22. Hukuk Dairesi 2019/857 E. , 2019/9954 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili davacının 1999-2006 tarihleri arasında davalı şirketler bünyesinde çalıştığını, emeklilik nedeniyle iş akdinin sona erdiğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirketinin 2007 yılında kurulduğunu davacının davalı nezdinde herhangi bir çalışması olmadığından husumet yöneltilemeyeceğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının hizmetinin geçtiği şirket ile davalı şirketin ortaklık yapıları ve tanık beyanları nazara alınıp şirketler arasında organik bağ bulunduğundan davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.04.2013 tarihli karar Dairemizin 2014/22323 esas 2014/30253 karar sayılı 04.11.2014 tarihli kararı ile “ belirsiz alacak davasına konu edilemeyecek talepler yönünden hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmuş, Mahekemece bozma kararına karşı direnilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulu’nun 2015/22-2357 esas 2018/1748 karar sayılı 20.11.2018 tarihli kararı ile Mahkemenin direnme kararının yerinde olduğuna, davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden bu yönde inceleme yapılmak üzere Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Mahkemece verilen davanın kısmen kabulü hakkındaki karar, davalı şirket vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı kanunun 14. maddesinin 11. fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer sebeplerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.
Yaşlılık aylığı sebebi ile kıdem tazminatına hak kazanıldığında faiz başlangıcı, Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belgenin işverene tebliğ edildiği tarihtir. İşverene bu tür bir yazılı bildirim yapılmadığı takdirde faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, emekli olarak iş akdini sona erdirdiğinden, yaşlılık aylığı tahsis belgesini işverene bildirdiği tarihten itibaren faiz yürütülmelidir. Ancak dosya içeriğinde davacının bu konuda işverene yazılı başvuruda bulunduğuna dair bir belge bulunmamaktadır. Dairemizin 01.03.2019 tarihli yazısı ile de Mahkemesinden bu durum sorulmuş ve davacının emeklilik başvurusunu işverene bildirdiğine dair bir başvurusu olup olmadığı hususundaki yazılı belgelerin celbi istenilmiştir. Mahkemesince Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılan müzekkereye verilen kurum cevabında ise “davacının 31.07.2006 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na emeklilik talebi ile başvurduğu” bildirilmiş olmakla birlikte, davalı şirkete gönderilen müzekkerenin tebliğ edilemediği gibi dosya kapsamından da davacının bu durumu ispat edemediği; davalı şirkete emeklilik talebi sebebiyle başvuruda bulunduğu hususunda belge sunamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle kıdem tazminatına yürütülecek faizin dava tarihinden itibaren başlatılması gerekirken, fesih tarihinden başlatılması hatalı olmuştur. Bu husus bozma nedeni ise de, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca kararın düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararda hüküm fıkrasınında 1. no.lu bentte yer alan “ 5.376,50 TL kıdem tazminatının fesih tarihi olan 01/06/2006 itibariyle bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine ” sözcüklerinin hükümden çıkartılmasına, hüküm fıkrasına “5.376,50 TL kıdem tazminatının dava tarihi itibariyle bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine’’ sözcüklerinin eklenmesine, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.