11. Hukuk Dairesi 2018/1306 E. , 2019/3238 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17/11/2016 tarih ve 2008/195 E. - 2016/699 K. sayılı kararın davalı ... T.A.Ş. Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 07/12/2017 tarih ve 2017/334-2017/851 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin müdürünün 30.05.2007 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığını, bu yetkiye dayanılarak ... isimli şahsın şirkete vekil tayin edildiğini, vekaletnamenin süresinin 28.12.2016 tarihi mesai saati bitiminde sonlandığını, 16.11.2016 tarihinde ..., ... ile davalı bankanın Yukarı Ayrancı şubesi arasında vekaletnamenin fotokopisine dayanılarak..."ün şirketi temsile yetkili olmamasına rağmen 400.000,00 TL tutarında kredi sözleşmesi imzalandığını, aynı banka şubesi tarafından ... isimli kişiye vekaletname süresi sona erdikten sonra 05.04.2007 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesine göre çek koçanları verildiğini, müvekkili şirket yetkilisi tarafından şubeye dilekçe verilerek ... isimli şahsın yetkisiz temsilci olduğu, bu kişiye verilen vekaletnamenin süresinin 28.12.2006 tarihinde dolduğu belirtilmesine rağmen şirkete ödenmesi gereken kredinin yetkisiz kişilere ödendiğini, yetkisiz kişiye verilen çek koçanı nedeniyle şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, başlatılan takiplerin açılan davalar sonucunda iptal edildiğini, bu hususta davalıya ihtarnameler gönderildiğini, suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin söz konusu icra takipleri nedeniyle ihalelere kabul edilmediğini, elindeki işlerin aksadığını, maddi zararının olduğunu, müvekkilinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düştüğünü, itibar kaybının söz konusu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 60.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsilini talep ve dava etmiş; 27.10.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 84.400,00 TL"ye yükseltmiştir. Davalı vekili; davacı ile müvekkili bankanın Yukarı Ayrancı şubesi arasında imzalanan sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığını, davacı adına vekaletnameye istinaden sözleşmenin ... isimli şahsın imzaladığını, ..."a kıymetli evrak keşide etme yetkisi verilmemiş ise ..."ın keşide ettiği kıymetli evrak ile davacı şirketin borçlandırılmasının mümkün olmadığını, davacının şubeye gönderdiğini belirttiği ihtarnameden sonra davacıya herhangi bir kredi kullandırımı söz konusu olmadığını, başlatılan icra takipleri nedeniyle davacının herhangi bir zararı olmadığını, davacı adına bastırılan çek koçanı teslimatı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından verilen vekaletnamenin süresinin dolduğu tarih olan 28.12.2016 tarihinden sonra davacının mevduat hesabından 168.800,00 TL çekildiği, davalı banka tarafından 05.04.2007 tarihinde davacı şirketin hesabına düzenlenmiş 10 yapraklı çek karnesinin dava dışı ..."a teslim edilmesine ve bu çeklerin ... tarafından kullanılmasına rağmen anılan çekler ile ilgili davacı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı, bankaların hafif kusurlarından dahi sorumlu olmalarına karşılık tacirlerin de basiretli bir iş adamı gibi hareket etme zorunluluklarının bulunduğu, davacının herhangi bir ilişki içerisinde bulunmadığı dava dışı ..."a geniş yetkiler içeren vekaletnameler vermesinin davacının kusuru olduğu, bu nedenle tarafların eşit oranda kusurlu olduğu, davacının, yetkisiz kişiye verilen çek karnelerinin kullanılması ve takibe konulması nedeniyle davacının ihalelere giremediği, yürüttüğü projelerin geciktiği iddialarına ilişkin tazminat talebinin yerinde olmadığı, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 49. maddesi uyarınca manevi tazminat talebinin yerinde olduğu, davalı bankanın kusuru oranında, davacının 168.800,00 TL maddi zararının yarısı olan 84.400,00 TL"den sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 84.400,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın 60.000,00 TL"sine dava tarihi olan 02.04.2008 tarihinden, 74.000,00 TL"sine ise ıslah tarihi olan 27.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı vekilinin istinaf başvurusunun, davalı bankanın vekillik süresi dolan dava dışı ..."a davacının mevduat hesabından toplam 168.800,00 TL ödeme yaptığı, verilen çek koçanlarından karşılıksız kalanlar nedeniyle davacı aleyhine icra takibine girişildiği, başlatılan icra takiplerinin mahkemelerce iptal edildiği, davacının maddi ve manevi zararından davalı bankanın kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminat bakımından yerinde olduğu, hükmedilecek manevi tazminat miktarının adalete uygun olması gerektiği, olay tarihi ve davacı tarafça istinaf konusu yapılmayan maddi tazminatın belirlenmesinde esas alınan unsurlar dikkate alınarak davacı lehine takdir edilen 50.000,00 TL manevi tazminatın yerinde olmadığı, davalı tarafın bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde olduğu gerekçesiyle kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 84.400,00 TL maddi tazminatın 10.000,00 TL"sine dava tarihinden, kalan 74.400,00 TL"sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsiline, 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup davacı tarafça 50.000,00 TL manevi, 84.400,00 TL maddi tazminatın tahsili talep edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilerek 84.400,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. HMK"nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL"yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK"nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibarile 41.530 TL"dir. Davacı tarafından talep edilen 50.000,00 TL manevi ./..
tazminatın Bölge Adliye Mahkemesince reddedilen kısmı 35.000,00 TL olup bu miktarın yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HMK"nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davacı vekilinin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-) Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükme yönelik temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 5.040,01 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ... T.A.Ş."dan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29/04/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.