Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/2195
Karar No: 2022/3116
Karar Tarihi: 20.04.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2195 Esas 2022/3116 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2021/2195 E.  ,  2022/3116 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Çocuk Mahkemesi
    Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal
    Hüküm : TCK'nın 134/1, 31/3, 62/1, 50/3, 50/1-a, 52/2-3-4. maddeleri gereğince mahkumiyet

    Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı, suça sürüklenen çocuk müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    05.08.2017 tarihli ve 30145 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7035 sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 21. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinin 1. fıkrasındaki 15 günlük sürenin istinaf mahkemelerine ilişkin temyiz süresini düzenlediği, daha önce Yargıtay incelemesinden geçen dosyalara ilişkin temyiz süresinin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 310. maddesine göre 1 hafta olduğu gözetilmeksizin, hüküm fıkrasında temyiz süresi 15 gün olarak belirlenmiş ise de, suça sürüklenen çocuk müdafinin ve katılan vekilinin temyiz taleplerini 1 haftalık yasal süre içinde yapmaları nedeniyle hüküm fıkrasındaki yanıltıcı ibarelerin sonuca etkili olmadığı belirlenerek yapılan incelemede:
    İncelenen dosyada, kayden 27.03.1997 doğumlu 17 yaşındaki suça sürüklenen çocuk ...’ın, telefonla arayıp, görüşmeye başladığı kayden 01.04.1999 doğumlu 14 yaşındaki mağdur çocuk Yasemin’den, çıplak fotoğraflarını ısrarla istediği ve “Sen beni tanımıyorsun, benim neler yapabileceğimi bilmiyorsun, beni tanımış olsaydın gönderirdin” demesi üzerine yaşı nedeni ile korkuya kapılan mağdur çocuğun çektiği çıplak fotoğraflarını facebook hesabından suça sürüklenen çocuğa gönderdiği, benzer nitelikteki birden fazla fotoğrafı eline geçiren suça sürüklenen çocuğun, buluşma tekliflerini reddeden mağdur çocuğa, “Senin fotoğrafını facebook üzerinden yayınlarım, resimlerini bastırıp okullarda afiş ederim” biçimindeki sözleriyle şantaj yaptığı, daha sonra tanık Kadir’in uyarısı ile suça sürüklenen çocuğun mağdur çocuğa ait resimleri sildiğini beyan ettiği iddialarına dayalı olarak suçu sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ile TCK’nın 107/2. madde ve fıkrasındaki şantaj suçlarından kamu davaları açıldığı ve yapılan yargılama sonunda suça sürüklenen çocuk hakkında şantaj suçundan verilen 13.01.2016 tarihli beraat hükmünün Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.10.2019 tarihli ve 2019/4104 - 2019/16643 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan 13.01.2016 tarihli mahkumiyet hükmünün ise Yargıtay 4. Ceza Dairesinin sözü geçen ilamı ile bozulmasına karar verilmesini müteakip, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 134/1-1. madde, fıkra ve cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan temyize konu 29.06.2020 tarihli mahkumiyet kararının verildiği anlaşılmakla;
    İncelenen dosya kapsamına göre, kayden 27.03.1997 doğumlu suça sürüklenen çocuk ... tarafından 01.01.2014 tarihinde gerçekleştirildiği iddia olunan eylemlere ilişkin Aile ve Sosya Politikalar İl Müdürlüğünün 06.01.2015 tarihli ihbar yazısı üzerine adli soruşturmanın başlaması ve suça sürüklenen çocuk tarafından da kayden 01.04.1999 doğumlu mağdur çocuk Yasemin tarafından kendisine gönderilen fotoğrafların silindiğinin beyan edilmesi nedeniyle mağdur çocuğa ait fotoğraflar ele geçirilemediği gibi suça sürüklenen çocuk hakkında mağdur çocuğa yönelik şantaj suçundan verilen 13.01.2016 tarihli beraat kararının da Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.10.2019 tarihli ve 2019/4104 - 2019/16643 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği dikkate alındığında, mağdur çocuğa ait ele geçirilemeyen ve mağdur çocuğun “…Kendi çektiğim çıplak fotoğraflarımı facebook hesabına gönderdim. Çektiğim fotoğraflarda üzerimde çamaşır yoktu…” biçimindeki 27.01.2015 tarihli ve suça sürüklenen çocuğun “…Gönül ilişkimiz ileri olduğu için fantezi amaçlı kendisi bana çekmiş olduğu çıplak fotoğraflarını facebooktan gönderdi…” şeklindeki 13.04.2015 tarihli ilk ifadelerine göre gerek suça sürüklenen çocuğun aşamalardaki savunmalarına gerek mağdur çocuğun aynı yöndeki beyanlarına göre, mağdur çocuk tarafından suça sürüklenen çocuğa gönderilen fotoğrafların, mağdur çocuğa ait olduğu hususunda kuşku bulunmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki; suça sürüklenen çocuk hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, “Soruşturma ve kovuşturma sürecinde mağdureye ait özel yaşamının gizli alanında kalması gereken resimler elde edilmiş değildir. Bu nedenle resimlerin