Esas No: 2022/3093
Karar No: 2022/4369
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/3093 Esas 2022/4369 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, davalılar arasında yapılan satış vaadi sözleşmesi uyarınca inşa edilecek dükkanın değerinin belirlenmesi ve davalılardan tahsiline karar verilmesi için dava açmıştır. Mahkeme önce kısmen kabul kararı vermiş, daha sonra Yargıtay tarafından bozulmuştur. Dava, davacının taşınmazın ifasının imkansız hale gelmesi durumunda rayiç değerini isteme hakkı olduğu gözetilmediği için tekrar bozulmuştur. Kanun maddesi ise Türk Borçlar Kanunu'nun 249. maddesidir ve \"Borçlu, ifa etmekten imtina ederse, alacaklının ifa imkânı kalmamış ise alacaklının mağduriyeti göz önüne alınarak kabul edilebilir bir tazminat ödemeyi kabul etmek zorundadır.\" şeklindedir.
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalılar ..., ...
aralarındaki alacak davasına dair İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22/06/2021 tarihli ve 2020/154 E. 2021/139 K. sayılı hükmün düzeltilerek onanması hakkında Dairemizce verilen 29/12/2021 tarihli ve 2021/7849 E. 2021/13812 K. sayılı karara karşı, davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıların arasında kat karşılığı inşaat yapma ve satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca inşa edilecek yapının dükkan nitelikli iki bağımsız bölümünden birini satın almak üzere arsa sahibinin bilgisi ve onayı doğrultusunda vekil sıfatıyla hareket eden davalı ... ... ile anlaştığını, davalı ... ile satış vaadi sözleşmesi imzaladığını ve taşınmazın bedelini de peşin ödediğini, inşaatın bir kısmının yapıldığını, A1 numaralı bağımsız bölümün tarafına teslim edildiğini ve bir süre zilyetliğinde kaldığını, akabinde tapu iptal ve tescil davası açıp önce davayı kazandığını, ancak bozma üzerine davanın aleyhine kesinleştiğini, mevzuata aykırı yapılan bina için yıkım kararı alındığını ve yıkıldığını, davalı arsa sahibi ...’ın müteahhidi yetkilendirdiğini, sözleşmenin vekaleten de olsa davalı arsa sahibi ile akdedildiğini, dükkanın devrini vadedenin arsa sahibi olduğunu, bu nedenle arsa sahibinin kendisine karşı sorumlu olduğunu belirterek, inşa edilecek dükkanın dava tarihindeki değerinin belirlenmesine ve şimdilik 15.000,00-TL bedelin dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davalı ... ile arasında inşaat sözleşmesi yapıldığını ve müteahhidin davacıya bir dükkan sattığını, müteahhidin inşaatı belediyeden ruhsat almadan kaçak olarak yaptığını, mahkeme kararı ile aralarındaki sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile kaçak binanın yıkımına ve davacının müdahalesinin menine karar verildiğini, müteahhidin tapuya hak kazanamadığını, bu nedenle müteahhidin taşınmazı satmış olduğu üçüncü kişilerin de hak kazanamayacağını, davacı ile sözleşme yapmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı ..., davacı ile diğer davalı ...’a vekaleten yaptıkları sözleşmede kendisi açısından bağlayıcı hiçbir beyana yer verilmediğini ve bütün işlemlerin vekaletnamede yer alan yetkiler çerçevesinde ve diğer davalı adına yapıldığını, sözleşme konusu iş yerinin davacıya teslim edildiğini, gayrimenkulün tapusunun alınması veya binanın yapılması vaadinde bulunulmadığını, diğer davalı ile arasındaki hukuki ilişkiyle davacının ilgisi olmadığını, davacı ile yapılan sözleşmede yer alan karşılıklı edimlerin yerine getirildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece 06/01/2015 tarihli kararla, davalı ... yönünden davanın husumet yönünden reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 1.688,00-TL’nin 25/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla istenen miktarın reddine dair verilen karar, davacı ve davalı ...’ın temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesince (kapatılan) verilen 01/02/2018 tarihli ve 2015/41277 E. 2018/1074 K. sayılı kararla, “1-..... Her ne kadar satış vaadi sözleşmesinde davalı ... ...'nın davalı ...'a vekaleten sözleşmeyi imzaladığı anlaşılsa da Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşen tapu iptali ve tescil dosyasında davacının davalı müteahhidin ardılı olduğu, yani hukuk ilişkisinin ikisi arasında kurulduğu kabul edildiğine göre, davacının gerçek akidinin davalı ... ... olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, davalı ... hakkındaki davada işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde husumetten reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2-Davacının yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı müteahhide düşen dükkanları satın aldığına göre, davalı arsa sahibi aleyhindeki davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davalı ... hakkındaki davanın reddine, davalı ... hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 1.688,00-TL’nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiş, kararın düzeltilerek onanması üzerine davacı bu kez karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
1-)Davacı ile davalı ...'a vekaleten davalı ... arasında yapılan 09/08/1999 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde, davalı ...'ın tapu tahsis belgesi ile sahibi olduğu 3010 nolu parselde davalı ... ... tarafından inşa edilecek olan dükkanın satışının vaad edildiği ve davacı tarafından satış bedelinin nakden davalıya ödendiği belirtilmiştir. Davacı ile davalı ... arasında geçerli bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bulunmakta olup ifa imkansızlığı nedeniyle taşınmazı devir ve temlik yükümünü yerine getiremeyen vaad borçlusunun, ifa edemediği bu edim yerine karşı tarafa yani vaad alacaklısına tazminat ödeme yükümlülüğü söz konusu olacaktır. Davacı, bu durumda şahsi hakkının ifasının imkansız hale getirildiği tarihteki taşınmazın rayiç değerini davalı ...’dan isteyebilir. Bu durumda mahkemece; davacının, satış vaadi sözleşmesi uyarınca ifa yükümlülüğünü yerine getiremeyen davalıdan, sözleşmeye konu taşınmazın ifanın imkansız hale geldiği tarihteki değerini talep etme hakkı olduğu gözetilerek ifasının imkansız hale geldiği tarihteki taşınmazın rayiç değeri belirlenip sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup kararın bu nedenlerle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu kez yapılan incelemeden anlaşılmakla davacının karar düzeltme talebinin kabulüne ve kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2-)Bozma nedenine göre, davacının sair karar düzeltme itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme itirazının kabulüne, Dairemizin 29/12/2021 gün ve 2021/7849 E.-2021/13812 K. sayılı düzelterek onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair karar düzeltme itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10/05/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.