3. Hukuk Dairesi 2020/1221 E. , 2020/7846 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının kısmen kabulüne dair verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tümden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurum ile aralarında sağlık hizmeti satın alım sözleşmesi imzalandığını, bu kapsamda davalı kurum sigortalılarına sağlık hizmeti sunduğunu, davalı kurumun 2015 yılı Mayıs ayı faturalandırma dönemi (01.05.2015-31.05.2015) hak edişlerinden hukuka aykırı şekilde 149.912,93 TL kesinti yaptığını, işleme dayanak olarak Sağlık Uygulama Tebliği"nin acil hal kapsamını düzenleyen 1.7. (3) hükmüne dayandığını, hasta teşhis ve tedavisinin doktorlar tarafından yapıldığını, kurumun bu konuda yerindelik denetimi yapamayacağını belirterek bu işlem nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, süresi içinde cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davacı tarafça 149.912,93 TL kesinti yapıldığı belirtilmiş ise de dosyaya sunulan CD ve belgelerin bilirkişi tarafından incelenmesi sonucu 2015 yılı Mayıs ayı fatura döneminde davalı kurumun acil grubundan 107.191,59 TL ve Çocuk Hastalıkları Bölümünden yapılan 115,33 TL olmak üzere toplamda 107.307,92 TL kesinti yapıldığının anlaşıldığı, 142 hastanın tedavi bedeli üzerinden
örneklemeye orantılı olarak gerçekleştirilen toplam 51.504,09 TL kesintinin yerinde olduğu, ancak incelemesi yapılan 126 hastanın şikayet, tanı ve bulgularının acil hal kapsamında olduğu, bu nedenle 126 hastanın tedavi bedeli üzerinden yapılan örneklemeye orantılı olarak gerçekleştirilen toplam 55.687,50 TL kesintinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm aleyhine davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının iddia ettiği 397 hasta için 149.912,93 TL kesinti yapıldığına ilişkin detaylara CD içerisinde rastlanılmadığının, konu ile ilgili taraflarca bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığının ve acil bölümünden fatura edilen 268 hasta ile çocuk hastalıkları bölümünden fatura edilen 3 hastaya ilişkin kesintinin indelendiğinin belirtildiği, mahkemece incelenmeyen hastalar bakımından inceleme yapılabilmesi için davacı tarafa ek bilirkişi raporu için gereken delil avansını yatırmak üzere kesin süre verildiği, kesin süreye rağmen gerekli giderlerin mazeretsiz olarak yatırılmadığı ve belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmayan tarafın dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılacağı, ispat yükünün davacıya ait olduğu, uyuşmazlığın çözümünün örneklemeye esas tüm hastalar yönünden teknik olarak birlikte bilirkişi incelemesini gerektirdiği, mevcut delillerle davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalının istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 324. maddesine göre “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.” Kesin süre içinde delil avansı yatırılmadığı takdirde mahkemece mevcut delillere göre karar verilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, dava dilekçesinde; 2015 yılı Mayıs ayı fatura döneminde davalı kurum tarafından 149.912,93 TL kesinti yapıldığını ve kesintinin haksız olduğunu iddia etmiş, her iki tarafça uyuşmazlığa ilişkin kayıtlar dosyaya sunulmuş; bilirkişi heyetince 13.06.2016 havale tarihli rapor sunulmuştur. Bilirkişi raporunda sunulan evraklardan 268 adet hasta bakımından 107.307,92 TL kesinti yapıldığının anlaşıldığı, 268 hasta bakımından her bir hasta için ayrı ayrı yapılan inceleme sonucunda 142 hastanın tanı ve bulgularının Sağlık Uygulama Tebliğinde tanımlanan acil hal kapsamında olmadığı ve bu hastaların tedavi bedelleri üzerinden örneklemeye orantılı gerçekleştirilen 51.504,09 TL kesintinin yerinde olduğu, 126 hastanın ise tanı ve bulguları acil hal kapsamında değerlendirilmekle bu hastaların tedavi bedelleri üzerinden örneklemeye orantılı gerçekleştirilen 55.687,50 TL kesintinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Her ne kadar bölge adliye mahkemesince 397 hastanın tümünün incelenmesi gerektiği belirtilerek dava tümden reddedilmiş ise de, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında delil avansı kesin sürede yatırılmadığından mahkemece mevcut delillere göre karar verilmesi gerekmekte olup, 126 hasta bakımından yapılan kesintinin haksız olduğu denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece; mevcut delillere göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.