Esas No: 2022/2902
Karar No: 2022/5150
Karar Tarihi: 26.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2902 Esas 2022/5150 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/2902 E. , 2022/5150 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen sözleşmenin feshi ve alacağa bloke konulması işlemlerinin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, bölge adliye mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... Eczanesinin sahibi olduğunu, ... sistemine gönderilen "bu eczane 20/10/2016 tarih ve sonrası iptaldir" şeklindeki yazı ile ... sisteminin kapatılması suretiyle sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, fesih işleminin haksızlığının tespiti ile önlenmesine ve ödenmeyen hakedişlerinin ödenmesine, hakedişlerine konan blokenin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı; 24/11/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6755 sayılı Kanun'un 38. maddesinde; "Olağanüstü hal süresince yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez" hükmünün bulunduğunu, bu kapsamda 15/07/2016 tarihi sonrasında kamu zararı oluşması veya artmasına mani olmak amacıyla iletilen bilgiler doğrultusunda tedbiren bazı eczanelerin ... sistemini kullanmalarının engellendiğini, sözleşme serbestisi ilkesi nedeniyle kurumun sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceğini, kurumca yapılan işlemin mevzuata ve kanuna uygun olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacıya ait eczanenin 675 sayılı KHK hükümleri uyarınca tedbiren kapatıldığı ve sözleşmesinin hiçbir gerekçe gösterilmeden feshedildiği, ... sisteminin bir daha açılmadığı ve sözleşmenin yenilenmediği, oysa gelen yazılardan davacı eczanenin sahibi ve mesul müdürü hakkında herhangi bir soruşturma açıldığı ya da dava açıldığı bildirilmediği gibi, anılan eczanenin kapatılan ya da TMSF'ye devredilen kurum/kuruluşlar arasında olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin iptaline ilişkin kararın haksız olduğunun tespitine, davalı davacı ile sözleşmeye zorlanamayacağından sözleşmenin devamına ilişkin istemin reddine, davacı davalıdan olan alacakları yönünden belirli miktar bildirmediğinden davalı aleyhine varsa hakedişlerin tahsili yönünden alacak davası açmada serbestisine, halen hakedişleri üzerinde bir bloke var ise kaldırılmasına karar verilmiş, karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davaya konu işlemin olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında yapılan işlemlerden olması nedeniyle açılan davada idareye yüklenecek bir kusurun olmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile açılan davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairece verilen 21/10/2021 tarihli ve 2020/11733 E. 2021/10462 K. sayılı kararla; “...Davacı, dava dilekçesinde; ... ekranının 20.10.2016 tarihinde kapatılmasının sözleşmesinin Kurum tarafından haksız olarak feshedilmesi anlamına geldiğini, bu nedenle fesih işleminin iptali ile haksızlığının tespitini ve hakedişlerine konulan blokenin iptalini istemiştir. Kurum tarafından da davacının ... ekranının ... kapsamında düzenlenen KHK’lar nedeniyle kapatıldığı savunulmuştur. Ancak 675 sayılı KHK’da veya ... döneminde çıkarılan diğer KHK’larda eczanelere yönelik kapatılmalarına ilişkin veya Kurum ile sözleşmelerinin feshedilmesini gerektirir bir düzenleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca Kurum tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün 5.1. maddesine göre bir ay önceden yazılı bildirimde bulunarak davacının sözleşmesinin usulüne uygun şekilde feshedilmesi gerekirken hiçbir bildirim yapmadan doğrudan ... ekranını kapatması aralarındaki sözleşmeye aykırı olmuştur. Ayrıca davacının ... ekranı açık olduğu dönemde karşıladığı kurum reçetelerinin de davalı tarafından ödenmesi gerekir. Zira söz konusu reçeteler taraflar arasındaki protokol hükümlerine uygun şekilde karşılanmış reçetelerdir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince verilen karar yerinde olmuşsa da bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile davalının istinaf başvurusunun kabulü ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyan bölge adliye mahkemesince; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 356/2 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir: "....Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir..."
Zira, artık burada ilk derece mahkemesinin bir kararı mevcut değildir; bozulan karar bölge adliye mahkemesinin kararıdır, bu nedenle dosya kararı bozulan mahkemeye gönderilmektedir. Bölge adliye mahkemesi, yaptığı değerlendirmede bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyma kararı verecektir. Bu kararın anlamı, bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak bir karar vereceğidir. Bozmaya uyma kararı ile bozma kararı lehine olan taraf için bir usuli müktesep hak doğar (... Usul-Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017 III.Cilt, Sh.2302 vd.).
Somut olayda; bölge adliye mahkemesi tarafından bozma kararına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş, bozmaya uygun olarak yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir. Buna rağmen, bölge adliye mahkemesince Yargıtay bozma kararı yanlış yorumlanarak, daha önce kaldırılmasına karar verdiği dolayısıyla hükümsüz hale gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı tarafların yaptığı istinaf başvurularının tekrar incelenerek esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, HMK'nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 26/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.