22. Hukuk Dairesi 2015/13546 E. , 2015/17935 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... adına Avukat ... ile davalı ....... adına Avukat ... aralarındaki dava hakkında, İstanbul 8. İş Mahkemesince verilen 11.04.2013 tarihli 2011/855 esas ve 2013/328 karar sayılı kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 19.11.2014 tarihli 2013/20757 esas ve 2014/32478 karar sayılı ilamı ile hükmün BOZULMASINA karar verilmiş; davalı vekili, kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması isteğinde bulunmuştur.
Maddi hatanın giderilmesi isteğini içeren dilekçe ve ekleri incelendi:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli 1987/2-520 esas ve 1988/89 karar sayılı kararında, Yargıtayca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli 1957/13 esas ve 1959/5 karar sayılı ile 09.05.1960 tarihli 1960/21 esas ve 1960/9 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere, Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Dosya içeriğine göre, İstanbul 8. İş Mahkemesinin 11.04.2013 tarihli 2011/855 esas ve 2013/328 karar sayılı kararının, Dairemizce yazılı gerekçeyle bozulmasına karar verilmiş olup davalı yanın temyiz incelemesinin değerlendirilmediği anlaşıldığından, Dairemizin 19.11.2014 tarihli 2013/20757 esas ve 2014/32478 karar sayılı kararının, maddi hataya dayanması sebebiyle ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin iş yerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, iş yerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre davalıya ait iş yerinde toplam 4 yıl, 1 ay, 4 gün çelik montaj ve kaynak ustası olarak çalıştığı, davacının 1.400,00 Dolar net ücret aldığını, davalının ise 1.85 Dolar saat ücreti aldığını ileri sürdükleri, davacı şahitlerinin davacıyı doğruladıkları, iş yeri kayıtlarının davalıyı doğruladığı, mahkemece davacının, davalı beyanı ve bordro ücreti olan 1.85 Dolar saat ücreti ile çalıştığının kabul edildiği anlaşılmış olup, tarafların ücret konusunda anlaşamadıkları dikkate alınarak, işçinin meslekte geçirdiği süre, iş yerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili meslek kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak belirlenecek bu ücretle çalıştığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 20.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.