Esas No: 2022/197
Karar No: 2022/3643
Karar Tarihi: 18.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/197 Esas 2022/3643 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacılar, murislerinin bankadan kredi kullanırken hayat sigortası yapılması şartıyla imza attığını ancak sigorta şirketinin ödeme yapmama gerekçesi olarak hastalık önceden var diyerek borçlandırmaya gidildiğini belirterek dava açmışlardır. Mahkeme ilk kararında, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay tarafından verilen bozma kararı sonrası, sigorta şirketerinin borçlandırma kararının doğru olduğu ve davalı bankanın sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri: Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294/2 ve 3. maddesi, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
DAVACILAR :
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı ... tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmesi üzerine; davanın Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi ve davacı ...’in tüketici sıfatına haiz olmasından kaynaklı olarak adli yardım talebinin kabulüyle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, murisleri ... ...’in davalı bankadan 16.04.2013 tarihinde kredi kullandığını, kredi kullanırken aynı zamanda murislerine hayat sigortası yapılmasının şart koşulduğunu, aynı tarihte okuma fırsatı verilmeden imzalatıldığını, murislerinin 07.09.2013 tarihinde vefat ettiğini, mirasçılar olarak bankaya ve sigorta şirketine kalan kredi tutarının sigorta şirketince karşılanmasını ve artan teminat sigortasının ödenmesini talep etmelerine rağmen sigorta şirketince “sigortalının önceden hastalığının bulunduğu” gerekçesi ile ödeme yapılamayacağının bildirildiğini belirterek, sigortalı ve mirasçıların sigorta bakımından borçlu olmadıklarının tespitine, kredi hayat sigortası teminatı kapsamında arta kalan şimdilik 20.000,00 TL’nin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı banka, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 03.10.2017 tarih ve 2015/38362 Esas ve 2017/9039 Karar sayılı ilamıyla “...6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294/2 ve 3. maddesi uyarınca hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Mahkemece davalılar tarafından davalılar ... ve ... sigorta şirketi alehine açılan menfi tesbit ve istirdat davalarının Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/152 esasında yürütülmekte iken ön inceleme duruşmasından sonra;
10/03/2015 günlü oturumda HMK'nın 166. maddesinde açıklandığı üzere hiç bir gerekçe gösterilmeden davalı ... yönünden re'sen tefrik edildiği şeklinde ara kararı kurulmasına rağmen, tefrikin hangi dava yönünden verildiği mahkemenin hangi esasına kayıt edildiği, aldığı yeni esas üzerinden duruşmanın hangi gün ve hangi saate bırakıldığı tarafların bildirdiği ve henüz toplanmayan delillerinin ikmali iddia ve savunmalarını yapabilmesi yönünden taraflara davetiye çıkarmadan eksik incelemeye dayalı ve savunma hakkını kısıtlayacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacılar murisinin ölüm sebebinin yemek borusu kanseri olduğu, bu hastalığın 16.04.2013 poliçe başlangıç tarihli hayat sigortası sözleşmesinden önce var olduğu, 23.01.2013 tarihinde murisin 5. kür kemoterapi tedavisi gördüğü, sigortalının sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte önemli kabul edilecek kanser hastalığını poliçenin düzenlenmesi sırasında beyan etmeyerek doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, sigortacının sözleşmeden cayma hakkını kullanmasına yönelik savunmasının yerinde olduğu, ayrıca sigorta ilişkisinin davacı murisi ile ... A.Ş. arasında olduğu, davalı bankanın sigorta şirketinin acentesi olduğu, sigortacı ile sigorta ettiren arasındaki ilişkide sigorta ettirenin sigortacıya yönelteceği istemlerinde davalının acente olarak sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, murisin tüketici kredisini kullanımı sırasında düzenlenen hayat sigortası nedeniyle mirasçıların bankaya borçlu olmadığının tespiti ve poliçe bedelinden arta kalan kısmın iadesi istemine ilişkindir. Davacılar dava konusu taleplerini ... T.A.Ş. ve ... A.Ş.’yi davalı göstererek ileri sürmüşlerdir. Mahkemece, ... T.A.Ş.’ye yönelik talepler bakımından dosyanın tefrik edilmesine karar verilmiştir. Ana dava dosyası olan Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (bozma öncesi eski esas) 2014/152 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacıların davalı ... Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davada davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddedildiği ve davacıların temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 24.12.2019 tarih ve 2017/5117 Esas ve 2019/12442 Karar sayılı ilamıyla “...Dava, hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar; davalı banka tarafından kendilerine takip başlatılacağından bahisle borçlu olmadıklarının tespiti ile hayat sigortası teminatı kapsamında arta kalan kısmından 20.000 TL sinin tahsilini talep etmişlerdir. Mahkemece, davalı ... T.A.Ş. yönünden tefrik kararı verilmeden önce davalı ... T.A.Ş. nin,murisin bakiye borcu için mirasçılara karşı takip başlatılacağını bildirmesine göre ve ihtiyaç kredisi riskinin 31.01.2014 tarihinde takibe intikal ettiği, davanın kabulü halinde ödeme yapılmasına muvafakat etmediğini bildirmesi karşısında ihtilaf çıkaran davalı ... T.A.Ş. yönünden davanın tefrik edilmesi isabetli değildir. O halde mahkemece yapılacak iş, ... T.A.Ş. yönünden tefrik edilen dosya ile eldeki dosyanın birleştirilmesi, esasa ilişkin olarak poliçenin ve teminatın geçerli olup olmadığı hakkında gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır...” gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/296 Esas sayılı dava dosyası üzerinden yargılamaya devam edildiği ve eldeki davanın sonucunun beklenilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, tefrik edilen dava dosyası ile ana dava dosyası Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (eski esas; 2014/152 Esas) yeni esas 2020/296 sayılı dosyası arasında aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunması sebebiyle birleştirilerek esas hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile terfik edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacı ...’in sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı ...’in sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.