3. Hukuk Dairesi 2020/10125 E. , 2020/7891 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
VEK.AV....
Taraflar arasındaki menfi tespit - istirdat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, yazlık olarak kullandığı meskeninde su aboneliğinin bulunduğunu, Almanya"da yaşadıklarından dolayı bu yerin çok az kullanıldığını, ancak davalı idare tarafından faturaya dayanak endeksin 3981 ton olduğundan bahisle 28.311,05 TL" lik fatura düzenlediğini, faturanın daha sonradan 18.656,60 TL olarak düzeltildiğini, tüketimin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, endeksin ondalık kısmı atlanarak okunduğunu, 11/11/2011 tarihli sayaç söküm tutanağında da sayacın üzerindeki endeksin 398,4 ton yazıldığını, faturanın hatalı olduğunu ileri sürerek davalı kuruma 18.656,60 TL ana para yönünden ve işleyecek faiz yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacıya ait sayacın 04/11/2011 tarihinde 3981 endeks ile okunduğunu ve bu endeks üzerinden davacıya borç tahakkuk ettirildiğini, 11/11/2011 tarihinde sayacın sökülerek İzmir Sanayi Ticaret İl Müdürlüğü Ölçüler ve Ayar Şube Müdürlüğü"ne gönderildiğini, burada yapılan incelemede sayacın müdahaleli olması sebebi ile muayeneye alınmadığını ancak sayacın tahakkuk endeksinin kurum tespitinde olduğu gibi 3981 ton olarak belirlendiğini, buna göre düzenlenen faturada hehangi bir usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu sayacın endekslemesinde herhangi bir kusur bulunmadığı ve sarf edilen döneme göre tahakkuk yapılmış olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 05/12/2016 tarihli, 2016/1579 Esas ve 2016/13827 Karar sayılı ilamı ile; 11/11/2011 tarihli ve ... imzasını içeren sayaç sökme (değiştirme) tutanağında sayacın (su saatinin) endeksinin 398,4 olarak belirtildiği, buna karşın mahkemece, bu belgeye yönelik herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın karar verildiği, ayrıca raporlar arasındaki çelişki
giderilmeden ve hangi bilirkişi raporuna üstünlük tanındığı açıklanmaksızın hüküm kurulduğu, bu nedenlerle raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, yöntemince düzenlenmiş, tarafların itirazlarını karşılayan, denetime elverişli bir rapor alınması gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, İZSU Tarifeler Yönetmeliği"nin 16/E maddesi ile İZSU Su ve Atıksu Satış Tarifeleri baz alınıp kıyasen hesaplama yapılarak davacının 316,26 TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 29/11/2011 tarihi itibariyle davacının davalıya 316,26 TL borçlu olduğunun tespiti ile 18.340,34 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 17/04/2019 tarihli, 2019/528 Esas ve 2019/3503 Karar sayılı ilamı ile, dosyada mevcut 11/11/2011 tarihli ve ... imzasını içeren sayaç sökme (değiştirme) tutanağında sayacın (su saatinin) endeksinin 398,4 olarak belirtildiği, bozmadan sonra mahkemece adı geçenin tanık olarak beyanının alındığı; o tarihte davalı bünyesinde görev yaptığını, tutanak altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ve tutanak içeriğinin doğru olduğunu beyan ettiği ancak mahkemece hükme esas alınan raporlarda davacının kullanımına ilişkin yapılan hesaplamada tutanakta belirtilen endeks üzerinden hesaplama yerine Tarifeler Yönetmeliği"nin 16/E maddesi gereği rapor düzenlendiği, Sanayi Ticaret Bilim Teknoloji İl Müdürlüğü"nce yapılan kontrolde sayacın açılması ve mekanizmasına müdahale edilmesi nedeniyle sayacın bozuk olup olmadığına dair bir tespitin yapılamadığı, dava konusu dönemde yapılan sarfiyatın bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu dönem için arızalı kabul edilerek hesap yapılmasının doğru olmadığı, ayrıca davacının kendisinden 29.465,18 TL tahsilat yapıldığını belirterek davanın istirdat davası olarak görülmesini istediği, bu itibarla, mahkemece dava konusu borcun yargılama sırasında ödenip ödenmediği hususu açıklığa kavuşturulup yargılama sırasında dava konusu borcun ödendiğinin tespiti halinde, davaya istirdat davası olarak devam olunarak karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece verilen son kararda ise, davacının davalıya 29/11/2011 su kesme ihbarnamesi tarihi itibarıyla 316,22 lira borçlu olduğunun tespitine, davacının davalıya ödediği 33.572,00 liradan, davalı tarafından davacıya iade olunan 4.107,02 lira ile 316,26 lira davacının davalıya su borcunun düşümü sonucu bakiye 29.148,72 liranın 20/11/2015 ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, fatura alacağından kaynaklı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.
1- Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı
karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Dairemizin 17/04/2019 tarihli, 2019/528 Esas ve 2019/3503 Karar sayılı bozma ilamında, 11/11/2011 tarihli, ... imzasını içeren sayaç sökme (değiştirme) tutanağında sayacın endeksinin 398.4 olarak belirtildiği ve iş bu tutanakta belirtilen endeks üzerinden hesaplama yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Ne var ki mahkemece, bozma gereğince hesaplama ve değerlendirme yapılmaksızın davacının borçlu olduğu tüketim bedeli, önceki kararda olduğu gibi Tarifeler Yönetmeliği"nin 16/E maddesi gereğince hesaplanmış ve davacının 316, 26 TL borçlu olduğuna karar verilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulmasına rağmen bozmaya aykırı karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Mahkemece hüküm kısmının ilk satırında davacının 316,22 lira borçlu olduğunun tespitine karar verilmişken ikinci satırında davacının davalıya 316,26 lira borçlu olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde mahkemece çelişkili hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440.maddesi gereğince hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.