(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2012/8072 E. , 2012/10974 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalılardan ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, 334, 344 ve 345 parsel sayılı sırasıyla 18700,00 m², 14500,00 m² ve 16600,00 m² yüzölçümündeki taşınmazlardan, 334 ve 344 parseller kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 345 parsel ise Mayıs 1932 tarih 38 sıra nolu tapu kaydına dayanılarak tarla niteliğiyle davalı gerçek kişiler adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, dava konusu taşınmazların tapu miktar fazlası, kaçak ve yitik kişilerden kalma ve Hazineye ait yerlerden oldukları iddiasıyla her bir parsel yönünden ayrı ayrı dava açmıştır. Mahkemece, H.Y.U.Y.’nın 45. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, davacı Hazinenin davasının kısmen kabulüne ve dava konusu Kargaçayırı köyü, 334, 344 ve 345 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile 334 ve 344 parsel sayılı taşınmazların tamamen, 345 parsel sayılı taşınmazın ise fen bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 12600,00 m² bölümünün tespitteki vasıf ile Hazine adına, 345 parsel sayılı taşınmazın aynı krokide (B) ile gösterilen 4000,00 m² bölümünün ise 345 parselde ifrazı ile son parsel sayısı ile hisseli olarak davalılar ... ve ... adlarında tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından 345 parselin krokide (B) ile gösterilen bölümü ve davalılardan ... ve ... tarafından ise yine 345 parselin krokide (A) ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır.
1) Davacı Hazinenin temyize konu 345 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 4000,00 m² bölümü yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada temyize konu 345 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına, adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığının kabulünün mümkün olmadığı belirlenerek hüküm kurulmuş olduğuna göre, davacı Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile 345 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümüne ilişkin usul ve Yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı gerçek kişilerin temyize konu 345 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 12600,00 m² bölümün yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, tespitin ve davalıların dayanağını oluşturan tapu kaydının değişebilir sınırlı olduğu gerekçe gösterilerek, taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölümü miktar fazlası kabul edilerek, bu bölüm yönünden Hazinenin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan tapu uygulaması yetersizdir. Şöyle ki, dayanılan tapu kaydının, ..., ..., ve ... deresi olarak gösterilen hudutları taşınmaza uyduğu ve sabit sınırlar olduğu mahkemece yapılan uygulamadan
anlaşılmaktadır. Ancak; tapu kaydının kişi ismi ile gösterilen ... sınırı yerel bilirkişi tarafından ... elindeki taşınmaz olduğu beyan edilmesine rağmen uzman bilirkişi tarafından düzenlenen krokide bu husus gösterilmediği için bilirkişi beyanı denetlenememektedir. Ayrıca; çekişmeli taşınmazın çevresinde orman ve mera nitelikli taşınmaz bulunmadığı halde tapu miktar fazlasının zilyetlikle kazanabilecek yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanabilecek yerlerden olduğu takdirde davalı kişiler yararına zilyetlikle kazanım koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davalı tarafın tutunduğu ve tespite esas Mayıs 1932 tarih 38 sıra numaralı tapu kaydının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte tapu kadastro genel müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği, varsa dayanakları kayıtlarda dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın hudutları itibariyle de dayanılan tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, kaydın ... isimli hududa da zemin de bulunduğu takdirde tapu kaydının sabit sınırlı olduğu düşünülmeli, krokide (A) ile gösterilen bölümün miktar fazlası olduğu veya krokide (A) ile gösterilen bölümün tapu kapsamı dışında olduğu saptandığı takdirde, 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17. maddelerinde hükme bağlanan kazanma koşullarının davalı gerçek kişiler yararına gerçekleşip gerçekleşmediği açısından yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında, yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanlarıyla yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, uzman fen bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalı kişiler ile eklemeli zilyet yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda 1 numaralı bentde gösterilen nedenler ile davacı Hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile temyize konu 345 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) ile gösterilen bölümü yönünden kurulan usul ve Yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
2) Yukarıda 2 numaralı bentde gösterilen nedenler ile davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu 345 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölümü yönünden kurulan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 01/10/2012 günü oybirliği ile karar verildi.