3. Hukuk Dairesi 2020/10084 E. , 2020/7963 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya ait işyerinde 01/08/2008 tarihinde müdürler kurulu başkanı olarak çalışmaya başladığını ve çalışmasını aralıksız olarak sürdürdüğünü, yönetim kurulu kararına göre sözleşmesinin 18/08/2009 tarihine kadar devam ettiğini, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğunu, net ücretinin 1.500,00 TL olduğunu, ücretlerinin 2009 yılı Şubat ayından itibaren ödenmediğini, izinlerini kullanmadığını, resmi tatillerde çalıştığını, görevi gereği fazla çalışma yaptığını ve fazla çalışma ücretlerinin de ödenmediğini, davalı şirket tarafından iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile 4.000,00 TL ücret alacağı, kıdem ve ihbar tazminatı, ücretli izin, fazla çalışma alacağı, tazminat alacağından oluşan miktarın ücret ve diğer alacaklara işverence ödeme yapılması gereken tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile de talebini önce 16.132 TL ye sonrasında da 2. ıslah ile 21.723,98 TL ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile;1.500,00 TL alacağın 01/05/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı iş mahkemesinde açmış olduğu eldeki davası ile iş akdinin haksız olarak fesh edildiğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmuş, davalı davanın reddini savunmuştur. İş mahkemesinden verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 1.500,00 TL alacağın 01/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dosya incelendiğinde davacı; davalı şirket ortaklar kurulunun 84 nolu kararı ile 3/3/2008 tarihinde boşalan müdürler kuruluna sürenin tamamlanmasına kadar (18/08/2009 tarihine
kadar) atanmış olup 7/3/2008 tarihli müdürler kurulunun 167 nolu kararı ile de davacıya aylık net 1.000 TL huzur hakkı ödeneceği kararlaştırılmıştır. Hükme esas alınan 22/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda; müdürler kurulu başkanı olan davacının görevine 29/03/2009 tarihinde nasıl son verildiğinin anlaşılamadığı, müdürü azletme yetkisinin ortaklar kuruluna ait olduğu, ortaklar kurulunun 01/05/2009 tarihinde toplanarak yeni müdürler tayin ettiği, davacının görev süresinin bu tarihe kadar devam ettiğinin kabulü gerektiği, davacının 29/03/2009 tarihinde istifa ettiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığı, bu durumda 29/03/2009 tarihine kadar geçen sürede son 1 yıllık dönemde aylık ortalama 1.500,00 TL huzur hakkı almış olan davacının mahrum kaldığı 29/03/2009- 30/04/2009 tarihli arasına tekabül eden 1 aylık huzur hakkı olan 1.500 TL nin ödenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı bu rapora karşı 14/07/2015 tarihli dilekçesi ile; dava dilekçesinde belirtilen hususların dikkate alınmadığını, hiç bir hesaplamanın yapılmadığını ve yapılan değerlendirmenin dayanağının açıklanmadığını, 18/08/2009 tarihine kadar çalışmasının gerektiği halde haksız şekilde görevinin sonlandırıldığını,dosyada bulunan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini mahkemeye bildirmiş ise de mahkemece rapora karşı yapılan itirazlar karşılanmamıştır. Bilirkişi raporu mevcut haliyle davacının itirazlarını karşılamadığı gibi taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Hal böyle olunca; bilirkişi heyetinden davacının rapora karşı ileri sürdüğü itirazları karşılayan, feshin haklı olup olmadığı hususunu açıklayan, önceki raporlar ile çelişkileri gideren, mahkeme, taraf ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı rapor aldırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.