9. Hukuk Dairesi 2010/38446 E. , 2013/558 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkette belirsiz süreli iş akti ile fabrika müdürü maden mühendisi olarak çalıştığını, iş aktinin bildirimsiz ve haksız olarak feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile 2008 yılı Aralık ayı, 2009 yılı Ocak ve Şubat aylarının ücretleri, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık izin ücretlerinin tahsilini istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Davacı vekilinin, davacının iş akdinin haksız ve usulsüz olarak feshedildiğini iddia ettiği, davalı tarafça bu hususta herhangi bir savunma yapılmadığı, iş akdinin haklı olarak feshedildiğini ispat yükünün davalı işverene ait olduğu, dolayısı ile davacının kıdem ve ihbar tazminatlarını hak edecek şekilde sonlandırıldığının kabulü gerektiği, davalı tarafından davacının yıllık izinlerinin kullandırıldığına veya ücretinin ödendiğine, fazla çalışma ücretleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışma ücretlerinin ödendiğine ve davacının son 3 aylık ücretinin ödendiğine ilişkin yazılı bir delil ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ç)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
D)Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davanın davalı tarafa usulüne uygun tebligat ile bildirilip bildirilmediği uyuşmazlık konusudur.
Tebliğ ile ilgili Yasa ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima göz önünde tutulmalıdır.
Tebligat ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, yasa ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı ... içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.
Tebligat Kanunu ile Tüzüğü’nde öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz.
Özel hukuk tüzel kişilerine tebligatın nasıl yapılacağı Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddesinde ve Tebligat Tüzüğünün 17 ve 18. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; Özel Hukuk Tüzel Kişilerine yapılacak tebligat bunların yetkili temsilcilerine yapılır.
Eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 23. maddesinin 8. bendinde 19.3.2003 gün 4829 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile tebliğ evrakında bulunması zorunlu olan unsurlar arasına “tebliğ evrakı kime tebliğ edilmişse onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasının bulunması” hususu da eklenmiştir. (... Hukuk Genel Kurulu 2007/12-200 Esas, 2007/187 Karar)
Davalı şirkete dava dilekçesi “... Yolu Üzeri 13. km ...” adresinde “Adreste hazır olan sekreter ... imza tebliğ edildi.” şerhi ile 22/07/2004 tarihinde, ıslah dilekçesi davalı şirkete aynı adreste “Muhatap hazır olmadığından aynı işyerinde almaya ehil yetkili ... İmzasına tebliğ edildi” şerhi ile 07/03/2010 tarihinde gerekçeli karar ise davalı şirkete gene aynı adreste “Aynı işyerinde sürekli çalıştığını beyan eden almaya ehil şirket ... imza tebliğ edildi.” şerhi ile 19/08/2010 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, tebligatların yetkili olmayan personele yapıldığı, davalı tarafın davadan icra takibi ile haberdar olduğu, savunma hakkını kullanamadığı, davacının istifa dilekçesini dahi dosyaya yargılama esnasında sunamadığı, davacı şirket müdürü olmakla oluşan yönetim boşluğunda tebligatların şirket sahibi davalıya ulaşmadığını savunmuştur.
Davalıya yapılan tebligat yukardaki ilke kararı gereğince, değerlendirilerek davalının hukuki dinlenme hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığının araştırılması, davalının hukuki dinlenme hakkının kısıtlandığının tespiti halinde usulüne uygun taraf teşkilinin sağlanarak yapılacak yargılama sonunda bir sonuca varılması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenler ile temyiz edilen kararın BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.