21. Hukuk Dairesi 2018/7187 E. , 2019/4801 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, sigortalı başlangıç tarihinin 01.06.1986 tarihi olarak tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili özetle; zamanaşımı itirazında bulunmuş ve davacının talebinin yerinde olmadığını beyanla, davanın reddi gereğini savunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece mahkemesince ; “Dosyamız içerisindeki bilgi ve belgeler incelendiğinde, dava dışı ... adına 2 9200 0101 ... 048 sicil numarası ile tescilli ... adresinde kurulu, oyun salonu işletmesi işyerine davacının 01.06.1986 tarihi itibariyle işe girdiğine dair işe giriş bildirgesinin 02.07.1986 tarihi itibariyle Kurum kayıtlarına işlendiği,bildirgedeki kimlik bilgilerinin davacıya ait olduğu, giriş bildirgesindeki ... sigorta sicil numarasının davacının daha sonraki çalışmalarında kullanıldığı, davacının "işe giriş bildirgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını" beyan ettiği işyerinin 01.12.1985 tarihi itibariyle tescil edildiği, 30.11.1996 tarihinde kanun kapsamından çıkarıldığı, 1988 yılı 6.ayına ait dönem bordrosunun bulunmadığı, dosya içine işyeri bilgileri okunmayan 1986/1.dönem bordrosunun gönderilmiş olduğu, bu anlamda talimatla dinlenen ve davacıdan kısa bir süre sonra işyerinde çalıştığını, ancak kendisinin de bildirimlerinin yapılmadığını beyan eden Haydar Kulaksız"in bordro tanığı olmadığı, zabıta araştırması sonucunda "turizm bölgesi olması nedeniyle adreste bulunan işyerlerinin devamlı değiştiğinin, bu nedenle komşu işyeri tespit edilemediğinin", davalı Kurum tarafından gönderilen yazı ile "isim, unvan vb. bilgeler olmaksızın sadece adres bilgilerine göre komşu işyeri tespit edilemediğinin", ... Kaymakamlığı tarafından gönderilen yazı ile "1992 yılında ilçede meydana gelen sel felaketi nedeniyle bu yıl ve öncesine ait Kaymakamlık arşivine ulaşılamadığının" bildirildiği, böylelikle komşu işyeri ve işyerinden kayda geçmiş çalışan, işyeri sahibi kişi tespiti yapılamadığı anlaşılmıştır.” gerekçesiyle
“1- Davanın davalı ... yönünden KABULÜNE,
2-Davacı ..."ın ... adına kayıtlı 2920001010037828048 işyeri sicil nolu işletmede 01/06/1986 tarihi itibariyle 1 GÜN SÜREYLE ÇALIŞTIĞININ TESPİTİNE ,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
İstinaf kanun yolunu başvuran ... Başkanlığı vekili dilekçesinde, işyeri dönem bordrosunda ismi yer almayan davacının isteminin kabulüne olanak bulunmadığını; işe giriş bildirgesinin tek başına fiili çalışmayı ortaya koymaya yeterli olmadığını; eylemli çalışmanın hizmet tespitine ilişkin davalarda geçerli yöntem ve kanıtlarla kanıtlanamadığını ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yetersiz tanık anlatımlarına dayanılarak kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ""Dava konusu işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte geçerli olan 506 sayılı Yasanın 9. maddesinin, işe giriş bildirgesinin işe girişten sonraki bir aylık sürede Kuruma verilmesi gereğini öngördüğü ve 4447 sayılı Yasanın yürürlük tarihi öncesinde verilen bildirgelerin çalışmaya karine oluşturduğu; davalı Kurum tarafından, davacı lehine oluşan yasal karinenin aksini ortaya koyacak herhangi bir kanıt sunulmadığı; bildirgeyi düzenleyen 37828.48 sicil numaralı işyerinin, bildirgedeki tarihi kapsar biçimde, 01.12.1985 - 30.11.1986 tarihleri arası dönemde 506 sayılı Yasa kapsamında faal işyeri olduğu; işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgilerinin davacının nüfus kaydıyla uyumlu bulunduğu; her ne kadar bordro tanığı tespit edilmişse de iş yeri çıkış tarihlerinin davacının iddia ettiği işe başlama tarihinden önce olduğu, komşu iş yeri tanıkları zabıta marifetiyle araştırılmışsa da temin edilemediği anlaşılmakla aynı iş yerinde beyanlarda aynı dönem çalıştığı anlaşılan davacı tanığı Haydar KULAKSIZ tarafından davacının eylemli çalışmasının varlığı konusunda beyanda bulunulduğu; ” gerekçesiyle
“ Muğla 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi"nin, 14.03.2018 tarihli, 2015/514 E, 2018/149 K. sayılı kararına yönelik ... Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ Davayı ispatlayacak hiçbir delile ulaşılamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; " Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa"nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa"nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa"nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/01/1966 doğumlu davacının, 01.06.1986 tarihinde 20 yaşında olduğu, işyerinin oyun salonu olduğu, 01/06/1986 tarihli işe giriş bildirgesinin ... sicil numaralı, Huzur oyun salonu ünvanlı işyerinden 02.07.1986 tarihinde Kuruma verildiği, davacının "işe giriş bildirgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını" beyan ettiği, 37828.48 sicil numaralı işyerinin, bildirgedeki tarihi kapsar biçimde, 01.12.1985 - 30.11.1986 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında faal işyeri olduğu, işyerinden 1986/1-3. dönem bordrosu verildiği, 1986/2. dönem bordrosunun verilmediği, 1986/1. dönem bordrosunda ismi bulunan .... ve ...’ın tanık olarak dinlenmedikleri, aynı yerde çalışma iddiası olan kardeşi Haydar’ın tanık olarak dinlendiği, iddiayı doğruladığı ancak onun da sigorta kayıtlarının getirtilmemiş olduğu, davacının hizmet cetvelinde 1988/6. ayda 1479-... , 2007’de 4/a sigortasının başladığı, zabıta araştırması sonucunda "turizm bölgesi olması nedeniyle adreste bulunan işyerlerinin devamlı değiştiğinin, bu nedenle komşu işyeri tespit edilemediğinin", davalı Kurum tarafından gönderilen yazı ile "isim, unvan vb. bilgeler olmaksızın sadece adres bilgilerine göre komşu işyeri tespit edilemediğinin", ... Kaymakamlığı tarafından gönderilen yazı ile "1992 yılında ilçede meydana gelen sel felaketi nedeniyle bu yıl ve öncesine ait Kaymakamlık arşivine ulaşılamadığının" bildirildiği, davacının askerlik kayıtlarının dosyada olmadığı, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş; herne kadar 1986/2. dönem bordrosu bulunmasa da 1986/1-3. dönem bordrosunda ismi bulunanlardan yeter sayıda bordro tanığının bilgisine başvurmak, dinlenen tanığın sigorta kayıtlarını Kurumdan getirterek beyanlarının içeriğini sorgulamak, sigorta sicil numarasının hangi ilin ve yılın serilerinden olduğunu Kurumdan sormak,davacının askerlik yaptığı süreleri ilgili askerlik şubesinden sormak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.