Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2939
Karar No: 2022/5159
Karar Tarihi: 27.05.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2939 Esas 2022/5159 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/2939 E.  ,  2022/5159 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ



    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; ... Ortaklar-Söke demiryolu hattında bulunan korumasız geçite protokol gereğince elektrikli otomatik bariyer montajı yaptığını, davalı Belediyenin 20/01/2011 tarihli yazısı ile bariyer sisteminin kurulumunun yapılmasının ve kendisine fatura edilmesinin talep edildiğini, fatura bedelinin 24/07/2012 tarihli yazı ile davalı Belediyeden talep edildiğini, alacak ödenmediğinden tahsili için davalı ... aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek; icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı; bariyerin yapılması konusunda talebi bulunmadığından borcunun da olmadığını, bariyer kurulumunun davacının görevleri arasında olduğu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; davaya konu edilen bariyerin korumasız hemzemin geçitte yapıldığı, buna göre taraflarca imzalanan protokol hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının protokolden doğan yükümlülüğünü yerine getirdiği, yapılan işe ilişkin faturanın uyumlu olduğu ancak tebliğe rağmen ödemeyen davalının temerrüde düşmüş olması nedeniyle işlemiş faiz talebinin kısmen kabulünün gerektiğinden bahisle, davanın kısmen kabulü ile davalının takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 103.620.52 TL asıl alacak, 40.082.82 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, şartları oluşmadığından davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; ... İzmir 3. Bölge Müdürlüğünün 24/07/2012 tarihli yazısıyla davalıdan otomatik bariyer bakım, onarım, malzeme ve işçilik bedelinin ödenmesinin talep edildiği, ancak ödeme tarihi belirtilmediğinden temerrüd şartlarının oluşmadığı, ayrıca iş bitiminde ... tarafından düzenlenerek faturanın Söke Belediyesi tarafından ödeneceğine ilişkin düzenleme ile faturanın davalıya tebliğ edilmesi birlikte değerlendirildiğinde, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu ve davacı lehine asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak; davanın kısmen kabulüne, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 103.620.52 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip tarihi itibariyle asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına, asıl alacak likit olduğundan asıl alacağın %20'si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2)Davacının işlemiş faiz yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 117. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; muaccel bir borcun borçlusu, ancak alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Sözleşmeye aykırılık hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için bir ihtar ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmiş ise bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. Alacaklının ihtarında işin niteliği ve bedelinin belirtilmesi yeterlidir. Alacaklı tarafından ödeme talep edilmekle temerrüt oluşmuş sayılmalıdır (Dairemizin 10/11/2020 tarihli ve 2020/4495 E. 2020/6265 K., 03/06/2021 tarihli ve 2020/3416 E. 2021/5930 K. sayılı kararları da aynı yöndedir).
    TBK'nın 123. maddesine göre; "Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir."
    Alacaklının ihtarda edimin ifası için borçluya bir süre vermesi gerekli değildir. Bununla birlikte, alacaklı ihtarda borçluya ifa için bir süre vermişse, ihtar, süre uzatma (ifanın ertelenmesi) teklifi olarak değerlendirilebilir (Prof. Dr. ...: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2015, s.1094.).
    Karşılıklı borç yükleyen sözleşme ilişkilerinde süre verilmesi yani borçluya atıfet tanınması, alacaklının takdirine bırakılmıştır. Sözleşmede, ifa için süre ya da vade kararlaştırılmış ise bu sürenin dolması ile temerrüt oluşur. Sürenin kanunla tayin edilmediği hallerde ihtar ile karşı taraf temerrüde düşmüş sayılmalıdır. Süre verilmeyen hallerde ihtarın tebliği ile temerrüdün başlayacağı, TBK'nın 123. maddesinin düzenleme biçiminden ortaya çıkmaktadır.
    Somut olayda; protokolda belirtilen hemzemin geçide bariyer yapımı işi tamamlanmıştır. İşin bedeli bellidir ve alacaklı olan davacı tarafından işin niteliği ve iş bedeli açıklanmak suretiyle gönderilen ihtarda süre verilmeden ödenmesi istenilmiştir. Alacaklı üstüne düşen edimi yerine getirdiğinden, muaccel olan alacağın süre verilmeden talep edilmesi mümkün hale gelmiştir. Diğer bir anlatımla; davacı tarafından otomatik bariyer bedeli olan 103.620,52 TL'nin ödenmesine ilişkin yazıyı 30/07/2012 tarihinde tebliğ alan davalı idare, 31/07/2012 tarihinde temerrüde düşmüştür.
    Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; işlemiş faize yönelik davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme tarihinin belirtilmemesi nedeniyle temerrüde düşmediği yönündeki yanılgılı gerekçeyle işlemiş faiz yönünden talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Buna göre bölge adliye mahkemesince yapılacak iş, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca, davanın esası hakkında bir karar vermek olmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 5.308,30 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, aynı Kanun'un 373/2 maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27/05/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.



