1. Hukuk Dairesi 2016/15188 E. , 2020/700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : MAL VARLIĞININ İNTİKALİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 698 sayılı parselin tamamı ile 398 sayılı parselin 1/8 ve 767 sayılı parselin 1/3 payının " Hacı oğlu ..." adına kayıtlı olduğunu, Hacı oğlu ..."e ...3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/ 1542 Esas 2011/1011 Karar sayılı ilamı ile ... Defterdarının kayyım olarak tayin edildiğini, ölü Hacı oğlu ... mirasçılarının kim yada kimler olduğunun tespit edilemediğini ileri sürerek, TMK"nin 594. maddesi uyarınca anılan payların Hazine adına tescilini istemiştir.
... ve 38 arkadaşı 03.02.2014 havale tarihli müdahale dilekçeleri ile; Hacı oğlu ..."in mirasçısı olduklarını, dava konusu taşınmazların Hazine"ye intikal edemeyeceğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, Hacı oğlu ..."in mirasçılarının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ile müdahil ... vd. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı ile müdahil ......ve diğerlerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı 25.20 TL. bakiye onama harcının temyiz eden müdahillerden alınmasına, 06/02/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 594. maddesinden kaynaklanan, malvarlığının intikali, tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkin olup, hasım gösterilmeden sulh hukuk mahkemesinde açılmıştır.
Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan ihtilaf, söz konusu davanın hasımsız olarak açılıp açılamayacağına ilişkindir.
Bilindiği üzere, kayyımın atanması, görev ve sorumluluklarını düzenleyen TMK"nın 426 ve 427. maddeleri ile 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun hükümleri dikkate alındığında; ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla malvarlığına yönelik bu tür davaların kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk vardır.
Somut olayda, üçüncü kişiler malikin mirasçılarının bulunduğu gerekçesiyle davaya müdahil olmuşlar, nitekim yapılan araştırma sonucu bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerek TMK 588. maddesinden, gerekse 594. maddesinden kaynaklanan davalarda hakimin gerekli titizliği göstermesi ile ancak doğru sonuca ulaşılabilir. Yargılama usulüne yeterince uyulmaması, gerekli araştırmalar yapılmadan davanın kabulü halinde (hasım bulunmadığı için) kararın denetim makamı olan istinaf veya temyiz mercii önüne gelmesi mümkün olmayacaktır. “Mirasçısı çıkarsa sonra hazineden alsın” savunması elden çıkan taşınmazın geri dönmesinin güç ve masraflı, bazen de mümkün olmaması nedeniyle itibar edilebilecek bir argüman değildir.
İşte bu sakıncaların giderilebilmesi için kendisini mahkeme önünde savunma imkanı bulunmayan taşınmaz maliklerini temsil etmesi amacıyla “temsil kayyımlığı” müessesesi getirilmiştir. Somut olayda da söz konusu mahsurların önüne geçilebilmek için aynı TMK 588. maddesine ilişkin uygulama gibi, ( Dairenin 2017/1391 E, 2017/1546 K sayılı 30.3.2017 tarihli, 2019/4603E- 2019/6625K, 2016/9815E- 2019/3221K, 2016/7471E- 2019/2188K, 2016/1454E- 2018/15302K, 2016/1635E- 2018/15240K, 2017/3819E- 2018/14776K, 2015/18345E- 2018/14162K ve bunun gibi bir çok emsal karar)mal varlığının kayyımla temsili yoluna gidilmek suretiyle, hasımlı açılacak bir davada uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik şartı olan taraf teşkili sağlanmadan açılan davanın esastan reddine ilişkin kararın onanması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.