Esas No: 2022/1451
Karar No: 2022/5414
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1451 Esas 2022/5414 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/1451 E. , 2022/5414 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
VEK. AV. ...
VEK. AV. ...
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile karar kaldırılarak davanın kısmen kabulüne yönelik karara süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı tarafından meslek edindirme kursları için açılan bir kısım ihaleler sonucu davalı kurum ile bir takım sözleşmeler imzaladıklarını, sözleşmedeki edimlerini yerine getirmelerine rağmen davalının ihale bedellerinin her birinin %21'lik kısmını iş bitirme garantisi olarak bloke ettiğini, bloke edilen 570.000,00TL'nin iş bitiminde ödenmediğini, ödenmeyen alacakların tahsili için başlattıkları icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, müfettiş raporu doğrultusunda işlem yaptıklarını, icra takibine itirazın haklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 29.09.2016 tarihli ilk kararında ,yasaklama kararının yürütmesinin durdurulmasına veya iptaline ilişkin bir karar alınmadığını,tedbirin davalı idare tarafından geri alınmadığı müddetçe yürürlükte olduğu buna ilişkin olarak uygulanacak diğer tedbirlerinde hukuken geçerli olduğu davalı idare tarafından tespit edilen hususlar karşısında verilen yasaklama kararı çerçevesinde davacı şirketin hakedişlerinin %20 oranındaki kısmının bloke edilmesinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair karar davacı tarafça istinaf edilmiş Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 12/04/2017 tarih 2017/230 -2017/431 sayılı ilamı ile ‘‘Uyuşmazlığın davacının yasaklama işlemi hakkında idari yargıda dava açmadan sözleşme kapsamında alacak isteğinde bulunup bulunamayacağı noktasında olduğu,davacının yasaklama işlemi hakkında dava açmaması sözleşme kapsamındaki alacaklarını istemesine engel olmadığını davacı, sözleşme kapsamında alacağını istediğine göre mahkemece bu kapsamda taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ’’gerekçesiyle karar kaldırılmıştır.
Mahkeme kararın kaldırılmasından sonra ilk derece mahkemesince 07.06.2018 tarihli ikinci kararında, davalı idare tarafından bir yıllık yasaklılık uygulanarak hakedişlerden %20'lik bloke tutarların ödenmemesine karar verildiğini, davalı idare tarafından ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve karar itirazen kesinleştiğini,davacı şirketin hakedişlerinin %21'lik kısmının bloke edilmesinin hukuka uygunluk göstermediğini, bu kapsamda davacı şirkete davalı kurum tarafından 569.346,62 TL'nin iadesinin gerektiğini,ihtarname tebliğ tarihinden takip tarihine kadar olan işlemiş avans faizi 33.819,19 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2015/15738 sayılı takip dosyasında 569.346,62 TL asıl alacağa ve 29.925,00 TL işlemiş faize yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20'si oranındaki tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş,hüküm ,davalı tarafça istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince yargılama yapılarak hükme esas alınan 28/09/2021 tarihli ek raporda davalı kurumun toplam 434.896,93TL'lik bloke miktarını davacıya ödemediğinin belirtildiği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabul kısmen reddi ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2015/15738 Esas sayılı takip dosyasında 434.896,93 TL asıl alacağa ve 25.832,88TL işlemiş faize yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin bu