Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4776
Karar No: 2019/1467
Karar Tarihi: 14.03.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/4776 Esas 2019/1467 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Bu bir hukuk davası ile ilgili bir mahkeme kararının özeti. Davacı, sigortalının trafik kazası sonucu ölmesiyle ilgili tazminat istemiş, mahkeme de davayı kabul etmiş. Ancak davalı tarafından temyiz edilmiş. Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre, borcu yerine getiren kişinin alacaklı haklarına halef olabilmesi için halefiyetin kanunda açıkça öngörülmüş olması gerekir. Emekli Sandığı Kanunu'nun 129. maddesi, zarar görenlerin tazminat talepleriyle ilgili hükümleri içerir. Rücuan tazminat alacaklarının, SGK'dan sorularak rücuya tabi olup olmadıklarının araştırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanun maddelerindeki detaylı açıklamalar ise kararda yer almaktadır.
4. Hukuk Dairesi         2018/4776 E.  ,  2019/1467 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/06/2010 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, kurum sigortalısının 22/11/2008 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, sigortalının ölümüyle sonuçlanan trafik kazasında davalının kusurlu olduğunu, müvekkili kurum tarafından sigortalının hak sahibi eşine ve oğluna peşin sermaye değerli gelir bağlandığını belirterek yapılan ödemenin rücuen tahsili talebinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek davanın kabulüne karar vermiştir.
    Davanın yasal dayanağı olan, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 129. maddesinde; "Vazifeleri içinde veya dışında herhangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malül durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir. Dava sonunda para tazminatı da alınırsa bundan kovuşturma için yapılan masraflarla birlikte emekli, adi malüllük, dul ve yetim aylıkları bağlanan hallerde bu aylıkların beş yıllığı; (Toptan ödeme) yapılan hallerde de bunların toplamının yarısı Sandıkça alınarak, varsa, geri kalanı ilgililere ödenir. Sebep olanlar iştirakçi ise ve bunlara bu Kanuna göre Sandıklarca herhangi adla olursa olsun ödeme yapılacaksa istihkakları dava sonuna kadar hükmolunacak tazminata karşılık olmak üzere ödenmez" hükmü yer almaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunun; 03/02/2010 tarih ve 2010/10-20 esas, 2010/58 karar sayılı ilamı ile 23/02/2000 tarih ve 2000/4-103 ve 2000/124 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bir borcu yerine getiren kimsenin alacaklının haklarına halef olabilmesi için halefiyetin kanunda açıkça öngörülmüş bulunması gerekir. Kanunda açıkça öngörülmediği sürece bir halefiyetin doğması mümkün değildir.
    5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 129. maddesininin 2. fıkrasında, sınırlı da olsa bir rücu hakkının tanındığı kabul edilmelidir. Diğer taraftan, 25 Nisan 1978 gün ve 16269 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 06/03/1978 gün ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararında, da belirtildiği gibi, ölenin bakmakta olduğu veya ileride bakacağı sayılan kişilerin yoksun kaldıkları zararın, diğer bir deyişle destekten yoksun kalma
    tazminatının saptanmasında TC Emekli Sandığınca bağlanan gelirlerin indirilmemesi görüşü benimsenmiş olup, sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararının, 129. maddenin 2. fıkrasının açık hükmü gereğince Sandığın yaptığı masrafları Kanunda yer alan çerçevede tahsil edebileceği açık olduğuna göre, uygulamada kullanılan “Emekli Sandığı tarafından bağlanan gelirlerin rücuya tabi olmadığına” ilişkin ifadenin, belirtilen Kararda da vurgulandığı üzere; zarar veren şahsın, Emekli Sandığının ödediği meblağın, kendisinin ödemek zorunda kalacağı tazminattan indirilmesini isteyemeyeceği şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
    Ayrıca, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 129. maddesininin 2. fıkrasında, paylaşımın ne şekilde gerçekleşeceği öngörüldüğüne göre, 1. fıkranın incelenmesinde ise, anılan fıkrada; "Vazifeleri içinde veya dışında herhangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malül durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir." denildiğinden, Emekli Sandığının iştirakçisinin uğradığı zarar nedeniyle, iştirakçisi veya hak sahipleri adına dava açmaya kanundan dolayı yetkili olduğu açıktır.
    Şu halde; yukarıdaki açıklamalar ışığında, dava konusu alacak SGK’dan sorularak alacağın rücuya tabi olup olmadığı araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru değildir. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi