
Esas No: 2021/2199
Karar No: 2022/2298
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2199 Esas 2022/2298 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ve suça sürüklenen çocuk beraat etmiş ancak katılan vekili temyiz etmiştir. Mahkeme, suça sürüklenen çocuğun zamanaşımı nedeniyle derhal beraat etmesi gerektiğine karar vermiştir. Sanık ... ise, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli binanın sac malzemeli çatı örtüsünü sökerek suç işlemiştir. Mahkeme, sanığın bu eylemini nitelendirirken hatalı bir nitelendirme yaparak hüküm tesisi etmiştir. Kanunlar açısından ise, suça sürüklenen çocuk hakkında zamanaşımı süresi 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 66/2. maddeleri uyarınca 5 yıl 4 aylıktır ve 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacı korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ya da sit alanı olarak tescil kararlarının ilgililerince öğrenilmesini sağlamaktır. Hüküm BOZULMUŞTUR.
Kanun Maddeleri:
- 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesi
- 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 66/2. maddeleri
- 5271 sayılı CMK’nın 223/9. maddesi
- 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi
- 1412 sayılı CMUK'un 321. ve
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince ayrı ayrı beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ve suça sürüklenen çocuğun beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Katılan vekilinin, suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Suça sürüklenen çocuğa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 66/2. maddeleri uyarınca, suç tarihi itibariyle 15 yaşını doldurmuş olup 18 yaşını doldurmamış suça sürüklenen çocuk açısından 5 yıl 4 aylık zamanaşımına tabidir. Kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, zamanaşımını kesen en son işlem 12/01/2015 tarihli savunma olup, anılan tarihten itibaren 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 66/2. maddesinde öngörülen 5 yıl 4 aylık zamanaşımı inceleme tarihinden önce gerçekleşmiş olmakla, dosya içeriği itibariyle de, 5271 sayılı CMK’nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığından, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının DÜŞMESİNE,
2- Katılan vekilinin, sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde ise;
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete'de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Dolayısıyla, sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Diğer yandan, taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin, doğal, tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin, taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği, bu bakımdan kural olarak, 6498 sayılı Kanun değişikliği sonrası tebliğ - yayım - internette duyuru; anılan değişiklik öncesi ise şerh - ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanacağı;
Bununla birlikte, Türk Medeni Kanununda yer alan “iyi niyet” kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu, başka bir deyişle, 6498 sayılı Kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp, tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi, failin, taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği, zira, maliki olduğu veya kullandığı taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alınan bir alanda bulunduğunu bilen kişinin, taşınmaz üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını, taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde, kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği, yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde, ilgili kurumlara başvurarak, gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla, taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip, kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin, hukuki koruma altına alınamayacağı;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanık ...’ın suça sürüklenen çocuk ile birlikte, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli binanın sac malzemeli çatı örtüsünü söktükleri dosya kapsamında, binanın dış duvarında; “Bu bina 42 envanter nolu K.T.V.K kurulunca tescilli korunacak bina olup yıkılması yasaktır. Nevşehir Belediyesi” yazılı levha bulunduğu göz önüne alındığında, sanığın dava konusu taşınmazın tescilli olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmakla, mahallinde bağımsız arkeolog - sanat tarihçi ve inşaat bilirkişisi refakatinde keşif icrası ile sanığın eyleminin niteliği tespit edilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, hatalı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.