mağdureye ait olup olmadığı, mahremiyetine ilişkin olup olmadığı, suça sürüklenen çocuğun cep telefonunda kayıt altında olup olmadığı belirlenmemiştir. Suça sürüklenen çocuğun kanıtlanmayan eyleminden ötürü beraatine karar verilmesi gerekirken, süreçte toplanmış kanıt durumuna aykırı düşen gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi” nedenine dayalı olarak bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiş; suç tarihinde on beş yaşını doldurmamış olan mağdur çocuğun kanuni temsilcisi ile soruşturma evresinde beyanının alındığı tarihte on beş yaşını tamamlamış olan mağdur çocuk, suça sürüklenen çocuk tarafından 01.01.2014 tarihinde gerçekleştirildiği iddia olunan eyleme ilişkin TCK’nın 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen altı ay içinde şikayette bulunmamış ve mağdur çocuğun kanuni temsilcisi istinabe mahkemesinde şikayetçi sıfatıyla alınan 16.09.2015 tarihli beyanında suça sürüklenen çocuktan şikayetçi olmadığını ve davaya katılan olarak katılmak istemediğini ifade etmiş ise de, soruşturmaya konu eylemin takibi şikayete bağlı olmayan TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğu düşüncesiyle hareket eden Cumhuriyet savcısının bu suçtan dava açması üzerine kovuşturma evresine geçildikten sonra eylemin gerçekte takibi şikayete tabi olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğunun anlaşılması ve herhangi bir malüllüğü bulunmayıp, suç tarihinde on beş yaşını doldurmamış olmasına rağmen kovuşturma evresinde beyanının alındığı 25.11.2015 tarihinde on beş yaşını tamamlamış olmasından dolayı şikayet hakkı ve kamu davasına katılma yetkisi kendisine ait olan mağdur çocuğun, kanuni temsilcisi olan babasının aksine, davaya katılma talebinde bulunup, açıkça şikayetinden vazgeçmemesi nedeniyle CMK’nın 158/6. madde ve fıkrasındaki; “Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.” hükmüne uygun olarak yargılamaya devam edilmesinde ve mağdur çocuğun davaya katılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;
    Mahkemece suça sürüklenen çocuk ...’ın, mağdur çocuk Yasemin tarafından kendisine gönderilen ve mağdur çocuğun silinmesini talep ettiği mağdur çocuğa ait fotoğrafları silmeyip, mağdurun rızası olmaksızın elinde tutması eyleminin, TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu değil, aynı Kanunun 134/1-1. madde, fıkra ve cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu kabul edilmiş ise de, iddianamede suça sürüklenen çocuğun dava konusu edilen fiilinin; suça sürüklenen çocuğun, mağdur çocuğun fotoğraflarını kendisine göndermesini sağlamaktan ibaret olduğu, dosyada mevcut delil durumuna göre, 14 yaşındaki mağdur çocuğun, suça sürüklenen çocuğun talebine uygun olarak kendi isteğiyle fotoğraflarını suça sürüklenen çocuğa gönderdiği ve iddia olunan suç tarihinde on beş yaşını tamamlamamış olan mağdur çocuğun rızasının hukuken üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olmadığı gözetildiğinde, suça sürüklenen çocuğa iddianamede isnat edilen eylemin, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,
    Suça sürüklenen çocuğa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, TCK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasında özel hayatın gizliliğini ihlal başlığı altında yaptırıma bağlanmış olup, TCK'nın 66/1-e maddesi gereğince anılan suçun asli dava zamanaşımı süresinin 8 yıl, aynı Kanunun 67/4. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı süresinin ise 12 yıl olduğu; ancak, 01.01.2014 tarihinde işlendiği iddia edilen eylemin işlendiği sırada suça sürüklenen çocuğun on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamasından dolayı TCK’nın 66/2. maddesi uyarınca 15-18 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuk açısından asli dava zaman aşımı süresinin 5 yıl 4 ay, kesintili dava zaman aşımı süresinin ise 7 yıl 12 ay olduğu, TCK'nın 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık kesintili dava zaman aşımının, CMK’nın 253/21. maddesi gereğince “Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu” tarih olan 29.02.2020 tarihi ile uzlaştırma raporunun uzlaştırma bürosuna verildiği tarih olan 11.03.2020 tarihi arasında duran süre de eklendiğinde, temyiz inceleme tarihinden önce gerçekleştiği anlaşıldığından, CMK'nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar da bulunmadığından, mahalli Cumhuriyet savcısının, suça sürüklenen çocuk müdafinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, sair yönleri incelenmeksizin hükmün gerçekleşen zaman aşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; suça sürüklenen çocuk hakkındaki davanın TCK'nın 66/1-e, 66/2, 67/4 ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, 20.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi