22. Hukuk Dairesi 2014/5104 E. , 2015/16041 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait iş yerinde 03.10.2003 tarihinde ön muhasebeci olarak işe başladığını, kanuni hakları ödenmeksizin iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini beyan ederek ücret alacağından, kıdem tazminatından ihbar tazminatından yıllık izin ücretinden hafta tatili ücret alacaklarının davalıdan tahsiline, çalışmaya başlanırken müvekkilinden, iradesi tehdit altında alınan, boş senedin geri verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Ankara 15. İş mahkemesinin 2010/701 esas sayılı dosyası ile açmış olduğu ek davada müvekkilinin davalı iş yerinde hizmet akdi ile çalışırken iş akdinin haksız olarak feshedildiğini bu nedenle kanuni haklarının ödenmesi için Ankara 1. İş Mahkemesinin 2010/447 esas sayılı dosyası ile açılan davada faiz talebinde bulunmadığını beyan ederek tüm alacakları için faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini ve bu dosyanın 1. İş mahkemesi dosyası ile birleştirilmesini talep etmiş, mahkemece 30.07.2010 tarihinde birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25 ve 26. maddeleri uyarınca, şirket adına fatura düzenleyerek kendi anına haksız kazanç sağladığından haklı nedenle, iş sözleşmesinin feshine rağmen kıdem tazminatı ve fazla mesai ücret ödemesi yapıldığını, ibraname de düzenleyen davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanunu’nun 115. maddesinde düzenlendiği halde, halen yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanun"un 132. maddesine göre “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir”.
İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan mülga 818 sayılı Kanun’un irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez.
Öte yandan mülga 818 sayılı Kanun’un 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İbranamedeki irade fesadı hallerinin mülga 818 sayılı Kanun’un 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir (Yargıtay 9. HD. 26.10.2010 gün, 2009/27121 E, 2010/30468 K). Ancak işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 9. HD 21.10.2010 gün 2008/40992 E, 2010/39123 K.). Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz(Yargıtay 9. HD. 24. 6. 2010 gün 2008/ 33748 E, 2010/ 20389 K. ).
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından borcun sona erdiğinden söz edilemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir(Yargıtay 9. HD. 24.06.2010 gün, 2008/33597 E, 2010/20380 K). Başka bir anlatımla ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
Somut olay yönünden, mahkemece 31.01.2010 tarihli ibranameye değer verilmeyerek karar verilmiştir. Dosyada mevcut ibranamede davacının 2008-2010 dönem çalışması ile ilgili alacakların kalemler halinde sayıldığı, davacının 4.000,00 TL kıdem, 1.200,00 TL ihbar, 1.600,00 TL maaş alacağını aldığını beyan ettiği görülmüştür. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması, miktarlar yazılı olduğu takdirde ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu yolundadır. Bu durumda mahkemece, anılan belge davacı asile gösterilmeli, içeriği hakkındaki diyecekleri sorulmalı ve gerekirse imza incelemesi yaptırılmalı ve geçerli olduğu anlaşıldığı taktirde 31.01.2010 tarihli alacak miktarları yazılı ibranamenin makbuz hükmünde kabulü ile hesaplanan alacak kalemlerinden mahsubu gerekir. Eksik inceleme ile verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Taraflar arasında faiz talebi hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacının 21.07.2010 tarihli ek davası ilk davada istenmeyen faiz alacaklarına ilişkin olup işlemiş faiz talebi bulunmadığı gözetilmeksizin Mahkemece ilk davada istenilen alacaklara açılan bu ek dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde 7,70 TL faiz alacağına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.