesine, 724,04 Euro tedavi giderinin 16.08.2002 tarihinden itibaren ... Bankalarının bu yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak davalılardan müştereken ve mütesesilen alınarak davacıya verilmesine, diğer ve fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine, 3.000 Euro manevi tazminatın 16.08.2002 tarihinden itibaren ... Bankalarının bu yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak davalılardan müştereken ve mütesesilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı ... San. Tic. İth. Ve İhr. Ltd. Şti. hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere, davanın başından itibaren ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararların tamamının aleyhine, davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuş olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacı, dava dilekçesinde 5.709,40 Euro maddi tazminat talebinde bulunmuş olduğundan ve ıslah edilen kısım zamanaşımına uğradığından, tedavi giderini de kapsayan hüküm yönünden mahkemece talepten fazlaya ilişkin hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bu husus eleştiri konusu yapılmış ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere hatalı değerlendirilmiştir. Ancak mahkeme gerekçesinde, hatalı olsa dahi, aleyhe bozma yasağı gereği kararın bu aşamada değiştirilemeyeceği belirtilmiştir. Ne var ki dosyadaki mahkeme kararlarının tamamına karşı davalı ... vekilinin temyiz başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından, tedavi giderinin de dahil olduğu 5.709,40 Euro'dan ve 3.000 Euro manevi tazminattan sorumlu olması gerekirken, ayrı bir kalem olarak 724,04 Euro tedavi giderinden de sorumlu tutulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) “hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi “(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
    (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir.
    Aynı Kanun'un “Hükmün Yazılması” başlıklı 298. maddesinde ise:
    “(1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.
    (2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
    (3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.
    (4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.” hükmü yer almaktadır.
    Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Yerel mahkeme kararı, bozma kararı ile birlikte ortadan kalkıp hukuki geçerliliğini yitirmekte olup, bozulan karar sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bu nedenle, bozma kararından sonra mahkemece kurulacak yeni hüküm HMK'nın 297. maddesine uygun olarak oluşturulmalıdır. Taraflardan her biri hakkında şüpheye yer vermeyecek ve çelişki oluşturmayacak şekilde açık, anlaşılır hüküm kurulmalıdır.
    Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/10/2012 tarihli 2012/9-851 Esas 2012/705 Karar sayılı kararında ve 14/05/2014 tarihli 2013/9-1989 Esas 2014/657 Karar sayılı kararında da aynı ilkeler vurgulanmıştır.
    Buna göre, mahkemece; gerekçeli kararda davalı ..... San. Tic. İth. ve İhr. Ltd. Şti. hakkında, temyiz başvurusunda bulunulmadığından karar verilmesine yer olmadığına doğru olarak karar verilmişse de, ayrıca maddi ve manevi tazminattan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu belirtilerek, davalı ... San. Tic. İth. Ve İhr. Ltd. Şti. hakkında tekrar hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, temyiz eden davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, davacı taraf harçtan muaf olduğundan peşin alınan 80,70 TL temyiz harcının iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ...'a iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi