14. Hukuk Dairesi 2012/6656 E. , 2012/7519 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.04.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, mera olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.01.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... ve ..., ... ve dahili davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalılar adına tescil edilen 6 parça taşınmazın kadim mera olduğu iddiasıyla tapu kayıtlarının iptalini ve mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Hazine temsilcisi, davaya katılma talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu dayanak gösterilerek dava kısmen kabul edilmiştir.
Hükmü, davalılar ..., ... ve ... ile Hazine temyiz etmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nun 65 vd maddelerinde ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK’nun 53-58. maddelerinde "davaya müdahale" düzenlenmiştir. Davaya fer’i müdahaleden maksat, davada bir taraf yanında yer almak, ona yardımcı olmaktır. Davaya fer’i müdahale isteyen taraf bu şekilde yardımcı olacağı tarafın davayı lehine sonuçlandırması halinde kendisine de bazı haklar sağlamayı hedefler. Davaya asli müdahale ise, bir kişi bir şey veya hak üzerinde çekişme devam ederken o şey veya hakkın davanın taraflarına değil, kendisine ait olduğunu ileri sürer. Davaya asli müdahale için müdahale talebinde bulunacak olanın 6100 sayılı HMK"nun 65.maddesi gereği
aynı mahkemede davanın taraflarına karşı dava açabileceği düzenlenmişken 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken, yasada düzenlenmemekle birlikte, uygulama ve doktrinde usul ekonomisi ilkeleri uyarınca kabul edilmiş olan asli müdahalede, asli müdahil davanın taraflarına karşı, dava konusu şey üzerinde müstakil hak iddiasıyla dava açarak davaya katılmaktadır. Bu katılma müstakil bir dava olduğu için, harcı verilerek ve ilk davanın tarafları da davalı gösterilmek suretiyle dava konusu üzerinde farklı bir istem sonucunu da içeren bir dilekçe ile yapılmaktadır. 6100 sayılı HMK ile getirilen düzenleme ve evvelinde içtihatlarla oluşan uygulamada, asli müdahilin dava konusu yaptığı istemi hakkında mahkemece hüküm kurulmakta, asli müdahile verilen bu hükmü temyiz etme olanağı tanınmaktadır.
Somut olaya gelince; davaya müdahale talep eden Hazine işlemlerinde harçtan muaf ise de davanın tarafları aleyhine açtığı bir davası olmadığı gibi asli müdahale talebine ilişkin dosyaya sunulan yazılı bir dilekçesi de mevcut değildir. Bu nedenle Hazine yöntemince davanın tarafı olmamıştır. Temyiz, HUMK’nun 427. maddesince ancak davanın taraflarının başvuracağı kanun yolu olduğundan Hazinenin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, mera iddiasına dayalı tapu iptali ve sınırlandırma isteğine ilişkindir.
Hukuki nitelikleri itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olan meralar özel mülkiyete konu olamazlar. Bu nedenle de mülkiyeti devlete ait olan yerlere ilişkin davayı Hazine açabileceği gibi meraların sınırları içinde bulunduğu ve yararlanma hakkı olan köy tüzelkişilikleri ve belediyelerin de dava açma hakları vardır. Ancak, somut olayda olduğu gibi, köy muhtarının dava açmaması ya da taşınmazın tarla niteliğinde kalmasında menfaati bulunması halinde köy halkından bir ya da birkaç kişinin dava açma hakkı olup olmadığı sorunu karşımıza çıkmaktadır.
Somut olayda; dava köy halkından olan gerçek kişi tarafından açılmıştır. Köy adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi ile köy aleyhine açılan davalarda köyü temsil yetkisi 442 sayılı Köy Kanununun 37/7.maddesi uyarınca köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukuki bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Bu açıklamalardan sonra kısaca belirtmek gerekirse, o köyden bazı kişilerin köyün menfaatini ileri sürerek şartlar oluşmadan köy adına veya köyü temsilen dava açma yetkileri bulunmamaktadır.
Mahkemece, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi yerine esastan incelenerek sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle dahili davacı Hazine’nin temyiz dilekçesinin reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalılardan ..., ... ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde iadesine, 28.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.