7. Hukuk Dairesi 2015/6655 E. , 2016/7221 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı Belediyenin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde kepçe operatörü olarak çalıştığını, sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçesi ile davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, muvazaa nedeniyle davalı şirketler yönünden husumet nedeniyle reddine, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda mahkemece, davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu, davacının baştan itibaren ... Belediyesi işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile davalı şirket yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş ise de; Davalı şirketin davacıyı davalı belediyenin destek hizmetlerinde çalıştırdığı sabittir. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6. maddesine göre "bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur."
Davacı, davalı şirket tarafından sadece davalı belediyeye ait birimlerde çalıştırılmıştır.
5393 sayılı Belediye Kanunu"nun 67. maddesinde "Belediyede, belediye meclisinin belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri, araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri, makine, teçhizat bakım ve onarım işleri, bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi bilişim hizmetleri, sağlıkla ilgili destek hizmetleri, fuar, panayır ve sergi hizmetleri, baraj arıtma ve katı artık tesislerine ilişkin hizmetler, kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler, toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri, sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahalli idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir" kuralına yer verilmiştir.
Belediyeler kendilerine ait birimlerde düzenin ve temizliğin sağlanmasını kendi işçileri ile yerine getirebilecekleri gibi, bu birimlerde hizmet alımı yaparak alt işveren işçisi çalıştırmak suretiyle de yerine getirmelerine kanuni bir engel bulunmamaktadır. Esasen belediyelerin kendi birimlerinde temizliği sağlamalarının asli görevleri içinde kabul edilmesi gerekir. Buna bağlı olarak 4857 sayılı Kanun"un 2/6. maddesi hükümleri uyarınca davacının ödenmeyen alacaklarından dolayı asıl işveren olarak sorumlu tutulması gerekmiş, davalı ... vekilinin belediye ile şirket arasındaki ilişki ve davalı belediyenin sorumluluğu yönünden husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Ayrıca davalılar arasındaki sözleşmenin geçerlilik şartlarını taşımaması halinde dahi davacının davalı şirket işçisi olarak çalıştığı ve asıl hizmet sözleşmesinin başından beri davalı şirketle yapılmış olduğu, işe giriş ve çıkış bildirgelerinin davalı şirket tarafından verilip, sigorta primlerinin davalı şirket adına ödendiği, bu haliyle davacı ile davalı şirket arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun"un 8. maddesinde tanımlanan iş sözleşmesinin tüm unsurlarını taşıyan bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Davalı asıl işverenin işin düzenli ve sağlıklı yürütümü bakımından verdiği emir ve talimatların alt işverenin yönetim hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte değerlendirilmemesi gerekir. Bu sebeple ilişkinin muvazaaya dayandığına yönelik mahkemece varılan sonuç isabetli olmamıştır. Davalılar arasında 4857 sayılı Kanun"un 2. maddesine uygun kurulan ve muvazaaya dayanmayan geçerli bir ilişki bulunduğundan dava konusu tazminat ve alacaklardan davalıların müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken davalı şirketler hakkında açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacının ilave tediyeden yaralanıp yaralanamayacağı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması hakkındaki kanun ile düzenlenmiştir. Kanun 1. maddesinde devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkça belirtilmiştir.
Somut olayda, bozma ilamının iki nolu bendinde de açıklandığı üzere, davalılar arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmuş olup, davacı işçi belediye işçisi olmadığına göre ilave tediye alacağından yararlanmasına imkan yoktur. Davacı ilave tediye uygulamasından yararlanamayacağından, tazminata esas giydirilmiş ücrete ilave tediyenin de dahil edilmesi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı Belediyeye iadesine, 28/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.