12. Ceza Dairesi 2020/4492 E. , 2021/6106 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret
Hükümler : 1- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan TCK’nın 136/1, 29, 62, 50/1-a, 52/1-2-3-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan TCK’nın 123/1, 29, 62,50/1-a, 52/1-2-3-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Hakaret suçundan TCK’nın 129/3. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ile kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından sanığın mahkumiyetine, hakaret suçundan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dosya kapsamına göre, sanığın, facebook üzerinden gönderdiği arkadaşlık isteğini kabul etmeyen mağdura tepki olarak, aynı sitede yer alan mağdurun profil resmini ele geçirip, kullanarak, mağdur adına sahte facebook hesabı açıp, mağdurun kullanımındaki cep telefonu numarasını bu hesap üzerinden yayımlamak suretiyle verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediği iddiasına konu olayda;
TCK"nın 136/1. madde ve fıkrasında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, anılan madde ve fıkrada, suç tarihinden önce, 06.03.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişiklikle ceza miktarının iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak belirlendiği gözetilmeden, temel cezanın 1 yıl hapis cezası olarak tayin edilmesi suretiyle sanığa eksik ceza hükmedilmesi,
2- Sanıkla mağdurun facebook üzerinden yaptıkları yazışmaları gösteren ve hükme esas alınan belge örneklerine göre, sanık tarafından mağdurun rızasına aykırı şekilde sahte facebook hesabı açılmasının ardından karşılıklı hakaret içeren mesajların gönderilmiş olmasına ve ilk haksız eylem sanık tarafından gerçekleştirilmesine rağmen “Tahrik nedeni ile” biçimindeki gerekçeden yoksun ibarelere dayalı olarak sanığa hükmolunan cezada TCK’nın 29. maddesi gereğince indirim yapılması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanun"un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının infazda gözetilerek saklı tutulmasına,
B) Kişilerin huzur ve sükununu bozma ile hakaret suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;
1- 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK"nın 253/1-a madde, fıkra ve bendi gereğince uzlaşma kapsamında olan kişilerin huzur ve sükununu bozma ile hakaret suçlarından dolayı soruşturma evresinde CMK"nın 253. maddesi uyarınca sanıkla şikayetçi arasında uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilmeden dava açıldığı, kovuşturma evresinde de aynı Kanunun 254. maddesi uyarınca bu eksikliğin giderilmediği anlaşılmakla, mahkemece CMK"nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi nedeniyle ceza vermekten vazgeçilmesi halinde TCK’nın 129/3. ile CMK"nın 223/4-c madde ve fıkraları gereğince karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
b) Sanığın, mağdurun huzur ve sükununu bozduğu iddiasına konu olayda;
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK"nın 123. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçuna ilişkin olduğu, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu için TCK"nın 123. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının “üç aydan bir yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK"nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile “...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu açısından TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı sair yönleri incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.