16. Hukuk Dairesi 2013/3782 E. , 2013/4746 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
... sırasında Yayıközü Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 124 ada 15 parsel sayılı 109363,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak vasfı ile ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın bir bölümünde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmış, bu bölümün adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 124 ada 15 parsel sayılı taşınmazın ... tutanağının iptali ile, (E) harfi ile gösterilen 2902,10 metrekare yüzölçümlü alana açılan davanın kabulüne, aynı ada son parsel numarası ile davacı ... adına tesciline, bu kısmın ifrazından sonra kalan kısmın, tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı adına tesciline karar verilen 2902,10 metrekarelik bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin gerekçesi gösterilmediği gibi, tespite aykırı sonuca ulaşılmasına rağmen tespit bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında dinlenilmeden hüküm kurulması da isabetsizdir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında "aleni yargılama ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da yer almaktadır. Anılan prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Aleni yargılama prensibi ile hukuki dinlenilme hakkı; hükmün açık duruşmada tefhimini ve kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılmaktadır. Anayasamızın 141, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. ve 28. maddelerinde de bu hususlara işaret olunmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddeleri de, kararın "gerekçe" içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, "iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini içermeyen ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da aleni yargılama prensibi ve hukuki dinlenilme hakkı ile doğrudan çelişmektedir. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, fen bilirkişi, ziraat bilirkişisi ve tespit tutanak bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazın ne zamandan beri kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, ekonomik amaca uygun bir kullanımın bulunup bulunmadığı kesin olarak belirlenmeli, yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve tespit bilirkişileri beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazinenin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.