16. Hukuk Dairesi 2013/998 E. , 2013/2196 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Güçlü Köyü çalışma alanında bulunan temyiz konusu 138 ada 9 ve 10 parsel sayılı 21080.02, 27754.07 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, ... Sulh Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılarak tespit edilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri tarafından, Hazine ve Güçlü Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine sulh hukuk mahkemesinde açılan tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Yargılama sırasında ... ve paydaşları, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile taşınmazların 1/4 paylı olarak davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, müdahil davacıların davasının reddine, Güçlü Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi ile müdahil davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalı Hazine tarafından dayanılan 08.11.1963 tarih 22/478 numaralı tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. ve 46. maddesinde öngörülen 20 yıl süre ile malik sıfatıyla zilyetlik koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazların bulunduğu bölgede Toprak Komisyonunca 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca çalışmalar yapılmış, bu çalışmalarda kadastro tespiti sırasında temyiz konusu taşınmazlara uygulanan ve uyduğu tespit edilen 285 Şevval D 1 V.81, 285 Şevval D 1 V.103 sayılı tapu kayıtları, tevzi çalışmalarında 3 sayılı belirtmelik parseline uygulanmıştir. Taşınmazların kapsamında kaldığı kabul edilen 1 sayılı belirtmelik parseline ise herhangi bir kayıt uygulanmamış ancak ... ve ... işgalinde olduğu belirtilerek, tablendikatifte Hazine adına biçenek olarak gösterilmiştir. Taşınmazların 1 sayılı tevzi parseli içinde kaldığının anlaşılmasına ve katılan davacılar taşınmazların bir bölümünün murisleri ..."tan, bir bölümünün ise davacılar ile ortak murisleri ..."tan kaldığını ileri sürmelerine rağmen keşif sırasında yerel bilirkişi ile tespit bilirkişilerinden işgalci olarak gösterilen ... ve ... ile davacılar ve katılan davacılar arasındaki miras ilişkisi ile, mirasçılar arasında harici taksim olup olmadığı sorulmamış, nüfus kayıtları getirtilerek irs ilişkisi araştırılmamış, keşifte uygulanan tapu kayıtlarının kapsamını denetleme imkanı verecek şekilde kroki düzenlettirilmemiş, dava konusu taşınmazlara komşu olan 138 ada 1 mera parseli nedeniyle de yöntemince mera araştırması yapılmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle 1 numaralı tevzi parseli ile komşularını birlikte gösteren (tevzi) dağıtım haritası, aynı taşınmazların kapsamında kalan bölgeye ait kadastro paftası, aynı bölge içinde kalan tüm taşınmazlara ait onaylı kadastro tutanağı örnekleri ile varsa tesislerinden itibaren tüm tedavülleri, ile kadastro tespitlerinin dayanaklarını oluşturan tapu ve vergi kayıtları, varsa kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları ve tapu malikleri ile davacılar ve müdahil davacılar arasındaki irs ilişkisini gösterir nüfus kayıtları dosya içine getirtildikten sonra mahallinde, komşu köylerde oturan ve davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler ile tarafların aynı nitelikteki kişiler arasından bildirecekleri tanıkları ve tüm kadastro tespit bilirkişileri, teknik bilirkişileri ziraatçi bilirkişi de hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, mera olup olmadığı veya sınırlarında mera bulunup bulunmadığı, belirtmelikte mera olarak işaret edilen taşınmazların nereleri olduğu, taşınmazın kim tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, zilyetleri veya tapu malikleri arasında taksim yapılıp yapılmadığı hususlarında olaylara dayalı ve ayrıntılı bilgi alınmalı; tarafların dayanaklarını oluşturan kayıt ve belgelerle bölgeye ait toprak tevzi haritası yöntemince mahalline uygulanmaya çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu taşınmazların tutanak örnekleri ve varsa dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmelidir. Yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, kadastro tespitine aykırı sonuçlara ulaşılması halinde de hazır bulundurulacak tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalıdır. Aynı şekilde belirtmelik tutanağında bilirkişi veya ihtiyar heyeti üyesi olarak imzası bulunup sağ olan tüm kişiler dinlenilerek kendilerinden ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Keşfe katılacak ziraatçı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliğini bildiren, çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi ile öncesinin mera olup olmadığını irdeleyen, komşu taşınmazlarla eğim, toprak yapısı, bitki deseni ve diğer yönlerden karşılaştırmalı değerlendirmeyi içeren, gerektiğinde çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak uzman fen bilirkişisinden, yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak veren, kadastro paftası ile toprak tevzi dağıtım haritasını, dayanak tapu kayıtları, vergi kaydı ile varsa diğer tüm kayıtların haritalarını çakıştırmalı şekilde gösteren yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen tüm sınırların işaretlenmiş olduğu ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı, tarafların dayandığı tapu kayıtları kapsamında kalıp kalmadığı tartışılıp değerlendirilerek, ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilmek suretiyle yazılı biçimde karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde müdahil davacılara iadesine, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.