3. Hukuk Dairesi 2020/9584 E. , 2020/7996 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının, dava dışı kooperatifteki üyelik haklarını ve kendisine ait olduğunu beyan ettiği daireyi, satış bedelinin peşinen ödenmesi karşılığında satmayı Trabzon 3. Noterliğinin 07/02/1994 tarihli hisse devir sözleşmesi ile kabul ettiğini, sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini yerine getirdiğini, ancak dava dışı kooperatif tarafından dava konusu dairenin bir başkasına devredildiğini, davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle zarara uğradığını ve ödemiş olduğu daire bedelini de geri alamadığını, bu nedenle davalı aleyhine başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek; icra takibine vaki itirazın şimdilik 10.000 TL alacak yönünden iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 04/06/2014 tarihli ve 2014/1316 E. 2014/8877 K. sayılı kararla; davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile takibin 6.095 TL üzerinden devamına dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 06/04/2017 tarihli ve 2015/19086 E. 2017/4817 K. sayılı kararla; dava konusu daire hakkında dava dışı ... ile davacı arasında görülen müdahelenin meni dava dosyasının da dosya içerisine alınarak, davalı tarafın zamanaşımı def"i hakkında olumlu olumsuz bir karar verildikten sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 25/02/2019 tarihli ve 2018/6759 E. 2019/1501 K. sayılı kararla; bozma sonrası verilen ıslah dilekçesi ile ileri sürülen zamanaşımı def’i dikkate alınarak karar verilemeyeceği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; itirazın kısmen kabulü ile takibin 6.095 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava konusu taşınmaza ilişkin taraflar arasında noter kanalı ile yapılan harici satış sözleşmesi; taşınmaza ilişkin bir tapunun olmaması, diğer bir anlatımla söz konusu taşınmazın kooperatife bağlı yapımı devam eden ve ferdileştirmesi yapılmamış bir taşınmaz olması sebebi ile geçerli bir sözleşmedir.
Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle BK’nın 125. maddesi (6098 sayılı TBK"nın 146. maddesi) gereğince on yıldır. Ayrıca zamanaşımı, borcun muaccel olduğu ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar.
Bu bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde; dava konusu taşınmaza ilişkin noter kanalı ile yapılan satış sözleşmesinin 07/02/1994 tarihinde imzalandığı ve davacının Trabzon 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalıya karşı 18/03/2002 tarihinde tapu iptal ve tescil istemi ile açtığı davanın mahkemece 24/02/2005 tarihinde verilen 2004/313 E. 2005/87 K. sayılı karar ile reddedildiği, söz konusu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 04/07/2007 tarihinde kesinleştiği ve bu tarih itibari ile ifanın imkansız hale geldiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında yapılan satış sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğu ve davacının davalıya ödediği bedelin dava tarihindeki değerini talep ettiği nazara alındığında, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri tespit ettirilip, bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan 25/12/2012 tarihli raporda denkleştirici adalet ilkesine dayanarak dava konusu bedelin takip tarihinde ulaştığı değere yönelik hesaplama yapıldığı, söz konusu rapor davalı vekiline tebliğ edilmediği, davacı vekilinin ise geçerli bir sözleşme bulunduğu bu sebeple dava konusu taşınmazın rayiç değerinin dikkate alınması gerektiği gerekçesi ile itiraz edildiği, ancak itiraza uğramış ve davalıya usulüne uygun tebliğ edilmemiş rapor dikkate alınarak hüküm kurulduğu görülmüştür.
Bundan ayrı, alınan 21/01/2015 tarihli bilirkişi raporu, davalıya ait taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine yönelik hesaplamalar içermekte olup, usulüne uygun tebliğe rağmen davalı tarafça itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.
O halde mahkemece; davalı tarafça itiraz edilmeyen ve bu sebeple kesinleşen bilirkişi raporu dikkate alınarak (davacının da talebini aşmamak şartı ile) hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, 235,35 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.