3. Hukuk Dairesi 2020/1525 E. , 2020/7792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen asıl ve birleşen kurum işleminin iptali davalarında, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacının ve davalının asıl davaya yönelik istinaf başvurularının kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında verdiği kararın süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; asıl dava dilekçesinde; davalı kurum ile yapılan sözleşme kapsamında sağlık hizmeti verdiğini, kurum tarafından 27 hasta bakımından hastanın yatarak tedavi görmediği halde yatış gösterilerek kuruma fatura edildiği iddiasıyla aleyhine toplamda 216.000 TL tutarında cezai işlem düzenlendiğini, ve 223.539,84 TL tutarında kesinti uyguladığını, kurum işlemine konu tedavilerin hastaların geçireceği operasyonlar öncesinde tespit edilen riskler doğrultusunda gerçekleştirildiğini, operasyon sırasında ya da sonrasında yapılmadığını ve paket ücretine dahil olmadığını, bu nedenle ayrıca fatura edildiğini, 27 adet hasta için açıkça kuruma açıklama yapılmasına rağmen savunmasının dikkate alınmadığını belirterek, kurumun kesinti işleminin iptalini istemiştir.
Davacı; birleşen dava dilekçesinde; davalı kurumun ... isimli hastanın iç hastalıkları kliniğinde yatmadığı halde yatış gösterilerek kuruma yersiz faturalama yapıldığı gerekçesiyle aleyhine 8000 TL tutarında cezai işlem düzenlediğini, toplamda 8.322,15 TL kesinti uygulandığını, hastaya yapılan işlemin ameliyat öncesi bir işlem olup, ameliyat sırasındaki yahut ameliyattan sonraki ek bir işlem olmadığını, bu nedenle paket işleme dahil olmadığını belirterek kurumun kesinti işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; asıl ve birleşen davada; cezai işleme konu hastaların dahiliye kliniğinde yatmış gibi görünmelerine rağmen yatmadıklarını, bu hastaların cerrahi operasyonlarda
paket dahilinde ödenen eritrosit süspansiyonlarının hizmet bedeline dahil olmasına rağmen ayrıca kuruma fatura edildiğini, taraflar arasındaki sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinin 11.1.16 maddesi uyarınca asıl davada 216. 000,00 TL turatında cezai işlem bedeli ile 7.539, 84 TL yersiz ödeme bedelinin faiziyle tahsili gerektiğini, birleşen davada ise 8000 TL cezai işlem bedeli ile 322,15 TL yersiz ödemenin tahsili gerektiğini, kurum işleminin hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporları, dava dışı hastaların beyanları doğrultusunda asıl ve birleşen davada işleme konu olan toplam 28 hastadan 25 hastanın davacı şirkete ait hastanede yatarak Eritrosit Süspansiyon tedavisi almadığı halde almış gibi gösterilerek kuruma fatura edildiği, 25 hasta yönünden 6.931,97 TL işlem bedeli ile tahakkuk ettirilen 206.931,97 TL para cezasının yerinde olduğu ..., ... ve ..."in davacıya ait hastanede yatarak Eritrosit Süspansiyon tedavisi gördüğü, bu 3 hasta yönünden 940,02 TL yersiz ödeme ve 24.000,00 TL para cezası düzenlenmesine dair kurum işleminin yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafça istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; asıl davada davalı lehine hesaplanan vekalet ücresinin fazla hükmedildiği, yargılama giderlerinin ise nasıl hesaplandığının belirsiz olduğu, davalı harçtan muaf olduğundan harcın davacıya iadesi gerektiği belirtilerek davacının asıl davaya ilişkin vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin kabulüne, bunun dışındaki tüm istinaf itirazları ile birleşen davaya yönelik tüm istinaf itirazlarının reddine; davalı vekilinin ise, asıl davaya ilişkin yargılama giderlerine yönelik istinaf talebinin kabulüne, bunun dışındaki tüm istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığından reddine karar verilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, her iki tarafça temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesine göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir. Aynı kanunun 281. maddesine göre de taraflar, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilir; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabilir; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabilir.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Davalı kurum tarafından asıl dava konusu 27 hasta ile birleşen dava konusu 1 hasta bakımından uygulanan eritrosit süspansiyonlarının hastane tarafından gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında hizmet bedeline dahil olduğu, buna rağmen bedellerinin ayrıca tahsili amacıyla gerçeğe aykırı olarak hastaların dahiliye kliniğinde yatmış gibi gösterildiği
ve kuruma fatura edildiği gerekçesiyle davacı aleyhine iki ayrı işlem uygulanmış, 06706/2014 tarihli 2964108 sayılı kurum yazısı ile 27 adet hasta için 216.000 TL tutarında cezai şart bedeli ile 7539,84 TL tutarında yersiz ödeme bedelinin; 06/06/2014 tarihli 2953874 sayılı kurum yazısı ile de 1 hasta için 8000 TL tutarında cezai şart bedeli ile 322,15 TL tutarında yersiz ödeme bedelinin tahsil edileceği bildirilmiştir.
26/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; kurum işleminin yerinde olduğu belirtilmiş, tarafların itirazları sonrasın sunulan 14/03/2018 tarihli ek raporda hastaların dahiliyede yattıklarına dair beyanları olmadığı, kan tedavisi aldıkları paket işlem dahilinde olan uygulamanın kuruma fatura edilmesi sebebiyle kurum işleminin yerinde olduğu ancak 3 hasta bakımından dahiliyede yatış yapıldığı belirtildiğinden bu hastalar bakımından uygulanan 24000 TL cezai şart bedeli ile 940,22 TL yersiz ödeme bedeli tahsilinin yerinde olmadığı belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Ancak hem ek raporda hem de kök raporda hastalara uygulanan tedavi evrakları ile sistem kayıtları incelenmemiş, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri somut uyuşmazlık bakımından irdelenmemiş ve cezai şart uygulanacağının kabul edilmesi durumunda da hangi sözleşme hükmüne göre ne şekilde hesaplama yapılacağı değerlendirilmemiş, yalnızca hasta beyanlarına dayalı olarak başkaca inceleme yapılmaksızın 25 hasta bakımından kurum işleminin yerinde olduğu, 3 hasta bakımından yerinde olmadığı belirtilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, mahkeme bilirkişi raporuyla bağlı olmayıp bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece uyuşmazlık konusu işlem bakımından alanında uzman bilirkişilerden oluşacak heyetten hastalara ait tedavi kayıtları ile sistem kayıtları incelenip Sağlık Uygulama Tebliği ve özellikle taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak kesinti işlemine konu tedavilerin davalı tarafından ödenmesi gerekip gerekmediği, uygulamaların paket işlem dahilinde kabul edilip edilemeyeceği, paket işlem dahilinde ise kurumca uygulanan cezai şart unsurlarının somut olaya uygun düşüp düşmediği, cezai şart bedelinin hesaplanmasının hangi hükme dayalı olarak yapılması gerektiği hususları tartışılarak, tarafların itirazları da karşılanmak suretiyle, tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine,14/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.