    (Muhalif)
    (Muhalif)

    K A R Ş I O Y

    Sayın çoğunluğun davaya konu alacağa ilişkin temerrüt tarihinin belirlenmesi ile işlemiş faiz yönünden yaptığı bozma kararına aşağıdaki gerekçelerle katılmıyoruz.
    6098 sayılı TBK’da borçlu temerrüdü tarifi yapılmamışsa da TBK m. 117'de düzenlenmiştir. Temerrüt halinde borçlu taraf üstlendiği edimi zamanında yerine getirmemekte, ifada borca aykırı olarak gecikmektedir. (Kizir, Mahmut; Borçlu Temerrüdünün Sona Ermesi, Ankara 2012 s. 26) Temerrüdün gerçekleşmesi için kusur şartı yoktur. Kısaca temerrüt borcun zamanında ifa edilmemesi halidir. Temerrüde düşen borçlu alacaklıya bu gecikme karşılığında temerrüt faizi veya gecikme tazminatı öder. Temerrüt, borcun istenebilir hale gelmesi ancak borçlunun buna karşı ödememekte direnmesi anlamına gelmektedir. Sözleşmeden kaynaklanan ifa zamanı gelen bir borcun ihtarname ileistenmesi veya ödeme süresi belli olmayan borçlarda ise miktar ve ödeme süresi belirtilmek suretiyle istenilmesi neticesinde borçlu temerrüde düşer ve bu tarih itibariyle alacaklı faiz talebinde bulunabilir. Yargıtay uygulamasında ise özellikle icra takiplerinde gönderilen ödeme emirlerinde borçluya ödeme için süre verildiğinden icra takibiyle de temerrüt hali gerçekleşmiş sayılır. Bilindiği üzere; Eğer borcun ifa edileceği gün tarafların anlaşması ile belirlenmiş bir kesin tarih (gün ) ise, vade tayin edilmiş olmayıp tarafların anlaşması neticesinde bir muacceliyet ihbarı ile tayini söz konusu olmuş ise, son olarak da borcun mahiyeti gereği artık ihtarda bulunmanın bir anlam ifade etmeyeceği kabul edilebiliyorsa artık temerrüt ihtarına gerek kalmadan borçlu mütemerrit olur.
    Borçlu temerrüdü TBK m.117 ‘de düzenlenmiştir. Buna göre “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.”. Bu düzenlemeye göre borçlunun temerrüde düşmesi için;
    1. Borçlunun yüklendiği edimin ifası mümkün olmalı,
    2. Borç Muaccel olmalıdır .
    Alacaklı borcun yerine getirilmesi için borçludan talep ve dava edebilme yetkisine sahip olmalıdır. Borcun henüz talep edilebilme şartları oluşmamışsa temerrüt gerçekleşmez. Ancak borçlunun muacceliyet öncesi alacaklıya borcu yerine getirmeyeceğini bildirmesi temerrüt halini oluşturur. Alacağın muaccel olacağı an tarafların anlaşması, bir ihbar ya da kanun hükmü veya hukuki işlemin niteliği ile belirlenir. TBK m.90 uyarınca İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur.
    3. Borçluya İhtar Yapılmış Olmalıdır. TBK m.117/1 uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarda bulunması ile temerrüde düşer. İhtar ile alacaklı borçluya borcunu yerine getirmesini, yerine getirilmediğinde temerrüdün sonuçlarından sorumlu olacağı konusunda uyarır. İhtar hukuki işlem benzeri bir irade açıklamasıdır. Borçlunun hakimiyet alanına ulaştığında sonuçlarını doğurur.
    Davaya konu borcun kaynağı haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme değil, sözleşmedir. Sözleşmeden kaynaklanan alacaklar nedeniyle faiz istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi ya da borcun kesin vadeye bağlı olması zorunludur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun m.90 delaletiyle uygulanması gereken m. 117/1. uyarınca muaccel bir borcun alacaklısı tarafından bir ihtarname ile temerrüde düşürülmeyen borçludan faiz istenemez.
    Buna karşılık borcun doğumunun koşula (şarta) bağlandığı hallerde, borcun ifa zamanı (vade) belirli olmadığı gibi, daha da önemlisi borcun hükümlerinin doğması veya hükümlerini doğuran borcun sona ermesinin ne zaman gerçekleşeceği belirli değildir. Diğer bir deyişle koşulun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği kesin olarak önceden bilinemez. Konumuz açısından önem taşıyan geciktirici koşul (taliki şart) bakımından, borcun hükümlerini doğurması koşulun gerçekleşmesi ile mümkün olur.
    Alacaklı tarafından gönderilen ihtarnamenin borçluyu temerrüde düşürücü etkisinin olduğunun kabul edilebilmesi için, ihtarnamenin belirli bir süre içerisinde bir borcun ödenmesi ihtarını içermesi zorunludur. Bir bedel içermeyen ya da içeriğinden bedel belirlenemeyen ihtarnameler borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte kabul edilemez.
    Alacaklı tarafından ödeme süresi bulunmayan ihtarnamenin gönderilip tebliği üzerine borçluyu temerrüde düşürücü etkisinin olduğunun kabul edilebilmesi için, ihtarnamenin öncelikle muaccel, vadesi gelmiş, yani istenebilir halde bulunan bir alacağa ilişkin olması gerekir. Akdi sorumlulukta muaccel bir borç için gerekli şartlar TBK m.90 vd. da düzenlenmiştir. Buna göre ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç doğumu anında muaccel olur. Bir bedel içermeyen ya da içeriğinden bedel belirlenemeyen sözleşmeler borç doğurucu etkiye sahip olmadığı gibi borcu muaccel hale getirmez.
    Somut olayda; taraflar "Devlet demiryolları ile Söke Belediye Başkanlığına ait karayolunun oluşturduğu km 120+732 de bulunan hemzemin geçitte ray devreli elektrikli otomatik bariyerli koruma sistemi kurulması ve işletilmesi" konusunda tarihsiz protokol imzalamıştır. Bu protokolde otomatik bariyerli koruma sisteminin belediye adına kurulması işini davacı üstlenmiş ancak iş bitiminde ... tarafından düzenlenecek faturanın Söke belediyesince ödeneceği protokolün 6.2. maddesinde belirtilmiş ilgili fatura davacı kurum tarafından 24.07.2012 tarihli yazı ekinde davalı idareye ödeme süresi belirtilmeden, ödeme istemiyle gönderilmiştir. Bu yazıda ilgili protokol gereği hemzemin geçide elektrikli otomatik bariyer sisteminin yapıldığı buna ilişkin faturanın düzenlendiği belirtilerek ilgili banka şube ve hesap numarası belirterek ödenmesi istenmiş, ödeme için davalıya temerrüt halini oluşturacak şekilde bir ihtarat yapılmadığı gibi bir sürede verilmemiştir. Dolayısıyla davacının faturanın davalıya tebliğine ilişkin yazı ancak davalı ile olan sözleşme kapsamına göre kendi üzerine düşen edimin ifa edildiğinin ihbarına ilişkin olup TBK m.90 kapsamında kalan davacı alacağını muaccel hale getirme niteliğini haizdir. Bu yazı TBK m. 117'deki temerrüt şartlarını oluşturmak için yeterli unsurları taşımamaktadır.
    Davacının bu bildirimi sonrasında TBK m.117 kapsamında davalıyı temerrüde düşüren talep davaya konu olan İzmir 17. İcra müdürlüğünün 2016/15243 E. takip sayılı dosya ile yapılan ilamsız icra takibinde düzenlenen ve tebliği yapılan ödeme emridir. Dolayısıyla ilgili icra takip dosyasındaki takip talebine konu asıl alacakla birlikte davacının sadece faturayı davalıya göndermesiyle temerrüt hali oluşmuş gibi faturanın tebliğinden itibaren işlemiş faiz talebi yerinde olmadığından ilk derece mahkemesinin bu kısma ilişkin verdiği itirazın iptali kararı davalı tarafın istinaf talebi üzerine yeniden kurulan hükümle BAM tarafından hukuka uygun hale getirilmiştir.
    İzmir BAM 21. Hukuk Dairesinin kararı 6098 sayılı TBK m.90, m117 ile Yargıtayın yerleşik kararlarına uygun olmakla ONANMASI gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun Bozma yönündeki kararına iştirak edilmemiştir.27.05.2022




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi