Esas No: 2022/3770
Karar No: 2022/5152
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3770 Esas 2022/5152 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/3770 E. , 2022/5152 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile maliki olduğu arsa ve üzerinde bulunan binanın satışı konusunda anlaştıklarını, satış bedeli olarak belirlenen 4.500.000 USD'nin 445.000 USD'lik kısmını kapora olarak ödediğini, paranın geri kalanının hazır olduğunu bildirerek tapuda işlem için davet etmesine rağmen davalının sürekli kendisini oyaladığını, ödediği parayı iade etmeye de yanaşmadığını, alacağın dayanağını oluşturan 27/09/2014 tarihli belge üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/443 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını ileri sürerek; peşinat olarak ödediği 445.000 USD'nin ödendiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve davanın menfi tespit davası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
Davalı; alacağın zamanaşımına uğradığını, birleştirme kararı verilen 2017/443 Esas sayılı davanın derdest olduğunu, davacının davayı açmasında hukuki bir menfaatinin de bulunmadığını, delil olarak dayandığı belgenin İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu ve takibin kesinleştiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; menfi tespit davası ile birleştirilmesine karar verilen iş bu alacak davası tefrik edilerek hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; dava konusu alacak hakkında davalı aleyhine takibe girişildiği, davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve icra takibinin kesinleştiği, davalının kesinleşmiş takip hakkında 2014/443 Esas sayılı menfi tespit davasını açtığı ve bu davanın henüz derdest olduğu, söz konusu davada eldeki davanın da konusunu oluşturan belgenin geçerliliği ile alacağın varlığı hususunun yargılama konusu yapıldığının anlaşıldığı; takip alacaklısı durumundaki davacının menfi tespit davasında verilen tedbirin kaldırılması veya menfi tespit davasının red hükmü ile sonuçlanması halinde eldeki derdest ve kesinleşmiş takibe devam ederek haciz talep etmesi mümkün olduğundan davacının aynı alacak hakkında alacağın tahsili davası açmasında korunmaya değer hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuk tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. Buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olayda; davacı alacaklı tarafından İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün ... numaralı icra dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının el yazılı olan "...Beyoğlu 517 ada 80 parseldeki yerimi toplam 4.500.000 USD sattım. Alıcı ... 445.000 USD kapora aldım..." içerikli belge olduğu, davalının banka hesapları ile menkul ve gayrimenkullerine haciz işlemi uygulandığı, davalının icra ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğundan bahisle İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesine başvurduğu ve ayrıca 18/10/2017 tarihinde İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/443 Esas sayılı dosyası ile takip konusu yapılan 445.000 USD bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle menfi tespit davası açtığı, menfi tespit davasında verilen 20/10/2017 tarihli ihtiyati tedbir ile icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmesinin önlenmesine karar verilmesi üzerine icra dosyasına yatırılan 702.205,58 TL'nin borçlu davalıya iade edildiği, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/1254 Esas 2017/1237 Karar sayılı kararıyla davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile de İcra Müdürlüğünce 08/11/2017 tarihinde takibin durdurulduğu, davacı alacaklı tarafından ise 13/01/2020 tarihinde davalı borçlu aleyhine iş bu alacak davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetilerek, işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.