Esas No: 2021/8680
Karar No: 2022/3754
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8680 Esas 2022/3754 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, davalı ile yaptığı sözleşmeye göre davalının davayı kazanacağını ve aksi halde cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini iddia ederek itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiş, ancak davalının itirazında sahtelik iddiası bulunduğundan bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Yargıtay da bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini vurgulayarak kararı bozmuştur. Kanun maddesi olarak ise Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi (6098 sayılı TBK'nun 74. maddesi) uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de ceza mahkemesinde verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlar. Bu nedenle açılmış bir soruşturma ya da ceza davası var ise sonucunun beklenmesi gerekir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
FER'İ MÜDAHİL : ...
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 19/04/2022 tarihinde taraflardan kimsenin gelmemiş olması nedeniyle işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı avukat ile yaptığı sözleşmeye göre davalının davayı %100 kazanacağını, aksi halde 250.000,00-TL cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini, gönderdiği e-mailler ve imzaladığı diğer belgelerle de bu borcu kabul ettiğini, hatta cezai şartın 8.000,00-TL'sini ödediğini, bakiye borcun 246.250,00-TL olduğuna dair belge imzaladığını, ancak bu borcu ödemediğini, tahsili için başlatılan icra takibine de haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40'dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya dayanak yapılan sözleşmenin, belgelerin, e-maillerin sahte olduğunu, imzaların kendisine ait olmadığını, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/848 sayılı dosyası ile şikayette bulunduğunu, bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece 20/12/2013 tarihli kararla, davanın kabulüne, Adana 6. İcra Müdürlüğünün 2012/12820 esas sayılı icra takibindeki vaki itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak 246.250,00-TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı 49.250,00-TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine dair verilen karar, davalının temyizi üzerine (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 05/03/2015 tarihli ve 2014/15543 E. 2015/6712 K. sayılı kararla "... Davalının, davacı hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2013/848 sayılı dosyası ile sahtecilik suçundan şikayette bulunduğu ve soruşturmanın devam ettiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi (6098 sayılı TBK'nun 74. maddesi) uyarınca hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlar. Bu nedenle açılmış bir soruşturma ya da ceza davası var ise sonucunun beklenmesi gerekir. O halde mahkemece ceza soruşturması neticesi beklenerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davanın kabulüne, Adana 6. İcra Müdürlüğünün 2012/12820 esas sayılı icra takibindeki vaki itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak 246.250,00-TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı 49.250,00-TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
Sahtelik incelemesi teknik bir konu olup, bilirkişi vasıtasıyla incelenmenin yapılacağında tereddüt bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/05/2001 tarihli ve 2001/12-436 Esas 2001/467 Karar sayılı kararı ile 07/10/2009 tarihli 2009/12-382 Esas 2009/415 Karar sayılı kararında da aynen benimsendiği üzere, herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Somut olayda, davalının karara dayanak yapılan bilirkişi raporuna itirazının bulunduğu da dikkate alınarak mevcut yazı ve imza örnekleri ile birlikte dosyanın ... Dairesine gönderilmesi, dava konusu alacağa dayanak olarak gösterilen 30/11/2010 tarihli ve sözleşmedir başlıklı belge ile 28 Temmuz ve 5 Ağustos tarihli ajanda sayfaları üzerindeki yazı ve imzaların davalının eli mahsulü olup olmadığının yukarıda belirtilen yöntemlerle yeniden tespitiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda bilirkişi raporuna itiraz bulunduğu halde, bir araştırma yapılmaksızın eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-)Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.