Esas No: 2021/8348
Karar No: 2022/3742
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/8348 Esas 2022/3742 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacılar, arıları taşırken güvenlik güçlerinin konvoyu sebebiyle geçişlerine izin verilmemesi sonucu arıların boğulduğunu ve tüm kovanların söndüğünü ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep etmişlerdir. Mahkeme bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar vermiş, ancak davacılar bu rapora itiraz ederek bilirkişinin tarafsızlığını iddia etmişlerdir. Mahkemece, davacıların bilirkişinin reddi mahiyetindeki dilekçelerinde yer alan itirazlar dikkate alınmadığı için karar bozulmuştur. Ayrıca, arıların değeri konusunda alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu için yeniden rapor alınarak karar verilmesi gerektiği de belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açıktır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
DAVACILAR :
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 19/04/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... geldi. Davalılar adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, 1997 yılında Bingöl İlinden Diyarbakır ili Çınar İlçesine arı nakil ederken yolda güvenlik güçlerinin konvoyu olması sebebi ile geçişlerine izin verilmemesinden kaynaklı olarak arıların boğulduğunu ve 29 adet arılı kovanın tamamıyla söndüğünü, bu durumun 26/08/1997 tarihinde Türkiye Kalkınma Vakfı tarafından tutanak altına alındığını, bu olaydan doğan zararın tahsili amacıyla davalı avukatların 5233 sayılı yasa çerçevesinde Diyarbakır Valiliği Zarar tespit Komisyonu Başkanlığı'na tazminat talebinde bulunduğunu, yapılan başvurunun Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı'nın 16/06/2008 tarihli işlemi ile reddedildiğini, anılan red kararına karşı davalılarca idari yargıda açılan davanın süre aşımı nedeni ile reddedildiğini, davalıların süresinde dava açmamaları nedeniyle hem maddi zarara uğramalarına hem de ruhsal anlamda büyük bir çöküş yaşamalarına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 30.460,00 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi tazminatın 26/08/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ...; davacıların zarara uğradığı hususu kabul edilse bile bu zararın doğmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını, çok yoğun olduğu için davayı takip etmek üzere o dönemki ortağı diğer davalı ...'a yönlendirdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı ...; diğer davalı ... tarafından yetki belgesi ile yetkilendirildiğini, Diyarbakır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığınca verilen red kararının elden 29/07/2008 tarihinde sekreterine tebliğ edildiğini, ancak sekreterinin bu tebliğ tarihini sehven 09/07/2008 olarak kendilerinde olan nüshaya yazdığını, davayı açarken bu tarihi esas alarak davayı açtığını fakat daha sonra Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin davayı süre yönünden reddetmesi üzerine yapılan araştırmada kararın tarafına 29/07/2008 tarihinde tebliğ edildiğini fark ettiğini, bu nedenle kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar, 17/06/2019 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarını bildiren dilekçelerinde, raporu düzenleyen bilirkişinin tarafsız olmayıp davalı ...’ın vekili ... ile sıhri hısım olduğunu, bu nedenle bilirkişinin reddi gerektiğini belirtilerek de rapora itiraz etmişlerdir.
Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Bilirkişi, bir davada çözümü yargıç tarafından bilinmeyen özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde, mahkemece oy ve görüşüne başvurulan üçüncü kişi veya kişilere denilmektedir. Bilirkişi veya bilirkişilerin de tarafsız olması asıldır. Bu nedenle, yasa koyucu bilirkişilerin tarafsızlığını sağlamak için bilirkişilerin de reddedilebileceğini HMK'nın 272 Maddesinde açıkça hükme bağlamıştır.
Davacılar bilirkişinin tarafsızlığı ile ilgili iddialarını dile getirerek rapora itiraz ederek bilirkişinin reddini talep etmiş, temyiz dilekçesinde bu beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Taraflar sonradan öğrendikleri veya yeni meydana çıkan ret sebebine dayanarak (mesela bilirkişinin tarafsız olmadığını ileri sürerek ) bilirkişi raporuna itiraz edebilirler ve yeni bir bilirkişi seçilmesini isteyebilirler.
Mahkemece, davacıların bilirkişinin reddi mahiyetindeki dilekçelerinde yer alan itirazlar dikkate alınıp bu konuda bir değerlendirme yapılarak yapılan itiraz yerinde görüldüğü takdirde usulüne uygun şekilde yeniden başka bir bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, şahsına itiraz edilen bilirkişiden alınan rapora dayanılarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bununla birlikte mahkemece gerekçede davalı vekillerin özen yükümlülüğüne aykırı olarak görevini gerçekleştirmesi kusurlu davranış olmakla birlikte, tazminata karar verebilmek için davacının malvarlığında eksilmenin olması gerektiği, 29 adet arılı kovanın değer tespiti hususunda alınan bilirkişi raporunda salt telef olan hayvanların sayılarına göre değer hesaplaması yapıldığı, telef olan hayvanların nakil koşulları ve telef olmalarına sebep olan bekleme süreleri ile bekleme koşullarının değerlendirilmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de bilirkişi raporunun yetersiz görüldüğü durumlarda yeniden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekir. Bu yön de usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre, davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine,
6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.