miktarlar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20'si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK'nin 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nin 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut uyuşmazlıkta;hükme esas alınan raporda ; 06.09.2013 tarih 9977/67 sayılı idari tedbir konulu yazıda ‘‘Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 23/07/2013 tarih ve 7739 sayılı olurları gereği, Çalışma ve İş Kurumu Ankara İl Müdürlüğü ile Gençler Eğitim Inşaat Limitet şirketi arasında 02/05/2012-19/10/2012 tarihlerindeki (Yönetici Sekreter )ve 20/04/2012-05/10/2012 tarihlerindeki (Bilgisayarlı Destekli Grafik Tasarımı) mesleğinde düzenlenen istihdam garantili işgücü yetiştirme kurslarında, eğitim verilen kursiyerin istihdam edilmediği iddiasıyla ilgili olarak yapılan soruşturmada Gençler firması tarafından işe yerleştirildiğine ilişkin belge düzenlenen kursiyerlerin kurs sonunda istihdam edilmediklerini ifade ettiklerini dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak düzenlenen belgelerin gerçeğe uygun olmadığı kanaatinin oluştuğu, kurs sonunda istihdam edilen bazı kursiyerlerin özel şartname ve sözleşmeye aykırı olarak kurs başlangıcından önceki bir yıllık süreçte kurs firmasının işyeri çalışanı olduğubu firmayla birçok kurs düzenlendiğinden inceleme kapsamı dışındaki kurslarda da benzer usulsüzlüklerin yapılmış olabileceği ihtimalinin kuvvetli olduğu anlaşılmıştır. Kurs firması Gençler ile Çalışma ve İş Kurumu Ankara Müdürlüğünün imzalığı sözleşmenin 3.4.4'üncü maddesinde kurs sonrası kısmen dahi olsa istihdamın yerine getirilmemesi halinde bloke tutarın ödenemeyeceği, kursiyer başına isabet eden harcamaların geri alınacağı, yüklenici hakkında bir yıllık yasaklama hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alındığı, firmanın hakediş ödemelerinin soruşturma sonuna kadar ödenmemesi; firma istihkaklarından kesilen bloke tutarlarının ödenmemesi’’ denilmektedir.
Davalı kurum 06/09/2013 tarih ve 9977/67 sayılı müfettiş raporuna dayalı olarak bloke edilen 383.448,58TL'nin ödenmediğini bildirmektedir. (Listede 12 adet kurs yer almaktadır) Dava konusu bloke tutarlarının yükleniciye ödenmemesine ilişkin müfettiş Osman Koç tarafından Teftiş Kurulu Başkanlığına gönderilen 06/09/2013 9988/67 sayılı yazıda ise (02/05/2012-19/10/2012 tarihlerindeki Yönetici Sekreter ve 20/04/2012-05/10/2012 tarihlerindeki Bilgisayarlı Destekli Grafik Tasarımı olarak iki kurstaki eksik istihdam iddiası bulunmaktadır. Müfettişin 06/09/2013-9977/67 sayılı yazısı ile kurumun dosyaya ibraz ettiği 383.448,58TL'lik bloke tutarlı listesi birbiriyle alakası bulunmadığını, Kurumca düzenlenen 12 kursa ait toplam 383.448,58TL'lik bloke tutarının sözleşmeye aykırılık/eksik istihdam" iddiasını gösterir müfettiş raporu ise kurum tarafından dosyaya ibraz edilmediği belirtilerek alacaklı firmanın icra dosyasında kurs numaralarını belirtmeden bloke edildiği belirtilen 570.000,00TL'yi istediği, Davacı firmanın dava dilekçesinde bloke edilen miktarları belirtmeden sözleşme bedelinin %21'i olarak belirttiği, (Kurs numarası ve buna bağlı bloke edilen miktarın gösterilmediği, %21 üzerinden 631.086,62 TL, üzerinden 581.520,00TL olarak hesaplandığı, her iki rakamın da icra takip dosyasındaki 570.000,00TL ile uyumlu olmadığı) Buna karşın davalı kurumun gönderdiği listeye göre bloke edilip de yükleniciye ödenmeyen miktarın 383.448,58TL olduğu, listede 89166/197199, 99830/75010, 103098/111235, 122896/329806 nolu kurslara ait bloke edilen miktarların 0,00TL olarak gösterildiği, oysa 89166/197199 