14. Hukuk Dairesi 2012/6716 E. , 2012/7520 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki geçit hakkı davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 30.01.2012 gün ve 2012/414- 1033 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl ve birleşen davalar, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemiyle açılmıştır.
Cevap veren davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, atiye terk edilen asıl davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın kabulü ile 3006 sayılı parsel lehine, krokide sarı renkle işaretlenen güzergahtan geçit hakkı kurulmuştur.
Hükmü, birleştirilen davanın davalılarından 1471 sayılı parselin maliki ... temyiz etmiştir.
Dairemizin 30.01.2012 tarihli ve 2012/414-1033 sayılı bozma ilamı ile 3006 parsel sayılı taşınmazın yola cephesi olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Birleştirilen davanın davacısı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosya içerisinde bulunan kadastro paftası incelendiğinde her ne kadar 3006 parsel sayılı taşınmazın güney ve batı sınırında yol var ise de bu yolun çıkmaz yol olduğu ve davacının parselinin geçit ihtiyacı bulunduğu anlaşıldığından davacının karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanamaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak
yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece, davacının 3006 parsel sayılı taşınmazı lehine, fen bilirkişinin 17.11.2009 tarihli raporuna ekli krokide 4. güzergah olarak gösterilen yerden 1469, 1470 ve 1471 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit tesisine karar verilmiştir.
Tapu kayıtları ve kadastro paftası dikkate alındığında, aleyhine geçit kurulan 1469 ve 1471 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün, 1470 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünden daha küçük olduğu görülmektedir. Fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince 1470 parsel sayılı taşınmazın batı ve güney sınırından geçit kurulup kurulmayacağı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece açıklanan bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından davacı vekilinin karar düzeltme istemi kabul edilerek, dairemizin bozma ilamının kaldırılmasına, hükmün yukarıda yazılı değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile dairemizin 30.01.2012 tarihli ve 2012/414-1033 sayılı ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yazılı değişik gerekçe ile BOZULMASINA, 28.5.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi