3. Hukuk Dairesi 2020/7346 E. , 2020/8031 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile kaldırarak yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 26.03.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı tarla vasıflı taşınmazdaki ... hissenin, satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edildiği halde davalının kötü niyetli olarak tapuda devraldığını, Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2010/1413 e. sayılı dosyasına açtığı tapu iptal tescil istekli davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından " elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemeyeceği ve davalının, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilmiş olması nedeniyle kötüniyetinin ortada olduğu " gerekçesi ile reddedildiğini, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu elbirliği ortaklığının çözülüp ve müstakil arsa parsellerinin oluştuğunu, tapu iptal tescil yerine sebepsiz iktisap sebebiyle alacak talebinde bulunduklarını ileri sürerek; ıslahen 93.627,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, husumet itirazında bulunarak davanın reddini dilemiştir.
Ilk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile toplam 27.488,00 TL"nin tahsiline karar verilmiş; tarafların istinaf talebini inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, davalının istinaf talebi reddedilerek, davacının istinaf talebi yönünden kabul kararı verilip, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile taşınmazın rayiç değeri olan 93.627,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının davaı dışı ... ile yaptığı 26.03.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile tapuda 2/18 pay sahibi olan ... "den ... "e intikal edecek payı satın aldığı ve sözleşmenin tapuya şerh edildiği, açtığı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne yönelik davanın " sözleşmenin taahhüt muamelesi olarak geçerli olduğu, ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığından " reddi gerektiğinden bahisle Yargıtay 14. Hukuk Dairesince bozulduğu, eldeki davanın da tazminat talepli olarak açıldığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, TMK 701-702 maddeleri gereğince elbirliği mülkiyetle ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça gerek yönetim, gerekse tasarruf işlemleri için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekir. Ortaklardan her biri topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır. Bu bağlamda somut olayda satış vaadi sözleşmelerinin yapıldığı tarihlerde elbirliği mülkiyet olduğundan ortaklardan birisi diğerinin muvafakatını almadan tasarrufî bir muamele yapamaz ise de, elbirliği mülkiyetle ortaklardan birinin kendi payı için mirasçı olmayan bir kişiyle yaptığı satış vadi sözleşmesi şahsi hak doğurduğundan geçerlidir. Ancak elbirliği mülkiyeti devam ettiği sürece sözleşmenin ifa kabiliyeti olmamakla birlikte, davalı ..."in pay temlikleri ile diğer paydaşların paylarını da temlik aldığı bu suretle 14.12.2007 tarihli 13368 yevmiye sayılı işlemle taşınmazda 2/9 pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, borçlandırıcı işlem niteliğinde olup, taahhüt işlemi olarak geçerliliğini korumakla birlikte sözleşenler arasında sonuç meydana getirir. Bu nedenle, davanın tarafları arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmayıp, davacı, satış vaadine konu 2 parseldeki payın tamamının tapudaki şerhe rağmen davalı tarafından temlik alındığı olgusuna dayanarak, taşınmaz payının dava tarihindeki rayiç bedelini istemiş ise de; satış vaadi sözleşmesi kişisel bir hak doğuracağından, nisbilik ilkesi gereğince, davacı kendi akidine müracaat ederek zararının giderilmesini isteme hakkına sahiptir. Hal böyle olunca, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 21/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.