Esas No: 2022/3603
Karar No: 2022/5389
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3603 Esas 2022/5389 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/3603 E. , 2022/5389 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 15/04/2006 tarihinden beri davalının ... ... işyerinde satış-tamir-bakım-sevkiyat sorumlusu olarak iş akdini, maaşı ile sair ücretlerinin ödenmemesi ve sigorta primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmaması nedeniyle, haklı nedenle feshettiği 19/02/2014 tarihine kadar çalıştığını, Kasım 2013, Aralık 2013, Ocak 2014, Şubat 2014 dönemlerine ait maaşlarının halen ödenmediğini, son aylığının net olarak 1.500 TL olduğunu, ...’ya ücretinin işveren tarafından 1.000 TL düzeyinde bildirildiğini, nisan ayının 15. gününden ekim ayının 30. gününe kadarki dönemde haftanın 6 günü çalışmasını sabah saat 08:00'den akşam 21:30'a kadar sürdürmüş olduğunu, bu tarihler dışında 09:00 – 19.00 arası çalıştığını, ancak Aralık 2013 döneminden sonra da akşam 18:00'e kadar çalıştığını, her iki dönemde de pazar günleri çalışmadığını, yılbaşı tatillerinde ve dini bayramlarda çalışmadığını, milli bayramlarda çalıştığını, belirsiz alacak davası niteliğinde olan davasında fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak 100 TL kıdem tazminatı, 15.000 TL fazla mesai alacağı, 5.450 TL maaş ücreti alacağı, 1.000 TL hafta tatili alacağı, 1.000 TL ulusal bayram ve genel tatil alacağı olmak üzere şimdilik toplam 22.650 TL'nin iş akdinin feshi tarihi olan 19/02/2014’den itibaren her bir alacak kaleminin bankalarca uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; davacının indirme bindirme işi yapan vasıfsız işçi olduğunu, ücret zammını beğenmediği için işten çıktığını, tüm ücretlerinin zamanında ödenmesine rağmen bordrolarını imzalamaktan imtina ettiğini, alacağının sadece şubat ayına ait 19 günlük ücret alacağı olduğunu, onun da bordrosunu imzalamaması nedeniyle ödenmediğini, aylık ücretinin 1.500 TL değil, dosyaya sunulacak imzalı bordrolarda gözüktüğü brüt 1.050 TL olduğunu, iş yerinde hafta tatili, resmi bayram ve genel tatil günleri çalışması yapılmadığından ve 10:00 – 17:30 arası 1 saat öğle tatili ile çalışması yapıldığından davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; görevsizlik kararı üzerine TBK 401. maddeye göre iş verenin ücret ödeme borcunun asli bir borç olduğu, ücret ödemenin iş veren tarafından ispatlanması lazım geldiği, davalı tarafın 2014 Şubat aylarına ilişkin 19 günlük bakiye alacağı yönünden ücret alacağını kabul ettiği, davacının iddia ettiği aylara ilişkin ücretin ödendiği hususunda davalı tarafça herhangi bir belge ibraz edilmediği, 2013 yılı Kasım Aralık ayları ile 2014 Ocak ve Şubat aylarına ilişkin davacının ücret alacağı bulunduğu bu sebeple TBK 435. madde uyarınca davacı fesih sebebinin haklı olduğu, bu aylara ilişkin ücret alacağının bulunduğu, pronet kayıtları ve tanık beyanları beraber değerlendirildiğinde yılın 8 ayında 9:00-19:00 arası 1.5 saat yemek ve ara dinlenmesi sonrası haftalık 51 saat çalışıldığı, fazladan 6 saat çalışma yapıldığı, yılın 4 ayında ise 09.00-20.00 arası 1.5 saat yemek ve ara dinlenmesi sonrası 57 saat çalışıldığı, buna göre 17 saat fazla çalışma yapıldığı anlaşıldığından açılan davanın kısmen kabulüne; net 15.947,51 TL fazla mesai ücreti kazandığının tespiti ile TBK 52. madde uyarınca takdiren %30 hakkaniyet indiriminin tenzili ile 10.500 TL'sinin dava tarihi olan 22/04/2014 tarihinden itibaren bakiye kısım olan 663,26 TL'sinin ıslah tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 11.163,26 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, net 5.450,00 TL maaş ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın kıdem tazminatı, hafta tatil ücreti, ulusal bayram ve genel tatil alacağı yönünden taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece, davacının ücret alacağı bulunduğundan TBK’nın 435. maddesine göre sözleşmesini haklı nedenle