Esas No: 2022/1915
Karar No: 2022/3606
Karar Tarihi: 14.04.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/1915 Esas 2022/3606 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, bir vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı alacak davasında verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması sonucunda davacı tarafın kısmen kabul edilen alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesine karar verilmiştir. Ancak davalı tanıklarının beyanlarına göre davacıya ödendiği ispat edilen 75.000 TL'nin mahsup suretiyle karara yansıtılmaması hatalı bulunarak karar bozulmuştur. Kararda TBK'nin 506. maddesi uyarınca işi sadakat ve özenle yerine getirme borcuna aykırı davranmanın söz konusu olduğu ifade edilerek, davalının 96.550 TL'yi dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Kararda HMK'nin 371. maddesi uyarınca kararın bozulduğu, istek halinde temyiz harcının iadesine, HMK'nin 373. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı, 28/06/2008 tarihinde geçirdiği ... kazası sebebiyle % 69 oranında iş göremez hale geldiğni, bu nedenle ... Hesabı aleyhine açtığı tazminat davasında Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/12/2010 tarihli ve 2010/351 E., 1137 K. sayılı ilamı ile 100.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verildiğini, hükmedilen tazminat ödemesinin davalı olan babasına yapılmasına muvafakat ettiğini,muvafakati nedeniyle 2011 yılı Haziran ayında ödenen paranın davalı tarafından kendine verilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 103.359,00 TL'nin 03.06.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının muvafakati ile hükmedilen tazminat miktarı olan 100.000,00 TL'nin %10'unu anlaşma uyarınca davayı takip eden avukat ... ...'a bırakarak 90.000,00 TL'yi 2013 yılında aldığını, bunun 15.000,00 TL'sini davacının tedavisi için harcadığını, kalan 75.000,00 TL'sinin ise döviz işi yapan ... ...'in kasasına bıraktığını, daha sonra davacının bu parayı istemesi üzerine kalan 75.000,00 TL'yi alarak davacıya, oğlu ... ... ve gelini ... ...'nın huzurunda verdiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacıya Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/351 Esas sayılı ilamı ile ödenecek paranın davacı tanığı ... ... tarafından tahsil edildiği, davacının muvafakatı ile söz konusu paranın masraflar düşüldükten sonra 96.550,00 TL'sinin davalıya elden teslim edildiği anlaşıldığı,dinlenen davalı tanıkları, söz konusu paranın 75.000,00 TL'sinin davacıya verildiğini, 15.000,00 TL'nin ise davacının tedavi masraflarında kullanıldığını beyan ettiklerinden, 90.000,00 TL'nin davacıya iade edildiğinini kabul edildiği,davacı tanığı ...
davacının paranın kendisine ödenmediği söylediğini beyan etmiş olsa da davalı tanıklarının 90.000,00 TL'nin davacıya verildiğini gördükleri yönündeki beyanları nazara alınarak, davacı tanığının paranın davacıya iade edilip edilmediği hususunda da görgüye dayalı bilgisi olmadığı değerlendirilerek davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 6.550,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince; davacı tanığı ... ...'ın alınan yeminli beyanında davalıya ödenen miktarın 96.550,00 TL olduğu, bu miktarın davalı tarafından davacıya ödenmediğinin anlaşıldığı,davalı tanıkları beyanlarında tazminat tutarının 90.000,00 TL olduğu, bunun tedavi masrafları dışında kalan kısmının davacıya ödendiği beyan edilmiş ise de davalı tanıklarının taraflarla olan yakınlık derecesi, tanık ... ...'ın ise avukat olup tarafsız üçüncü kişi konumunda olması nedeniyle beyanına itibar edildiği, davalının yemin deliline dayanmadığı değerlendirilerek davalının, davacı adına vekil sıfatıyla tahsil ettiği parayı davacıya ödediğini ispatlayamadığı, TBK'nin 506. maddesi uyarınca işi sadakat ve özenle yerine getirme borcuna aykırı davrandığı, bu nedenle davalının 96.550,00 TL'yi dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davacı tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 96.550,00 TL'nin dava tarihi olan 17.07.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemesince davalı tanıklarının taraflarla olan yakınlık derecesi, tanık ... ...'ın ise avukat olup tarafsız üçüncü kişi konumunda olması nedeniyle tanıklığına itibar edildiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de dinlenen davalı tanığı ... ...;davalının gelini ,davacının görümcesi olduğunu taraflarla aynı evde yaşıyor olması nedeniyle alınan tazminatan 75.000,00 TL'sinin nakit olarak davalının davacıya teslim ettiğini gördüğünü beyan etmiş, diğer davalı tanığı ... ...; davacının kardeşi,davalının oğlu olduğunu,davalı babasının emanet kasadan alınan 75.000,00 TL'yi davacıya verdiğini söylediğini ,paranın ne kadar olduğunu saymadığını, desteler halinde yanında verildiğini beyan etmiştir.
Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların gerçek olmayan olayları gerçekmiş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu yoktur. Aksine davalı tanık beyanları aynı anlatımları içerir ve birbiriyle tutarlı olup,davalının iddiasını da destekler niteliktedir. O halde, tanıkların sözlerine değer vermek gerekir.
Bölge adliye mahkemesince tarafların bir dönem avukatlığını yapan davacı tanığı ... ...’ın tanık beyanına göre davalıya ödenen tazminat miktarının 96.550 ,00 TL kabul edilmesi doğrudur.Ancak,görgüye dayalı dinlenen davalı tanık beyanlarına göre 75.000,00 TL' nin davacıya ödendiği ispat edildiğine göre bu miktardan mahsup suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nin 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, HMK'nin 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.