Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1173
Karar No: 2022/4362
Karar Tarihi: 10.05.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1173 Esas 2022/4362 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, bir alacak davasına ilişkin verilen karar hakkında yapılan istinaf başvurusunu reddetmiştir. Davacı kurum, davalıya yersiz ödenen bedellerin geri alınması için dava açmıştır. Davalı ise, talep edilen bedellerin usul ve yasalarla çeliştiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, asıl davanın reddine karar verirken birleşen davanın hüküm kısmını yazmayı unutmuştur. Ayrıca, mahkemenin gerekçeli karar başlığında birleşen dava taraflarının adı, adresi ve vekil bilgilerinin yer almaması da dikkat çekmiştir. Bu nedenle, Yargıtay kararında ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya aykırı görülmüş ve bozulmuştur.


Kanun Maddeleri:

- HMK'nun 166. maddesi: Ayrı ayrı açılan davalarda bağlantı varsa birleştirilebilir ancak birleştirilen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalar kabul edilir. Davalar ayrı ayrı karara bağlanmalıdır.

- HMK'nun 297 ve devamı maddeleri: Bir davada verilen hüküm taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları açık, şüphe uyandırmayacak şekilde göstermelidir. Davalar ayrı ayrı karara bağlanır. Ayrıca hüküm kısmında vekalet ücretleri ve mahkeme masrafları da ayrı ayrı belirtilmelidir.

- HMK'nun 373/1 maddesi: Yargıtay'ın bozma kararında yapılan hataların giderilmesi için dava ilk derece mahkemesine gönderilir.

- HMK'nun 371. maddesi: Bozma kararında belirtilen hatalar giderilemediği sürece temyiz itirazları incelenmez.
3. Hukuk Dairesi         2022/1173 E.  ,  2022/4362 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
    VEK. AV. ...



    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Asıl davada davacı, kurum bünyesinde yapılan soruşturma neticesinde davalının sahibi olduğu ... ... tarafından kuruma fatura edilen ve dava dışı hasta ... ... adına tanzim edilen 27/04/2009 tarih ve 1708 protokol numaralı ilaç muafiyet raporunun 6 ay olan ilaç geçerlilik süresi dışında kullanıldığının tespit edildiğini, kurumun bu reçete ile ... Eczanesine net 551,35-TL ödeme yaptığını, yine aynı raporda dava dışı ... adına sahte olarak tanzim edilen 30/12/2009 tarih ve 18140 protokol nolu reçetenin adı geçenin bilgisi ve iradesi dışında sahte olarak tanzim edildiğinin ve söz konusu sahte reçetenin eczacı ya da ... çalışanlarınca kasıtlı olarak kuruma fatura edildiğinin, 1257 nolu listede ayrıntılı olarak belirtilen hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait fiyat küpürlerinin yer aldığı bazı reçetelerin kuruma fatura edildiğinin anlaşıldığını, 2009 yılı ... sözleşmesinin sözleşmenin feshi ve cezai şartlar başlıklı bölümünün ilgili maddeleri uyarınca hesaplanan toplam 572.350,95-TL cezai şartın uygulanması gerektiğinin davalıya bildirildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla reçete bazında ödeme tarihlerinden itibaren toplam 83.804,06-TL'nin, kurum zararı olan 485,95-TL'nin ve cezai şart tutarı olan 572.350,95-TL'nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
    Birleşen davada davacı, kurum bünyesinde yapılan soruşturma neticesinde davalının sahibi olduğu ... ... 01/06/2009-31/12/2010 tarihleri arasında kuruma fatura edilen bazı reçetelerin ilgili sağlık kuruluşunda protokol kaydının bulunmadığının, bazı reçetelerdeki ilaçların reçetenin sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının, hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait fiyat küpürlerinin yer aldığı bazı reçetelerin kuruma fatura edildiğinin tespit edildiğini ileri sürerek, davalıya yersiz ödenen 10.898,87-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
    Asıl ve birleşen davada davalı, davacı kurum tarafından talep edilen cezai şart ve reçete bedellerinin usul ve yasalara aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
    İlk derece mahkemesince; tanık olarak beyanları alınan hastaların reçetede yazılı ilaçlarını aldıkları ve reçete arkasındaki imzaların kendilerine ait olduğunu beyan ettikleri, 2009 yılı ... protokolünün 6.3.3. maddesinin 2012 yılında değiştirilerek "ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz" şekline dönüştürüldüğü ve ilaçların hastalar tarafından teslim alınması karşısında artık protokolün 4.3.6. maddesi gereğince ilaç bedelinin istirdadının mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; cezai işleme konu 49 hastanın hem mahkemede hem de daha önceki aşamalarda verdikleri ifadelere göre ilaçları alıp kullandıkları, davalı ... veya çalışanlarının kuruma kasıtlı şekilde gerçeğe aykırı reçete fatura etmiş olduğunun kurumca ispatlanamadığı, ilaçların hastalara veya ilaçları alan kişilere teslim edildiği hususunun dosya kapsamıyla sabit hale geldiği, uygulanan 2009 yılı protokolü hükümlerinde 2012 ve 2016 yılı protokolleriyle gelen lehe değişikliklerle birlikte değerlendirme yapıldığında, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-HMK'nın 166. maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür.
    Ancak birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalardır. Bu nedenle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin de ayrı ayrı tayin edilmesi gerekmektedir.
    HMK'nun 297 ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, davaların birleştirilmesi durumunda da asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda mahkemece birleştirilen dava yönünden HMK'nun 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde hüküm kurulmamıştır.
    Ayrıca 6100 sayılı HMK'nın, "hükmün kapsamı" başlığını taşıyan 297. maddesinin (b) bendinde tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile T.C kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad soyadları ile adreslerinin de kararda yer alması gerektiği düzenlenmiştir. Mahkemece; gerekçeli karar başlığında birleşen dosya taraflarının da adına, adresine ve vekil bilgilerine yer verilmesi gerekirken, hükmün karar başlığı kısmında ilgililerin yer almaması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Buna göre, ilk derece mahkemesince; asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı karara bağlanması gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
    2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanununun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi