Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5935
Karar No: 2012/12975

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/5935 Esas 2012/12975 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2012/5935 E.  ,  2012/12975 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ile davalılar ... ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, ... İlçesi, ... Mevkii 6468, 6471, 6473, 6480, 6486 ve 6487 parsel numaralı taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla davalılar adına kayıtlı tapuların iptalini, orman niteliği ile Hazine adına tescilini ve elatmanın önlenmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 6473, 6480, 6471, 6486 ve 6487 parsellerin tamamen, 6468 parselin (b) işaretli (229 m2) kısmının tapusunun iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline, elatmanın önlenmesine, 6468 parselin (a) bölümüne yönelik davanın reddine karar verilmiş, mahkemece verilen bu hüküm davacı ... Yönetimi ve davalılardan ..., ..., ... vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.02.2008 gün ve 2007/15987 – 2008/1773 sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece kesinleşen orman kadastro haritasının mahalline uygulanmasına dayalı araştırma ve inceleme sonucu 6468 parselin (b) bölümü ile 6471, 6473, 6480, 6486 ve 6487 parsellerin tümünün orman sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, çekişmeli taşınmazları ilgilendiren 400 ilâ 406 O.S. noktalarından geçen hat, komşu orman sınır hatları ile olan (örneğin 2045 - 2037 O.S. noktalarından geçen hatlar) konumu ve mesafesi gösterilmeden rapora alındığı gibi bilirkişi raporu ile gerek 1986 yılında düzenlenen aplikasyon ve 2/B haritası gerekse 3116 sayılı Yasaya göre düzenlenen harita arasında açı, eğim, mesafe bakımından benzerlik bulunmamaktadır. 3116 sayılı Yasaya göre hazırlanan haritada 400 nolu O.S. noktasının kuzeyinde 401 O.S. noktası bulunduğu halde, 1986 yılında hazırlanan haritada 400 nolu O.S. noktasının kuzeyinde 406 O.S. noktası yer almakta, 401 nolu O.S. noktası 406"nın doğusunda kalmaktadır. Hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda taşınmazın yalnızca 1986 yılı haritasına göre konumu belirlenmiş, 1946 yılı haritası ile irtibatlı kroki düzenlenmemiştir.
    Mahkemece sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve buna bağlı birimlerinde halen görev yapmayan orman mühendisleri arasından seçilecek 3 uzman orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisi, bulunamadığı takdirde tapu fen memurundan oluşturulacak bilirikişi kurulu ile öncelikle 1947 yılı haritasının sabit noktalardan yararlanılmak suretiyle zemine uygulanması, aynı raporda 1986 haritasına göre de taşınmazın konumunun aynı renkler kullanılarak belirlenmesi, haritalar arasında farklılık varsa bunun nedeni araştırılarak, gerekirse haritaların yapımında kullanılan hava fotoğraflarından yararlanılması, uygulamada çekişmeli taşınmazı ilgilendiren 395 ilâ 410 nolu O.S. noktalarından geçen hat ile birlikte komşu orman sınır hatlarının da gösterilmesi, aplikasyonla ilk orman sınırının değiştirilemeyeceğinin düşünülmesi, bundan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 5841 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmiş; mahkemece verilen bu ikinci hüküm, Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından ikinci kez bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.04.2011 gün ve 2011/373 - 3895 sayılı bozma kararında özetle: [İncelenen dosya kapsamına, uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazların 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, taşınmazlar daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları içinde ve tapu sicilinde orman niteliğiyle Hazine adına kayıt ve mülkiyet hakkı Hazineye ait kamu malı orman olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hatalı işlem sonucu ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y’nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 - İsviçre M.Y. 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, her ne kadar mahkemece; 1946 yılında yapılan ve kesinleşen orman tahdit sınırının tam olarak belirlendiği, 1977 yılında yapılan aplikasyon ve 1986 yılında yapılan 2/B çalışmaları ile orman sınırı yeniden belirlendiği, ayrıca her ne kadar bilirkişiler 1946 yılındaki orman tahdit sınırları ile 1977 ve 1986 yıllarındaki sınırlandırmalarda sınırların aynı olduğunu beyan etmiş iseler de bilirkişi raporlarının ikinci sayfasında orman tahdit haritasının basit bir kroki niteliğinde olduğunu ve mesafe değerleri yönünde büyük farklılık ve tutarsızlıklar görüldüğünün belirtilmesi karşısında, ilk 1946 yılında yapılan kesinleşmiş orman tahdit sınırlarının belirlenemediği ve 1977 yılında yapılan aplikasyon çalışmaları ile ilk orman tahdit sınırının değiştirilemeyeceği, aplikasyon ve 2/B uygulamalarına ilişkin çalışmalar ikinci kadastro olduğundan bu sınırlara itibar edilmediği, 1963 yılında yapılan arazi kadastro çalışmaları ile belirlenen sınırlara itibar edildiği ve 5841 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 12/3 mad. gereğince kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, dosyada bulunan 24.04.2009 tarihli orman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda; …1946 yılında yapılan ilk tahdit krokisinin basit bir kroki olduğu, mesafe değerleri yönünden büyük farklılık ve tutarsızlıklar bulunduğu, bu nedenle uygulama kabiliyetinin bulunmadığı, aplikasyon yapılırken 1950’li yıllardaki hava fotoğrafları ve memleket haritalarına mümkün olduğunca uyulduğu, buna göre davalı 6471, 6473, 6480 sayılı parsellerin tamamının, 6468-6486 ve 6487 sayılı parsellerin ise kısmen hem 1946 tahdidi, hem de 1977 ve 1986 yılında yapılan aplikasyonlarda tahdit içinde kaldığının belirtildiği, kaldı ki çekişmeli taşınmazların 1946 yılında yapılan orman tahdit sınırları dışında kaldığı kabul edilse bile 1986 yılında 3302 sayılı Yasa gereğince yapılan aplikasyon, 2/B ve herhangi bir şekilde orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu çalışmasında taşınmazların tahdit içine alındığı, bu çalışmada komisyonun herhangi bir şekilde dışarıda kalmış ormanları tahdit içine alma yetkisi de bulunduğundan aplikasyon uygulaması ile tahdit hattının değiştirilmesi olarak değerlendirilemeyeceği, çekişmeli 6471, 6473, 6480 sayılı parsellerin tamamının, 6468, 6486 ve 6487 sayılı parsellerin ise kısmen 1986 yılında yapılan tahdit sınırları içinde kaldığı konusunda da uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    6831 sayılı Orman Yasasının 7. maddesi “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların yasada açıkça "Her çeşit taşınmaz mallar"dan söz edildiğinden bu kavramın içine, önceki yıllarda arazi kadastrosu yapılmış ya da yapılmamış tüm taşınmazların girdiğinin ve orman kadastro komisyonlarının hiç bir ayrım yapmadan bütün taşınmazların orman olup olmadığını belirleme yetkisinin bulunduğunun kabulü gerekir. Ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tesbiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır." hükmü gereğince yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazlardan 6471, 6473, 6480 sayılı parsellerin tamamının, 6468, 6486 ve 6487 sayılı parsellerin ise kısmen 1946 ve 1986 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde öngörülen orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği; taşınmaz daha önce yapılan orman kadastrosunun içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadatrosunun yapılıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastrosunun yolsuz (T.M.Y."nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı
    ve T.M.Y."nın 1026. (E.M.Y."nın 934 - İsviçre M.Y. 976) maddesi gereğince sicilin hiçbir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmaz kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiği, bu nedenle verilecek mahkeme kararının, yenilik doğuran (inşai), mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari) bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y."nın 1023. (E.M.Y. 931 - İsviçre M.Y.974) maddesindeki "İyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı; davalılar, dava konusu taşınmazı satın almışlarsa, taşınmazı kendilerine devir eden kişi ya da kişilerden satış bedelini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabilecekleri göz önünde bulundurularak kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu] gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra ..., mevkisi 6471, 6473 ve 6480 sayılı parsellere yönelik davanın kabulüne, 6468, 6486 ve 6487 sayılı parsellere yönelik davanın ise kısmen kabulüne ve dava konusu 6471, 6473 ve 6480 sayılı parsellerin tamamıyla, 6468, 6486 ve 6487 sayılı parsellerin ise yeşil çizgi alanı içinde kalan sırasıyla 234,65 m², 250,46 m² ve 95,13 m² yüzölçümündeki bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ve orman vasfıyla Hazine adına tescillerine ve elatmanın önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ile davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman sınırı içindeki tapu kaydının iptali istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1986 yılında yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi, 1963 yılında kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmazlar davalılar adına Kasım 1944 tarih 47 numaralı tapuya dayalı olarak tesbit edilen 3055 numaralı parselin ifrazıyla oluşmuştur.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz Orman Yönetimine yükletilmesine 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince temyiz eden davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdıkları peşin temyiz harcının istek halinde iadesine 19/11/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi