10. Hukuk Dairesi 2015/17578 E. , 2015/21848 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtildiği şekilde karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 87. ve 26. maddeleridir. Anılan madde kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, davalılar Kurumun rücu alacağından kusurları oranında sorumludurlar.
506 sayılı Kanunun 87. maddesinde, "aracı", 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde ise, "asıl işveren-alt işveren" ilişkisinin tanımına yer verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, "aracı" olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan vb. adlarla anılmaktadır.
Bunlardan; asıl işverenin yanında "taşeron" olarak adlandırılan başka işverenlerinde, işyerinden iş almaları ve kendi sigortalılarını çalıştırmaları ile, uygulama kazanmış olan "asıl işveren-alt işveren" ilişkisini Sosyal Sigortalar Kanunu açısından ele alan 506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmü, tıpkı mülga 1475 sayılı İş Kanununun l/son. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddelerinde olduğu gibi, aracının yanında asıl işvereni de sorumlu tutan bir içerik taşımaktadır.
506 sayılı Kanunun "üçüncü kişinin aracılığı" başlıklı 87. maddesi, "Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işde veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir." hükmünü içermektedir. Aracının asıl işverenden bir bölüm iş alması ve bu işte
kendi adına sigortalı çalıştırması, aracı kavramının belirleyici özelliğini oluşturmaktadır.
506 sayılı Yasanın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücu alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı Yasanın 26/2. maddesinde ise, 3. kişinin rücu alacağından sorumluluğu için, kasıt veya kusuruyla iş kazasının oluşumuna etkide bulunma koşulu öngörülmüştür. İşveren veya üçüncü kişiler ile üçüncü kişileri çalıştıranlara rücu olanağı anılan maddede öngörülen sayılı ve sınırlı durumların gerçekleşmesi halinde mümkün olup, 506 sayılı Yasanın 26. maddesine dayalı dava kapsamında, maddedeki sorumluluk hallerinin genişletilmesi veya genel hükümler uyarınca kusursuz sorumluluk yoluna gidilmesine olanak bulunmamakta olduğundan davalıların rücu alacağından sorumluluğu ancak, maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda alınacak raporda tartışılmalıdır. İşveren yada işverenlerin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için ise, anılan madde gereğince, işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini özenle yerine getirmesi gerekir.
Borçlar Kanununun 53.maddesi hükmüne göre, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de, ceza mahkemesinde saptanan maddi olgularla bağlı olduğundan, mahkumiyetin kesinleşmesi halinde mahkum olanlara az da olsa bir miktar kusur verilmesi gereği, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden alınacak kusur ve aidiyete ilişkin raporda gözetilmelidir.
Eldeki davada; 506 sayılı Kanunun 87 ve 26. maddelerine dayanılarak 18.10.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu hayatını kaybeden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin artışlı peşin değeri ile sigortalıya sarf edilen tedavi giderlerine ilişkin olarak oluşan kurum zararının %50"sine isabet eden kısmı davalılardan teselsülen istenmiştir. Mahkemece, ilk bozma öncesinde davalılar ... ... A.Ş. ile ... yönünden davanın reddine, diğer davalıları %75 kusurlu kabul eden sigortalıyı ise %25 kusurlu kabul eden bilirkişi raporu esas alınarak, davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalılar Yeni ... İnş. .... Ltd. Şti ve ... vekili ile davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, asıl – alt işveren ilişkisinin araştırılıp, irdelenmesi gerektiğinden ve ceza mahkemesinde mahkumiyet kararı kesinleşenler hakkında kusur verilmesi gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuş, mahkemece, ikinci bozma öncesinde yine davalılar ... ... A.Ş. ile ... yönünden davanın reddine, diğer davalıları %75 kusurlu kabul eden sigortalıyı ise %25 kusurlu kabul eden ilk bozma sonrası alınan bilirkişi raporu da gözetilerek, ilk bozma öncesi gibi hüküm kurulduğu, davacı kurum vekilinin temyizi üzerine , Dairemizce yeniden davalı ... ... A.Ş."nin unvanının tespit edilip, doğru unvana göre HMK 124. maddesine göre husumet tevcihi ve yine asıl – alt işveren ilişkisinin araştırılıp irdelenmesi yönünde hüküm bozulmasına karar verilmiş, mahkemece, ikinci bozma
ilamına da uyulduğu, asıl – alt işveren ilişkisine yönelik araştırmalar yaptığı, Mali Müşavir ve Hukukçu bilirkişi tarafından alınan 20.03.2015 tarihli raporda asıl – alt işveren ilişkisi bulunduğuna dair kanaat bildirildiği, yargılama aşamasında davalılardan Yeni ... San. Ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından 27.11.2013 tarihli banka dekontları ile yargılamaya konu Kurum zararı ve yargılama giderlerine ilişkin ödemeler yapıldığı anlaşılması nedeniyle, mahkemece, yeniden asıl – alt işveren ilişkisi irdelenip, sonucuna göre kusur raporu aldırılmadan ve buna istinaden tespit edilen Kurum zararı ile bozma öncesi ve sonrası yargılama giderlerinin davalılar Yeni ... İnş. .... Ltd. Şti ve ... tarafından ödenip ödenmediği, bakiye zarar kalıp kalmadığı, bozma öncesi red hükmü nedeniyle Kurum tarafından hakkında red kararı verilen davalılar lehine yapılan ödemeler gözetilerek Kurumdan ve ilgili icra dairelerinden araştırılmadan, eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, asıl - alt işveren ilişkisi araştırılıp, kabul edilmesi halinde asıl işveren, alt işveren ve ceza mahkemesinde kesinleşmiş mahkumiyet alan kişilerin kusur sorumluluğu irdeleyen İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, yapılan ödemeler araştırılıp, davalıların tespit edilen kusur oranlarına göre Kurumun talep edebileceği, rücuan tazminat miktarı belirlenip, ödemeler, bozma öncesi ve sonrası yargılama giderleri, işlemiş faizleri gözetilerek davacı Kurumun talep edebileceği kurum zararı tutarı hesap bilirkişisinden rapor alınarak tespit edilmeli, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ... Başkanlığı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.