feshettiği kabul edilmesine rağmen kıdem tazminatı talebi reddedilmiştir. Oysaki maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre davacı 6098 sayılı TBK’nun 437. maddesinde yer alan hizmet akdini haklı nedenle feshetmiş olmaktan dolayı tazminat istemektedir. Bu nedenle uyuşmazlığa ilişkin TBK’nun 437. maddesindeki “Haklı fesih sebepleri, taraflardan birinin sözleşmeye uymamasından doğmuşsa o taraf, sebep olduğu zararı, hizmet ilişkisine dayanan bütün haklar göz önünde tutularak, tamamen gidermekle yükümlüdür. Diğer durumlarda hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak haklı sebeple feshin maddi sonuçlarını serbestçe değerlendirir.” hükmü gereğince davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kıdem tazminatı talebinin davacının İş Kanunu’na tabi olmaması nedeniyle reddedilmesine karar verilmesi bozma nedenidir.
3-6098 sayılı TBK’nın uyuşmazlığa ilişkin 398. maddesinde “Fazla çalışma, ilgili kanunlarda belirlenen normal çalışma süresinin üzerinde ve işçinin rızasıyla yapılan çalışmadır. Ancak, normal süreden daha fazla çalışmayı gerektiren bir işin yerine getirilmesi zorunluluğu doğar, işçi bunu yapabilecek durumda bulunur ve aynı zamanda kaçınması da dürüstlük kurallarına aykırı olursa işçi, karşılığı verilmek koşuluyla, fazla çalışmayı yerine getirmekle yükümlüdür. Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.
401. maddesinde “İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.”
402. maddesinde “İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemekle yükümlüdür.”
421. maddesinde “İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkân vermezse, bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür. İşveren, işçinin rızasıyla fazla çalışma ücreti yerine, uygun bir zamanda fazla çalışmayla orantılı olarak izin verebilir.”
818 sayılı BK’nun 329. maddesinde “Akit ile tayin edilen yahut adet mucibince icabeden iş miktarından ziyade bir işin ifasına zaruret hasıl olupta işçi, bunu yapmağa muktedir olur ve imtinaıda hüsnü niyet kaidelerine muhalif bulunursa cebrolunur. İşçi, bu ziyade iş için fazla bir ücrete müstahak olur ve bu, mukavele edilen ücretle mütenasip bir suretle hususi haller nazara alınmak şartiyle takdir edilir.”
334. maddesinde “İş sahibi işçinin istirahati için mutat olan saat ve günlerde müsaade vermekle mükelleftir. İş sahibi, mukavelenin feshi ihbar olunduktan sonra başka bir iş araması için işçiye münasip bir zaman vermek mecburiyetindedir. Her halde mümkün olduğu kadar iş sahibinin menfaati gözetilmek lazımdır.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda; davacının ulusal bayram ve genel tatil çalışması karşılığında ücret talebine ilişkin talepleri hakkında; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde yer alan “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca 818 ve 6098 sayılı yasaların yukarıda bahsi geçen hükümleri uyarınca tarafların iddiaları ve tanık beyanları doğrultusunda uzman bir bilirkişiden yapılacak hesaplamaları içeren ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, tarafların itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
4-Temerrüt (gecikme) faizi; borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken, miktarı yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat türü olarak tanımlanabilir (..., Para Borçlarının İfasında Borçlunun Temerrüdü ve Temerrüt Açısından Düzenlenen Genel Sonuçlar, İst.1992, s.127 vd.).
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle borçlu temerrüde düşmüş olur.
Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11/12/1957 tarih ve 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.
Somut olayda; davacının fazla mesai ücreti alacağı yönünden kabul edilen miktarın dava dilekçesinde talep edilen 15.000 TL’yi aşmadığı anlaşıldığından 11.163,26 TL alacağın tamamına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2., 3., ve 4. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.