Esas No: 2022/2972
Karar No: 2022/4456
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/2972 Esas 2022/4456 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Mahkemenin verdiği karara göre, davacı taraf eski eşinin kendisine düğünde takılan ziynet eşyalarını geri vermeyerek söz konusu eşyaların bedelini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, dava konusu olan ziynet eşyalarının varlığına ilişkin delil sunulmadığı gerekçesiyle davayı zamanaşımı nedeniyle reddetmiştir. Ancak, bölge adliye mahkemesi bu kararı esastan reddetmiştir. Mahkeme kararına göre, dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilirse, uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından zamanaşımı söz konusu olmayacağı belirtilmiştir. Ancak, eğer dava konusu eşyalar mevcut değilse, istem tazminata ilişkin olduğundan Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Detaylı Kanun Maddeleri Açıklamaları:
- Davanın konusu, ziynet eşyalarının bedelinin tahsili ya da aynen iadesidir.
- Eğer dava konusu olan eşyalar varsa, uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığı için zamanaşımı söz konusu değildir.
- Ancak, eğer dava konusu eşyalar mevcut değilse, davacının tazminat talebinin zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi gereğince on yıldır.
- Karı koca arasındaki davalarda ise Türk Borçlar Kanunu'nun 153. maddesi dikkate alınmalıdır.
- Eşya davası bir istihkak davasıdır ve dava konusu eşyaların aynen iadesi ya da bedelinin verilmesi şeklinde sonuçlanır.
- Düğünde takılan ziynet eşyaları, aksine bir anlaşma olmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve kişisel malıdır.
- Malik, hukuk düzeninin sınırları içinde, sahip olduğu şey üzer
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVALILAR :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ...'in oğlu ... ile 1984 tarihinde evlendiğini, 1996 tarihinde boşandıklarını, düğünde 18 ayar 3 kat kordon ve ucunda reşat beşli ile 22 ayar 5 adet 2.5 luk geniş bilezik takıldığını, ziynetlerin tamamının evlendikten bir hafta sonra davalılar tarafından arazi satın alacakları gerekçesiyle eski eşinin bilgisi dahilinde alındığını, ancak ziynetlerinin iade edilmediğini ileri sürerek; ziynetlerin aynen iadesine, aynen iade edilememesi halinde ziynet eşyalarının ödeme günündeki altın kuru üzerinden ödenmesini talep etmiştir.
Davalılar; 10/02/2021 tarihinde davadan tesadüfen haberdar olduklarını, tebligat davalı ...'in torunu, davalı ...'in oğlu olan Erdinç'e yapılmış ise de Erdinç ile davalıların aynı çatı altında yaşamadıklarını, bu nedenle tebligatın usulsüz olduğunu, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemediğinden istemin tazminat niteliğinde olup olaya uygulanması gereken zamanaşımı süresinin TBK'nın 146. maddesi gereğince on yıl olduğu, davacının dava dışı ... Turan'dan boşanma kararının 15/05/2001 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 19/11/2020 de açıldığı, usulsüz tebligat nedeniyle davalılar tarafından süresinde verildiği kabul edilen cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunulduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; dava konusu istemin tazminata ilişkin olduğu, olaya uygulanması gereken zamanaşımı süresinin on yıl olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Eldeki dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili taleplidir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre; kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.
Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik tasarruf özgürlüğüne yönelik saldırılara el atmanın önlenmesi davası ile karşı koyabileceği gibi istihkak davası ile de karşı koyabilir. Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise, istem tazminata ilişkin olduğundan Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Türk Borçlar Kanununun 153. maddesinin dikkate alınması gerekir.
Davacı dava dilekçesinde, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep etmiş, delil olarak da fotoğraflara, tanık beyanlarına, yemine, bilirkişi incelemesine dayanmış olup, dava dilekçesine de düğünde takılan takılarla çekilen fotoğraf fotokopisini eklemiş, duruşmada da tanıkları adına davetiye gönderilmesini talep etmiştir.
Buna göre ilk derece mahkemesince; davacının talebinin ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili olduğu, dava konusu ziynet eşyalarının varlığına ilişkin olarak davacı tarafından dava dilekçesine fotoğraf fotokopisi eklediği, delil olarak tanık beyanları ve yemin deliline dayandığı da gözetildiğinde bildirilen deliller usulünce toplanıp birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, bölge adliye mahkemesinin gerekçeli kararında, " Bu nedenle yerel mahkemece davanın süresi içinde açıldığının kabulü ile davalı vekilinin zamanaşımı yönünden davanın reddi isteminin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir husus görülmemiştir." şeklindeki cümle, gerekçenin diğer kısımları ve hüküm kısmı birlikte değerlendirildiğinde maddi hata olarak yazıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 11/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.