nolu kurs sözleşmesinin 97.574,40TL+99830/75010 kurs sözleşmesinin 294.00000TL+103098/111235 nolu kurs sözleşmesinin 294.000,00TL+ 122896/329806 nolu kurs sözleşmesinin 235,840,00TL olduğu, davalı kurumun buradaki 164.768,00TL'lik bloke miktarını 0,00TL olarak gösterdiği, davalı kurumun listesine göre bloke edilen toplam miktarın (54.520,65+19.991,32+58.800,00+23.845,23+40.273,46+43.675,07+58.800,00+47.168,00+50.671,46 +66.406,59+84.065,80) = 548.217,58TL olarak hesaplandığı, davalı kurumun 99830/75010 nolu 103098/111236 nolu 122896/329806 nolu kurslara ait dosyaların kendi arşivlerinde olmadığı gerekçesiyle bunlara ait bloke edilen miktarları 0,00TL olarak göstermesinin yerinde olmadığı, 548.217,58TL'lik bloke miktarı içersinde 19/12/2012-328918 sayılı yazıda belirtilen 19.833,65TL'lik grafiker kursuyla ilgili geri ödemenin yer almadığı, davalı kurumun da bunu ödenmeyen bloke edilen miktarının içersinde göstermediği, 99793/74974 nolu kursla ilgili olarak müfettişler tarafından düzenlenen 31/01/2014 tarih ve 9977-9767/SR/01-01 sayılı rapordaki tespitler dikkate alındığında davalı kurumun bu kursla ilgili olarak 54.520,65 TL'yi geri ödememekte haklı olduğu, 548.217,58-54.520,65-493.696,93 TL ödenmeyen bloke miktarı hesabı yapıldığı, 99830/75010 nolu kursla ilgili 58.800,00TL'lik ödenmeyen bloke miktarı hesabı yapıldığı, müfettişler tarafından düzenlenen 31/01/2014 tarih ve 9977 9767/SR/01-01 sayılı rapordaki tespitler dikkate alındığında bu miktarın da ödenmeyen bloke miktarından düşülmesinin gerektiği, 493.696,93-58.800,00=434.896,93 TL ödenmeyen bloke miktarı olarak hesaplandığı, Dayandığı 06/09/2013 tarih ve 9977/67 sayılı müfettiş raporunun davalı kurum tarafından dosyaya ibraz edilmemesi sebebiyle davacı kurum tarafından yükleniciye ödenmeyen bloke tutarlarının listesinin aşağıdaki gibi olduğu kanaatine varılarak
99850/74998 - 19.991,32
122867/329842-23.845,23
124230/2839- 40.273,46
124860/9014- 43.675,07
103098/111235 - 58.800,00
122896/329806 -47,168,00
124252/2811 -50.671.46
124878/8972-66,406,59
125880/8993-84.065,80 TOPLAM;434,896,93TL bloke tutarlarının davacıya ödenmediği ’’rapor edilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesince herhangi bir gerekçe belirtilmeden söz konusu rapora atıf yapılmış. Rapor içeriğinden 31.01.2014 tarihli teftiş raporunda gerekçesi belirtildiği ve gerekçesi belirtilen davacı ile yapılan sözleşmelerin 3.4.4 maddesi gereğince kurs sonrası kısmen dahi olsa istihdamın yerine getirilmediğinin kabul edildiği varsayılsa dahi 31.01.2014 tarihli teftiş raporunda dava dilekçesinde belirtilen 3 sözleşme (197199/89169-75010/99830-74974/99793) için belirtilen tutarların tahsil edilemeyeceği rapora yansımış yine aynı teftiş raporunda 99850/74998 numaralı sözleşme yer verilmiş olmasına rağmen neden raporda dışlandığı anlaşılamamıştır.
O halde bölge adliye mahkemesince yapılması gereken; tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın itirazlarını karşılayacak,davalının hangi sözleşmede hangi gerekçeyle istihdamın yerine getirilmediği ve davacıya ödenmeyen bloke tutarlarının somut tespitlerine yer verilmeli ve davacının istihdamı sağlayıp sağlamadığı ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri değerlendirecek uzman Sayıştay denetçisinden oluşan üç kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2- Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HMK'nin 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın aynı Kanununun 373/2 maddesi uyarınca karar veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.