2. Hukuk Dairesi 2014/17725 E. , 2014/25900 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Denizli 4. Aile Mahkemesi
TARİHİ :09.04.2014
NUMARASI :Esas no:2013/131 Karar no:2014/251
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; tamamına yönelik olarak, davalı tarafından ise; yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının temyiz itirazları yersizdir.
2- Davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yargılama gideri haksız çıkan taraftan alınır. (HMK.md.326) Vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. (HMK.md.323) Davacının davası reddedildiği ve davalı kadının da cevap dilekçesinde talebi bulunduğu halde, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin de davacıdan tahsiline karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple yargılama giderleri yönünden davalı yararına BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer yönlerin ise 1. bentte belirtilen sebeple ONANMASINA,aşağıda yazılı harcın davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davalıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.17.12.2014(Çrş.)
KARŞI OY YAZISI
Üç yıl önce verilen boşanma kararıyla davalının velayetine bırakılan tarafların müşterek çocuğu 01.01.2007 doğumludur. Davacı (baba), çocuğuyla gözetimsiz ve yatılı kişisel ilişki talep etmektedir. Üç yıl önceki boşanma kararında, kişisel ilişki “ayda iki defa, her defasında ikişer saat olmak üzere ve sosyal hizmet uzmanı gözetiminde” tesis edilmiştir.
Bir çocuk ile ana ve babası birbirleriyle düzenli şekilde kişisel ilişkiyi elde etme ve sürdürme hakkına sahiptirler. Kişisel ilişki, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engel olunabilir. Çocuğun, gözetim olmaksızın ana veya babasından birisiyle kişisel ilişkisinin sürdürülmesi, onun yüksek yararına değilse, ana veya babasıyla gözetim altında kişisel ilişki kurma imkanı sağlanabilir. (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4)
Çocuk ile annesinin Denizli"de, davacı (baba)"nın ise, kendi anne ve babasıyla birlikte Manisa"da ikamet ettikleri anlaşılmaktadır. Davacı, çocuğuyla ayda iki kez, her defasında da ikişer saat süreyle kişisel ilişkinin, ebeveynlik duygularını tatmine elverişli olmadığını, bu ilişkinin üçüncü bir kişinin gözetimi altında kurulmasının da kendisini ciddi olarak rahatsız ettiğini, bu kadar kısa süreli bir görüşmenin, çocuğuyla arasındaki bağların kopmasına yol açtığını ileri sürmektedir. Davacıda tespit edilen “bibolar duygu durum bozukluğu”nun, çocuğuyla iletişiminin sağlanmasına engel ve çocuk açısından bir tehlike teşkil etmediği tespit edilmiştir. Kişisel ilişkinin üçüncü şahsın gözetimi altında kurulmasını, çocuğun menfaatinin gerektirdiğine ilişkin bir delil ve olgu da yoktur. Mevcut düzenlemenin devamını haklı kılan bir sebep bulunmamaktadır. O halde, kişisel ilişkiden beklenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olacak şekilde, çocuğun eğitimine engel teşkil etmemek üzere ve gözetim altında olmaksızın, ayın belirli hafta sonları çocuk en azından bir gece babasının yanında yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki tesisi gerekir. Bu hususlar nazara alınmadan kişisel ilişki süresinin genişletilmesi yönündeki isteğin reddedilmesi doğru bulunmamıştır. Hükmün açıklanan sebeple bozulması gerektiği,bozma sebebine göre de davalının vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenemeyeceği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bu husustaki görüşüne iştirak etmiyorum.
Taraflar 24.02.2010 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlar ve velayeti davalı anneye tevdi edilen 01.10.2007 doğumlu müşterek çocukları Canan Nurdan ile davacı baba arasında “bir uzman gözetiminde ve ayda iki saat süreyle” kişisel ilişki kurulmuştur. Davacı çocuğun velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesi olmadığı takdirde kişisel ilişkinin uzman gözetiminde olmaksızın yatılı kalacak şekilde değiştirilmesini talep etmiş, mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Bu da çocuğun menfaatine aykırı düşmedikçe, çocukla diğer taraf arasında bir gözetim olmaksızın ve yatılı olarak kişisel ilişki kurulmasını gerektirir. Bu bakımdan kural olarak velayeti anneye bırakılan çocukla davacı baba arasında kişisel ilişki tesis edilirken haklı ve geçerli bir sebep yoksa çoculfcabası yanında yatılı kalacak ve bir gözetim olmayacak şekilde bir düzenleme öngörülmelidir. Davacı Manisa ilinde uzman doktor olarak görev yapmaktadır. Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden alman raporda davacı babanın “bipolar duygu durum bozukluğu teşhisi ile tedavi gördüğü, hastalığın klinik iyileşme halinde olduğu ve müşterek çocuğu ile iletişim sağlamasında hastalığının engel teşkil etmeyeceği” bildirilmiştir. Davacı baba ile çocuk arasında uzman gözetiminde olmaksızın ve yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmasında davacının hastalığının bir engel teşkil edip etmeyeceğinin hususunda aynı hastaneden ek rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, davacının kişisel ilişkinin değiştirilmesine ilişkin talebinin yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde reddi doğru olmamıştır. Hükmün bu bölümünün bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun hükmün bu bölümünün de onanması yönündeki görüşüne katılmıyorum.