3. Hukuk Dairesi 2021/755 E. , 2021/4816 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 15. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ANKARA 6. SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kira sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesi davacı vekilince duruşmasıs, davalı vekilince duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinden yapılmasına karar verilerek, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kiracı ile aralarında 26.01.2009 başlangıç ve 31.12.2016 sona erme tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, ancak davalının kira sözleşmesi gereğince her ayın 20"sine kadar ödemesi gereken kira bedellerini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine takip başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinin iptal edilmediği sürece geçerli olduğunu, nitekim kiralayanın malik olma zorunluluğunun bulunmadığını, zilyedi olunan taşınmazın kiralanmasına ilişkin sözleşme hükümlerinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline ve %20 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; kiracı sıfatıyla kullandığı işyerine ilişkin Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile davacı kurum arasında mülkiyet ihtilafı bulunduğunu, aynı dönemlere ilişkin her iki kamu kurumunun da kira ve ecrimisil talebinde bulunduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, takibin 90.238,67 TL asıl alacak, 1.668,46 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 91.907,13TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yapılan hesaplama neticesinde davanın kısmen kabulüne, takibin 88.675,70 TL asıl alacak ve 1.668,46 TL gecikme zammı üzerinden devamına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalının ecrimisil ödemesine ilişkin temyiz talebine gelince;
Dava; ödenmemiş kira bedelleri için başlatılan icra takibine borçlu kiracının yapmış olduğu itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK"nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Borçlunun dava açıldıktan sonra yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı ise mahkemenin davayı devam ettirip davayı sonuçlandırmasına, takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre inkâr tazminatına hükmetmesine engel teşkil etmez. Ancak verilecek kararda, sonradan yapılan ödemelerin tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla infazda nazara alınması belirtilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 09.12.2015 tarih ve 2014/19- 525 E., 2015/2839 K. Sayılı ilamı )
Bu açıklamalara ek olarak kira sözleşmesi; feshedilmediği veya sözleşmenin iptali davası açılmadığı sürece geçerlidir. Ancak kiraya veren kiralananı her türlü maddi ve hukuki ayıptan ari olarak kiracının kullanımına sunmak ve kira müddetince bu hali ile muhafaza etmekle yükümlüdür. Üçüncü kişinin aynî bir hakka dayalı olarak kiralanan üzerinde ileri sürdüğü talepler davalı kiralayanın tekeffülü altındadır. Kiraya verenin sorumluğu, ödenen ecrimisil bedeli, ödenen kiradan düşükse ecrimisil miktarı, ödenen ecrimisil bedeli ödenen kiradan fazla ise ödenen kira miktarı kadardır.
Somut olayda; davalı, 29.12.2020 tarihli ek temyiz dilekçesi ile davaya konu dönemleri de içerir şekilde 2015 yılı Temmuz ayı ile 2017 yılı Mart ayına kadar tahakkuk ettirilen 109.600TL ecrimisil bedelini 28/06/2019 tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğü"ne ödediğini belirterek bu ödemelere ilişkin banka dekont örneğini ibraz etmiştir. Davalının yapmış olduğu bu ödemenin kira borcundan düşülmesi gerekip gerekmediği hususunun yukarıdaki açıklamalar ışığında tespitini yapmak mahkemenin görevidir.
Buna göre bölge adliye mahkemesince; usul ekonomisi ilkesi gereğince borçlu tarafından sunulan ecrimisil ödeme belgeleri üzerinde durularak, bu konuda alacaklıya da diyecekleri sorulduktan sonra ödenen ecrimisil bedelinin itirazın iptali davasına konu kira dönemlerine ilişkin olup olmadığının gerekirse bilirkişi aracılığıyla tespiti ile bu dönemlere ilişkin ödenen ecrimisil bedeli var ise bu ödemenin dava tarihi sonrası ödenmiş borç miktarı olarak kabul edilmesi ile birlikte tahsilde tekerrüre meydan verilmemesi kaydıyla yukarıdaki açıklamalar da nazara alınarak infaz sırasında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nun 371. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 28/04/2021 gününde oy birliği ile karar verildi.